66Özür dilemeyin. Siz îman ettikten sonra gerçekten kâfir oldunuz. İçinizden bir grubu affetsek bile, günahkâr kimseler oldukları için diğer bir grubu azaplandıracağız. Yüce Allah'ın: "Özür dilemeyin. Siz, îman ettikten sonra gerçekten kâfir oldunuz" âyeti azar olmak üzere söylenmiş bir sözdür. Şöyle buyurulmuş gibidir: Fayda vermeyecek bir iş yapmaya kalkışmayın. Bundan sonra haklarında kâfir oldukları ve günahlarından dolayı özür dilemenin Fayda sağlamayacağı hükmü verilmektedir. "Özür diledi" ifadesi, mazereti oldu anlamınadır. Şair Lebîd şöyle der: "Tam bir yıl ağlayan bir kimse, artık özür dilemiş (mazereti kabul edilmiş) olur." Özür dilemek (i'tizâr) ise, (kalpte) duyulan olumsuz duyguların izlerini, etkilerini silmek demektir. Mesela; "Evlerin izleri silindi, gitti," denilir. İ'tizar da silinip gitmek manasınadır. Şair der ki: "Yoksa sen, el-Vedkâ (denilen yer, ya da kum tepesin) de alışageldiğin İzlerin silinip gittiği yerin alametlerini biliyor muydun?" İbnü'l-A'râbî der ki: Bu kelimenin asıl anlamı kesmektir. Ona, itizar ettim demek, onun kalbinde bulunan (bana karşı) olumsuz duygulan kestim, sona erdirdim demektir. Sünnet edildiği vakit çocuktan kesilen et parçacığına; denilmesi de buradan geldiği gibi, kız çocuğunun sünnet edilmesi halinde kesilen et parçacığına da; Yüce Allah'ın: "İçinizden bir grubu affetsek bile günahkâr kimseler oldukları için diğer bir grubu azaplandıracağız" âyeti ile ilgili olarak denildiğine göre bunlar üç kişi idiler. İkisi alay etmiş, bir diğeri de gülmüştü. Af olunan kişi, gülen ve herhangi bir söz söylemeyen kişi idi. "Grup" (anlamı verilen: taife), topluluk, cemaat demektir. Bir kişiye de mana itibariyle "taife" denilebilir. İbn'ul-Enbârî der ki: Bazan çoğul anlam ifade eden bir lâfız tek kişi hakkında da kullanılır. Mesela: "Filan kişi katırlarla çıktı," demek gibi. Yine der ki: "Taife" kelimesi ile tek kişi kastedilecek olursa, sonundaki "yuvarlak te"nin mübalağa için gelmesi de mümkündür. Affedilen kişinin ismi hakkında farklı görüşler vardır İbn İshak adının, Mahşî b. Humeyyir olduğunu söylerken, İbn Hişam, adının İbn Mahşî olduğu söylenmektedir, der. Halife b. Hayyât ise "Tarihimde bunun ismi, Muhâşin b. Humevyir'dir demektedir. İbn Abdi’l-Berr ise, Muhâşin el-Himyerî olduğunu zikrederken, es-Süheylî ise, Muhaşşin b. Humeyyir olduğunu belirtmektedir. Hepsi de bu kişinin Yemame'de şehid düştüğünü naklederler. Bu kişi tevbe etmiş ve ona Abdurrahman ismi verilmişti. O da şehid olarak öldürülüp, kabrinin nerede olduğunun bilinmemesi için Allah'a dua etmişti. Bunun, o vakit münafık mı, yahut müslüman mı olduğu hususunda da farklı görüşler vardır. Bir görüşe göre önce münafıktı, daha sonra samimi bir şekilde tevbe etti. Bir diğer görüşe göre ise müslümandi. Ancak, münafıkların sözlerini işitince bundan dolayı gülmüş, münkerlerini değiştirmemişti. |
﴾ 66 ﴿