69Siz de kendinizden öncekiler gibisiniz. Onlar sizden daha güçlü idi Malları ve evladan da daha çoktu. Onlar payları kadar faydalandılar. Sizden öncekiler kendi payları kadar faydalandıkları gibi, siz de payınız kadar faydalandınız ve onlar daldıkları gibi siz de daldınız. Onlar, dünyada da âhirette de amelleri boşa gitmiş olanlardır. Zarara uğrayanların tâ kendileri de işte bunlardır. Bu âyete dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız: 1- Siz de Kendinizden Öncekiler Gibisiniz: Yüce Allah'ın: "Sîz de kendinizden öncekiler gibisiniz" âyeti ile İlgili olarak ez-Zeccâc der ki: Buradaki "kef" (gibi anlamındaki edat), nasb mahallindedir. Yanı, yüce Allah onlardan öncekilere cehennem ateşini va'dettiğî gibi diğer kâfirlere de cehennem ateşini va'detmiştir. Şöyle de denilmiştir: Âyet, siz münkeri emredip maruftan alıkoymak hususunda sizden öncekilerin yaptıkları gibi yaptınız, şeklindedir ve burada muzaf hazmedilmiştir. Bir diğer açıklama da şöyledir: Siz de sizden öncekiler gibisiniz. Buna göre buradaki benzetme edatı ref mahallindedîr. Çünkü hazfedilmiş bir mübtedânın haberidir. "O: Daha güçlü" kelimesinin munsarıf olmayışı; vezninde sıfat-ı müşebbehe olduğundan dolayıdır. Bu kelimenin aslı şeklindedir. Yani onlar, sizden daha çetin bir güce sahip oldukları halde, yüce Allah'ın azabını kaldırmak imkân ve fırsatını bulamamışlardı. 2- Muhammed Ümmeti ve Önceki Ümmetler: Said (b. el-Müseyyeb), Ebû Hüreyre'den, o, Peygamber (,sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedir: "Sizden önceki ümmetlerin gittikleri yolda siz de arşın arşın, karış karış, kulaç kulaç gideceksiniz. Öyle ki, onlardan herhangi bir kimse bir keler deliğine dahi girecek olsa, şüphesiz siz de oraya gireceksiniz." Ebû Hüreyre dedi ki: Dilerseniz Kur'ân-ı Kerîmedeki şu âyeti okuyunuz: "Siz de kendinizden öncekiler gibisiniz. Onlar sizden daha güçlü idi. Malları ve evlatları da daha çoktu. Dolar payları kadar faydalandılar." Ebû Hüreyre der ki: Buradaki "pay"dan kasıt dindir. "Sizden öncekiler kendi payları kadar faydalandıkları gibi, siz de payınız kadar faydalandınız" âyetini âyeti bitirinceye kadar okudu. (Ashâb) dediler ki: Ey Allah'ın Peygamberi, yahudi ve hristiyanların yaptıklarını mı yapacağız? Hazret-i Peygamber şöyle buyurdu: "Zaten insan diye onlardan başka kim var?" Taberî, Câmiu'l-Beyân, X, 176. Yine Sahih'te de Ebû Hüreyre'den Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğu nakledilmektedir: "Sizden öncekilerin yollarını karış karış, arşın arşın izleyeceksiniz. Hatta onlar keler deliğine girecek olsalar siz de oradan gireceksiniz." Ey Allah'ın Rasûlü, yahudi ve hıristiyanların mı? dediler, Hazret-i Peygamber: "Ya başka kim olabilir?" diye buyurdu. Buhârî, Enbiyâ 50, t'tisâm 14; Müslim, İlm 6; İbn Mâce, Filen 17; Müsned, II, 325, 327, 336..., III, 84, 89, 94. İbn Abbâs da dedi ki: Bu gece düne ne kadar da benziyor! İşte şu İsrailoğullarına benzedik çıktık. İbn Mes'ûd'dan da buna benzer bir söz nakledilmiştir. Yüce Allah'ın: "Onlar payları kadar faydalandılar." Yani, kendilerinden öncekilerin yaptıkları gibi onlar da dinlerinden paylarına düşen ile yararlandılar. "... Siz de daldınız" ifadesi ile de gaib zamirden hitap sigasına geçilmektedir, "Daldıkları gibi" yani, onların dalışları gibi daldınız. "Gibi" anlamını veren "kef" ise, hazfedilmiş bir mastara sıfat olarak nasb mahallindedir. Yani, siz de dalanların dalışı gibi daldınız demektir. ise, Kim, kimse gibi nakıs bir isimdir ve bu hem tekil, hem de çoğul hakkında kullanılır. el-Bakara Sûresi'nde (2/17. âyetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. "Suya daldım, dalarım" denilir. Dalınan yere de denilir. Bu da insanların gerek piyade, gerekse binekli olarak katettikleri yer demektir. Çoğulu ise, şekillerinde gelir. Bu açıklama Ebû Zeyd'den nakledilmiştir. "Bineğini suya daldırdım," ise, "binekleri suya daldı" demektir. "Zorlu, sıkıntılı işlere daldım," demektir. kılıcını sapladığı kimsenin içinde hareket ettirdi," manasına gelir, "Kanında daldırdı" ifadesi mübalağa olarak kullanılır. İçecek şeylerin yayılması için kullanılan aracın adıdır. "İçeceği çalkaladım," ifadesi de buradan gelmektedir. Karşılıklı olarak konuşup söze dalmayı anlatmak üzere de; tabirleri kullanılır. Buna göre ifadenin anlamı şudur: Siz de oyun ve eğlence ile dünyevî işler arasına dalıp gittiniz. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın işini yalanlamaya daldınız diye de açıklanmıştır. "Onlar... amelleri" yani, hasenatları "boşa gitmiş" batıl olmuş "olanlardır." Buna dair açıklamalar daha önceden (2/217. âyet, 8. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. "Zarara uğrayanların tâ kendileri de işte bunlardır." Buna dair açıklamalar da daha önceden (el-Bakara, 2/28. âyetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. |
﴾ 69 ﴿