73

Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara sert ol! Yerleri cehennemdir onların. O, ne kotu bir dönüş yeridir!

Bu âyete dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:

1. Kâfirlere Karşı Cihad:

Yüce Allah'ın:

"Ey Peygamber! Kâfirlere... karşı cihad et" âyetinde hitap Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'edir. Ondan sonra ümmeti de bu hitabın kapsamına girmektedir. Maksat, mü’minlerle birlikte kâfirlere karşı cihad et, şeklindedir diye de açıklanmıştır. İbn Abbâs der ki: Hazret-i Peygamber kâfirlere karşı kılıçla, münafıklara karşı dil ile İleri derecede azar ve sert sözler söylemek suretiyle cihad etmekle emrolunmuştur.

İbn Mes'ûd'dan da şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Münafıklara karşı elinle cihad et, gücün yetmezse dilinle. Buna da gücün yetmezse, onlara karşı sen de surat as, yüzünü ekşit. el-Hasen der ki: Onlara hadleri uygulamak suretiyle ve dil ile münafıklarla cihad et, Katade de bu görüşü tercih etmiştir. Çünkü münafıklar hadleri gerektirici suçlan en çok işleyen kimselerdi.

İbnü'l-Arabî der ki: Dil ile delili ortaya koymak, daimi bir hükümdür. Hadler ile ilgili ifadeye gelince, hadleri gerektiren işleri işleyenlerin çoğunlukla onlar olduğu iddiası delilsiz bir iddiadır. Günah işleyen asi, münafık değildir. Münafık, kalbinde nifakı gizleyen kimsedir ve onunla münafık olunur. Yoksa, zahiren organların yaptıklarıyla münafık olunmaz. Kendilerine had uygulananlara dair bize ulaşan haberlerden, bu suçlan işleyenlerin münafık kimseler olmadıkları anlaşılmaktadır.

2. Münafıklara Karşı Sert Davranmak:

"Ve onlara sert ol" âyetindeki;"(.......) Sertlik" kelimesi re'fet (yumuşak kalpliliksin zıddıdır. Sertlik, bir işi bir kimsenin başına getirmek esnasında kalbin katılığı demektir. Bu ise dille olmaz. Nitekim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizden herhangi birinizin cariyesi zina edecek olursa, ona had vursun fakat hiçbir şekilde (ondan sonra) artık bunu yüzüne vurmak suretiyle onu azarlamasın." Buhârî, Buyû’ 66, 110, Itk 17, Hudûd 35, 36; Müslim, Hudûd 30-32; Ebû Dâvûd, Hudûd 32; Tirmizî, Hudûd 8; İbn Mâce, Hudûd 14; Dârimî, Hudûd 18; Muvatta’', Hudûd 14; Müsned, II, 249, 494, IV, 116, 117, 343, VI, 65. Yüce Allah'ın:

"Şayet kaba, katı kalpli olsaydın, elbette onlar da etrafından dağılırlardı" (Âl-i İmrân, 3/159) âyeti de bu anlamı ortaya koymaktadır. Kadınların Hazret-i Ömer'e söyledikleri: "Sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan daha sert ve daha katısın" Buhârî, Bed'u’l-Halk 11, Fedâilıt Ashâbi'n-Nebiyy 6, Edeb 66; Müslim, be 22; Müsned, I, 171, 182. İfadeleri de bu kabildendir. "Sertlik (ğılza)"nın anlamı ise, kalp katılığı demektir. Bu, ise yüce Allah'ın; "Mü’minlerden sana tabi olanlara da kanatlarını indir" (eş-Şuara, 26/215) âyeti ile:

"Onlara rahmet ile tevazu kanadını indir" (el-İsra, 17/24) âyetinde, sözü edilen yumuşak davranmanın zıddıdır.

Bu âyet-i kerîme daha önce inmiş bulunan affetmek, sulh ve bağışlamak gibi bütün hükümleri nesh etmiştir.

73 ﴿