111

Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır. Onlar Allah yolunda Savaşır, öldürür ve öldürülürler. Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'ân'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddır. Allah'tan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki? O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin. En büyük kurtuluş işte budur.

Bu âyete dair açıklamalarımızı sekiz başlık halinde sunacağız:

1. Mü’minlerin Satışları:

Yüce Allah'ın:

"Şüphesiz Allah mü’minlerden canlarını ve mallarını... satın almıştır" âyetinin temsilî bir ifade olduğu söylenmiştir. Yüce Allah'ın:

"İşte onlar hidâyet karşılığında sapıklığı satın almış olanlardır " (el Bakara, 2/16) âyeti gibi.

Âyet-i kerîme büyük Akabe Bey'ati diye de bilinen İkinci Akabe Bey'ati hakkında inmiştir. Ensar'dan bu bey'ate katılan erkeklerin sayısının 70 dolaylarında olduğu bey'at budur. Aralarında yaşça en küçükleri Ukbe b. Amr idi. Bunlar, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanında Akabe denilen yerde bir araya gelmişlerdi. Abdullah b. Revaha'nın, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Rabbin için de kendin için de dilediğin şartı koş, demesi üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Rabbim için, O'na ibadet etmenizi, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanızı şart koşuyorum. Kendim için de beni, kendinizi ve matlarınızı neye karşı ve nasıl koruyor iseniz öylece korumanızı şart koşuyorum." Bunun üzerine bey'ate katılanlar: Bunu yerine getirecek olursak bize ne var? diye sordular, Hazret-i Peygamber: "Cennet" diye buyurunca, böyle bir alış veriş kârlıdır. Biz ne bu alış verişten döneriz, ne de dönme teklifini kabul ederiz, demeleri üzerine:

"Şüphesiz Allah mü’minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır" âyeti nâzil oldu. el-Vahidî, Esbâbu Nüzuli'l-Kur'ân., s. 266; Süyûtî, ed-Dürru'l-Mensur, IV, 294. Diğer taraftan bu âyet-i kerîme onlardan sonra kıyâmet gününe kadar Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ümmetinden Allah yolunda cihad eden her bir mücahid hakkında da umumîdir.

2. Efendi ile Köle Arasındaki Ticari Muameleler:

Bu âyet-i kerîme efendinin kölesi ile ticari muameleye girmesinin câiz olduğuna delildir. Her ne kadar her şey efendinin ise de, efendi eğer kölesine bazı şeyleri mülk olarak verecek olursa, ona mülk olarak verdiği o şeylerde onunla böyle bir muameleye girmiş olur.

Diğer taraftan efendi ile köle arasında, efendi ile başkası arasında câiz olmayan birçok işlemler de câiz olur. Çünkü, kölenin sahip olduğu mal da efendisine aittir ve o bu malı köleden geri çekip alabilir.

3. İnsanlar Arasındaki Alış-Veriş İle Allah ve Kulları Arasındaki Alış-Veriş'in Farkı:

İnsanlar arasındaki alış-verişin esas şekli, kendi ellerinden çıkardıkları şeye karşılık ya kendileri için daha faydalı olan şeyleri yahut fayda itibariyle ellerinden çıkardıkları şeye denk olan şeyleri almaktır. Yüce Allah ise, kullarından canlarını ve mallarını kendi İtaati uğrunda feda etmelerini, rızası yolunda bunları tüketmelerini istemek ve karşılığında da bunu yerine getirdikleri takdirde onlara cenneti vermek suretiyle satın almıştır. Bu ise, kullar tarafından verilenlerle kıyas edilemeyecek, boy ölçüşemeyecek kadar büyük bir bedeldir. Şanı yüce Allah bu âyeti onların-alış-veriş işlemlerinde örflerinden bildikleri bir mecazi üslûpla dile getirmektedir. Kula düşen canını ve malını teslim etmektir. Buna karşılık Allah da onlara mükâfat verecek, nimetlere nail kılacaktır. İşte yüce Allah buna "satın alma" ismini vermiştir, el-Hasen rivâyetle dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki, her iyiliğin üstünde bir başka iyilik vardır. Tâ ki, kul kanını feda edinceye kadar, Artık bunu da yaptı mı, bunun ötesinde bir iyilik olamaz,"

Şair de iyiliğin anlamına dair şunları söylemektedir:

"Su ihsan ederek cömertlik yapmak, elbette lütufkârca bir cömertliktir.

Cömertçe canını feda etmek ise cömertliğin en ileri derecesidir."

Şair el-Esmaî de Caferi Sadık (radıyallahü anh)'a ait şu beyitleri okumuştur:

"Bütün yaratıklar arasında karşılığı bulunamayan

O değerli canımı Rabbime satıyorum.

İşte onunla cennetler satın alınır.

Ben onu satarsam

Başka bir şey karşılığında, şüphesiz ki bu bir aldanıştır.

Eğer elde ettiğim bir dünyalık karşılığında canım gidecek olursa,

Hiç şüphesiz canım da boşa gitmiş, onun karşılığı da boşa gitmiş olur."

Yine el-Hasen der ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

"Şüphesiz Allah mü’minlerden canlarını ve mallarım... satın almıştır" âyetini okurken, bedevî bir Arap yanından geçmiş ve: Bu kimin sözüdür diye sormuş, Hazret-i Peygamber, "Allah'ın sözüdür" diye buyurunca, bedevi şöyle demiş: Allah'a yemin ederim ki bu çok kârlı bir alış veriştir. Biz ne bu alış-verişten geçeriz, ne geçme teklifini kabul ederiz. Bunun üzerine gazaya çıkmış ve şehid düşmüş.

4. Yüce Allah'ın, Çocuklardan Satın Aldığı Şeyler:

İlim adamları derler ki: Yüce Allah, baliğ ve mükellef mü’minlerden (canlarını ve mallarını) satın aldığı gibi, çocuklardan da acı ve hastalıklarını satın almıştır. Çünkü bunlarda batiğ olan kimseler için bir maslahat ve ibret alınacak taraflar vardır. Buyû'klerin, çocukların acı çekmeleri esnasında olduğu kadar hiçbir sebepten ötürü salahları daha çok ve fesatları daha az olmaz; anne ve babının, çocuklarının çektikleri acı dolayısıyla Üzülüp kederlenmeleri, çocuklarının terbiye ve bakımı ile ilgili yaptıkları dolayısıyla elde ettikleri sevap, hiçbir şeyde hemen hemen bu kadar büyük olamaz.

Diğer taraftan, yüce Allah, vefat ettikten sonra bu çocuklara da bunların bedellerini ihsan eder. Hayatımızda, bir kimsenin bir inşaat yapması ve toprak taşıması için birisini ücretle tutması buna benzer bir örnektir. Halbuki bütün bunlar o kişi için bir eziyettir. Fakat böyle birisinin yaptığı işteki maslahat ve karşılığında alacağı ücret dolayısıyla caizdir.

5. Savaşın Maksadı Nedir:

Yüce Allah'ın:

"Onlar Allah yolunda Savaşır" âyeti, ne için ve ne maksatla Savaşılması gerektiğini açıklamaktadır ki, buna dair açıklama daha önceden geçmiş bulunuyor.

"Ölüdürür ve öldürülürler" anlamındaki; âyetini, en-Nehaî, el-A'meş, Hamza, el-Kisâî ve Halef binayı mef'ûl (meçhul) şeklindeki fiili, binay-ı malum'a takdim ile okurlar. (Yani, öldürülür ve öldürürler şeklinde) okumuşlardır. İmâmul Kays'ın şu sözleri de bu türdendir:

"Eğer diz bizi öldürürdeniz, biz de sizi öldürürüz..."

Yani, sizler bizden bazılarını öldürecek olursanız, bizim bir kısmımız da sizi öldürür. Diğerleri ise malum fiili meçhule takdim ederek okumuşlardır.

6. Allah Mücahidlere Bu Sözü Ne Zamandan Beri Bildirmiştir:

Yüce Allah'ın:

"Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'ân'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir" âyeti ile yüce Allah bize bu vaadinin bu kitaplarda yer aldığını, cihadın ve düşmanlara karşı direnmenin aslında Mûsa (aleyhisselâm) döneminden beri böylece devam ettiğini haber vermektedir.

"Vaad" ile "Hak" kelimeleri te'kid edici iki mastardır.

7. Allah'dan Daha Çok Sözüne Kim Bağlı Kalabilir?

Yüce Allah'ın:

"Allah'tan daha çok va'dinî kim yerine getirebilir ki?" âyeti Allah'dan daha çok ahdine bağlı kalabilecek, ahdini yerine getirebilecek hiçbir kimse yoktur, anlamındadır. Bu âyet aynı zamanda verilen sözde durmayı, yapılan tehdidi yerine getirmeyi de ihtiva etmekle birlikte, yüce yaratıcının bütün bunları herkesi kapsayacak, şekilde yerine getireceği manasını da ihtiva etmektedir. O, herkese verdiği vaadini yerine getirir, ancak vaadi (tehdidi) bir takım günahkârlara, bir takım günahlara ve bazı hallere mahsustur. Bu anlamdaki açıklamalar daha önceden (en-Nisâ, 4/93. âyet, 7. başlıkta) yeterince geçmiş bulunmaktadır.

8. Müjdeler Bu Alışverişi Gerçekleştirenlere:

"O halde yapmış olduğunuz bu alışverişe sevinin!" Bundan dolayı sevindiğinizi açıklayın, dışa vurun.

Sevinmek (beşaret); sevincin tenin üzerinde görülmesinin sağlanması demektir. Buna dair açıklamalar daha önceden (el-Bakara, 2/25. âyet, 1. başlık ve devamında) geçmiş bulunmaktadır. el-Hasen der ki: Allah'a yemin olsun ki bu alışverişin kapsamına girmeyen yeryüzünde hiçbir mü’min yoktur.

"En büyük kurtuluş işte budur." Cennette kavuşmak, orada kalmaktır.

111 ﴿