5

Bilin ki onlar (içlerindekini) Ondan gizlemek için göğüslerini dürüp bükerler. Elbiseleriyle örtündükleri zaman, onların gizlediklerini de açığa vurduklarım da bilir. Çünkü O, kalplerin Özünde olanı çok iyi bilendir.

Yüce Allah:

"Bilin ki onlar (içlerindekini) ondan gizlemek İçin göğüslerini dürüp, bükerler" âyetinde müşriklerin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)e ve mü’minlere düşmanlıklarını, onların bu hallerinin de Allah'tan saklı kalacağını sandıklarım haber vermektedir.

"Göğüslerini dürüp, bükerler" ifadesi Müslümanlara karşı duydukları düşmanlık üzere dürüp bükerler anlamındadır. Buna göre bu ifadede hazfedilmiş takdirî "müslümanların düşmanlıkları" tabiri vardır.

İbn Abbâs der ki: Onlar kalplerinde bulunan kin ve düşmanlığı saklar ve buna muhalif şeyleri açığa vururlardı. Âyet-i kerîme el-Ahnes b. Şerîk hakkında inmiştir. Bu kişi tatlı sözlü ve güzel konuşan birisi idi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a karşı hoşuna gidecek şeyler yapar, buna rağmen kalbinde kötü maksatlar gizlerdi. Mücahid der ki: "Göğüslerini dürüp bükerler." Şüphe ve tereddüt saklarlar, demektir. el-Hasen der ki: Onlar göğüslerinin içerisinde küfrü saklarlar, demektir.

Âyet-i kerîmenin münafıklardan birisi hakkında indiği de söylenmiştir. Bu kişi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini görüp de îmana davet etmesin diye Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)in yanından geçti mî göğsünü döndürür, sırtını çevirir, başını önüne eğer, yüzünü örterdi. Bu anlamdaki bir açıklama Abdullah b. Şeddâd'dan da nakledilmiştir. Buna göre "ondan" âyetindeki zamir Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)e ait olur.

Şöyle de denilmiştir: Münafıklar biz kapılarımızı kilitleyip, elbiselerimize büründüğümüz, kalplerimizde Muhammed'e düşmanlığı sakladığımız takdirde bizim bu durumumuzu kim bilecektir, dediler. Bunun üzerine bu âyeti kerîme nazil oldu.

Bir diğer açıklamaya göre müslümanlardan bazıları bedenlerini açmamak ve örtmek suretiyle Allah'a ibadet ettiklerini kabul ediyorlardı. Yüce Allah bununla gerçek ibadetin onların kalblerindeki itikad olduğunu, açığa vurdukları söz ve amel olduğunu beyan etmektedir.

İbn Cerîr, Muhammed b. Abbad b. Ca'fer'den şunu rivâyet eder: Ben İbn Abbâs (radıyallahü anh)ı şöyle derken dinledim: "Bilin ki O'ndan gizlemek için göğüsleri dürülüp, bükülür" diye okudu ve dedi ki: Bunlar hanımlarıyla cima' etmez ve üstleri açık olan binalarda def-i hacet'te bulunmazlardı. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nazil oldu.

Muhammed b. Abbâd'dan başkaları İbn Abbâs'dan; şeklinde "vav"dan sonra "nun" harfi olmaksızın okuduğunu rivâyet etmişlerdir. Gerek bu kıraatin, gerek diğer iki kıraatin anlamı birbirine yakındır. Çünkü göğüsler, sahibleri tarafından bükülmedikçe, kendiliğinden bükülmezler.

Şöyle de açıklanmıştır: Onlar, müslümanları tenkid hususunda birbirlerine gizlice söz söylemek maksadıyla eğilir, abanırdı. O kadar cehalette ileri gittiler ki bu davranışlarını Allah'tan saklayacakları vehmine kapıldılar. İşte 'O'ndan gizlemek İçin" ifadesi, bu davranışlarını Muhammed'den ya da yüce Allah'tan saklamak için böyle yapıyorlardı, demektir.

"Elbiseleriyle örtündükleri zaman" elbiseleriyle başlarını örttükleri zaman... demektir. Katâde der ki: Kulun en gizli saklı olacağı hal sırtını eğip bükmesi, elbisesine bürünmesi ve kederini içinde saklı tutması halidir.

5 ﴿