8

Yemin olsun ki, eğer azâbı sayılı bir vakte kadar üzerlerinden geciktirirsek, onlar mutlaka: "Bunu alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun ki, bunlara azâbın geleceği gün kendilerinden geri döndürülecek değildir. Alay etmekte oldukları şey de onları çepeçevre kuşatacaktır.

" Yemin olsun ki eğer azâbı sayılı bir vakte kadar üzerlerinden geciktirirsek" âyetinde yer alan:

"Yemin olsun ki eğer" ifadesindeki "lâm" harfi kasem (yemin) içindir, cevabı ise

"mutlaka... derler" âyetidir.

"Bir ümmete kadar" ifadesi ise sayısı belli bir vadeye ve bilinen bir zamana kadar anlamındadır. Buna göre burada "ümmet" süre demektir. İbn Abbâs, Mücahid, Katâde ve müfessirlerin büyük çoğunluğu böyle açıklamışlardır. "Ümmet" aslında cemaat ve topluluk demektir. Zaman ve yılların "ümmet" diye ifade edilmesi, ümmet denilen cemaatin bu süreler içerisinde var oluşlarından ötürüdür. Buradaki ifadede muzafın hazfedildiği de söylenmiştir. Yani aralarında îman edecek kimse bulunmadığından dolayı helâk edilmeyi hakedecek olan bir ümmetin geleceği bir zamana kadar geciktirirsek... yahut aralarında îman edenlerin de bulunduğu bir ümmetin sonunun gelip artık bunlardan sonra da îman edecek kimsenin kalmayacağı bir ümmetin geleceği vakte kadar geciktirirsek... demektir. Ümmet, müşterek bir isimdir. Bunun sekiz çeşit anlamı olduğu söylenmiştir.

1) Ümmet, cemaat ve topluluk anlamına gelir. Yüce Allah'ın;

"Üst tarafında (davarlarını) sulayan bir grub insan (ümmet) buldu." (el-Kasas, 28/23)

2) Yine ümmet peygamberlere tabi olmak anlamındadır,

3) Kendisine uyulacak şekilde bir çok hayırları nefsinde toplayan kişiye de ümmet denilir. Yüce Allah'ın şu âyetinde olduğu gibi:

"Gerçekten İbrahim başlı başına bir ümmetti, Allah'a itaatkârdı, hanifdi." (en-Nahl, 16/120)

4) Yine ümmet, din ve şeriat manasına da gelir. Yüce Allah'ın şu âyetinde olduğu gibi:

"Biz atalarımızı bir din (ümmet) üzere bulduk." (ez-Zuhruf, 43/22-23)

5) Ümmet, süre ve zaman anlamına da gelir. Yüce Allah'ın:

"Andolsunki eğer azâbı sayılı bir vakte (ümmet) kadar üzerlerinden geciktirirsek..." âyetinde olduğu gibi. Yüce Allah'ın:

"Uzun bir süre (ümmet) sonra tavsiyesini hatırladı." (Yusuf, 12/45) âyetinde de böyledir. Ümmet, boy-pos anlamına da gelir ki bu da insanın boyu ve yüksekliği demektir. Nitekim bu kabilden olmak üzere; filan kişinin ümmeti (yani boyu) güzeldir, denilir.

7) Ümmet, bir dine bir kimsenin tek başına müntesib olması ve bu konuda kendisi ile bu inancı paylaşan başka bir ortağının bulunmaması anlamına da gelir. Nitekim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Zeyd b. Amr b. Nufeyl tek başına bir ümmet olarak diriltilecektir." Müsned, 1. 189-39O.

8) Ümmet, aynı zamanda um (ana) anlamına da gelir. Nitekim; "Bu Zeyd'in ümmetidir" ifadesi, bu Zeyd'in anasıdır, anlamındadır.

"Mutlaka: Bunu alıkoyan" azâbı engelleyen

"nedir? derler." Bu sözlerini ya gecikmesi dolayısıyla azâbın geleceğini yalanlamak kastıyla yahut ta çabuk gelmesini isteyerek ve alay olsun diye söylemişlerdir. Yani peki bu azâbın gelişini engelleyen nedir? demek olur.

"ttaberiniz olsun ki bunlara azâbın geleceği gün kendilerinden geri döndürülecek değildir." Burada söz konusu edilen azâb, müşriklerin Bedirde öldürülmeleri, Hazret-i Cebrâîl'in de ileride (el-Hicr, 15/94-95) geleceği üzere alay edenleri öldürmesidir.

"Alay etmekte oldukları şey" yani alay etmelerinin cezası -ki muzâf hazfedilmiştir."de onları çepeçevre kuşatacaktır" onların başlarına inmiş ve onları kuşatmış olacaktır.

8 ﴿