12Şimdi sen: "Ona bir hazine indirilmeli, yahut onunla beraber bir de bir melek gelmeli değil miydi?" demeleri yüzünden sana vahyolunandan bir kısmını terketmek isteyecek misin ve bundan dolayı göğsün daralacak mı? Sen ancak bir uyarıcısın. Allah, herşeye vekildir. "Şimdi sen... sana vahyolunandan bir kısmını terketmek İsteyecek misin?" Yani olur ki sen onlardan gördüğün bu aşın inkâr ve yalanlama dolayısıyla, üzerinde bulunduğun haktan kısmen de olsa seni kaydıracaklarını zannedebilirsin, demektir. Şöyle de açıklanmıştır: Onlar: "Ona bir hazine indirilmeli, yahut onunla beraber bir de melek gelmeli değil miydi?" deyince, o da onların ilahlarına dil uzatmayı terketmeyi içten içe kararlaştırdı. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme İndi. Buna göre âyet, istifham (soru) anlamındadır. Yani onların senden böyle bir istekte bulunmalarına uygun olarak ilahlarına dil uzatmayı ihtiva eden sözleri söylemeyi terk mi edeceksin? Böylelikle tebliğinde nihaî noktaya varma emri de daha bir pekiştirilmiş olmaktadır. Yüce Allah'ın: "Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et" (el-Mâide, 5/67) âyetinde olduğu gibi. Âyetin, böyle bir şeyin (yani terketme) ihtimalinin uzaklığı söz konusu olmakla birlikte nery anlamında olduğu da söylenmiştir. Yani sen, asla böyle bir şeyi yapmazsın. Aksine sen, sana indirilenlerin tümünü onlara tebliğ edersin. Çünkü Mekke müşrikleri Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e şöyle demişlerdi: Şayet sen bize ilahlarımıza dil uzatılmayan bir kitab getirecek olursan, hiç şüphesiz biz de sana uyarız. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de onların ilahlarına dil uzatmaktan vazgeçmek isteyince bu âyet-i kerîme nazil oldu. "Ve bundan dolayı göğsün daralacak mı?" âyeti "terketmek isteyecek misin?" anlamındaki âyete atredilmiştir." Göğsün" anlamındaki kelime de bundan dolayı merfu'dur. "Bundan dolayı"daki "he" zamiri ise ya "şey" anlamındaki e, ya da "bir kısmını" anlamındaki kelimeye, yahut "tebliğe", yahutta "yalanlama"ya raci'dir. Yüce Allah'ın; "Daralacak" diye buyurup da Dardır, daralmaktadır," diye buyurmamast bundan önce gelen; "Terketmek isteyecek" kelimesine şekil itibariyle benzesin diyedir. Diğer sebeb ise; "Daralacak (daralan)" sıfatı arızîdir, gelip geçer. "Dardır," sıfatı ise daha bir kalıcıdır. "demeleri" anlamındaki ifade nasb mahallindedir. Bu da demelerinden hoşlanmadığın için yahut demesinler diye takdirindedir. Yüce Allah'ın: "Allah, yanılırsınız diye size açıklıyor." (en-Nisa, 4/176) âyetinde olduğu gibi ki, bu da "yanılmayasınız diye" demektir. Yahut burada "böyle demeleri yüzünden, dediklerinden ötürü " anlamında olması da mümkündür. "Ona bir hazine indirilmeli, yahut onunla beraber" onun söylediklerini doğrulayacak "bir de bir melek gelmeli değil miydi?" Bu sözleri Mahzumlu Abdullah b. Ebi Ümeyye b. el-Muğire söylemişti. Şanı yüce Allah ise şöyle buyurmaktadır: Ey Muhammed: "Sen ancak bir uyarıcısın." Senin görevin onları uyarmaktan ibarettir. Yoksa onların getirmeni isteyip teklif ettileri âyetleri (ve mucizeleri) getirmek değildir. "Allah ise herşeye vekildir." Herşeyi gözeten, koruyan ve herşeye şahit olandır. |
﴾ 12 ﴿