29

"Ey kavmim! Buna karşı sizden hiçbir mal istemiyorum. Benini ecrimi vermek ancak Allah'a aittir. Ben mü’minleri kovacak da değilim. Çünkü onlar Rabblerine kavuşacaklardır. Ne var ki ben sizi cahillik eden bir kavim görüyorum.

"Ey kavmim! Buna karşı" yani tebliğ için, Allah'a çağırmak ve îmana davet etmek için

"sizden hiçbir mal" herhangi bir ücret

"istemiyorum" ki bu size ağır gelsin.

"Benim ecrimi vermek" yani risaleti tebliğ dolayısıyla beni mükâfatlandırmak

"ancak Allah'a aittir. Ben mü’minleri kovacak da değilim." Çünkü kavmi kendisinden îman eden ve kendilerine göre ayak takımı sayılan kimseleri yanından kovup uzaklaştırmasını İstemişti. Tıpkı Kureyşlilerin, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)den -el-En'âm Sûresi'nde (6/52. âyetin tefsirinde) geçtiği üzere- fakir ve köleleri kovmasını istedikleri gibi.

Hazret-i Nûh da kavminin bu isteklerine:

"Ben mü’minleri kovacak da değilim. Çünkü onlar Rabblerine kavuşacaklardır" diye cevap vermişti. O bu sözlerini yüce Allah'ın huzuruna çıkmanın büyük ve azametli bir iş olduğunu anlatmak maksadıyla da, bu işin Allah'ın huzurunda kendisinden davacı olmalarını gerektirecek bir iş olduğunu anlatmak kasdıyla da söylemiş olabilir. Yani eğer ben böyle bir şey yapacak olursam, Allah huzurunda onlar benden davacı olurlar. Îmanlarına karşılık onları mükâfatlandıracak, onları kovan kimseyi de cezalandıracak, anlamındadır.

"Ne var ki ben" sizin onları bayağı kimseler görmeniz ve benden onları kovmamı istemenizden ötürü

"sizi cahillik eden bir kavim görüyorum."

29 ﴿