16

Arkasından cehennem de vardır. Ona irinli sudan içirilecektir.

"Arkasından" yani o kâfirin arkasından "cehennem de vardır." Bu da; helâk edilmesinin arkasından cehennem vardır, demektir. Buradaki "arka" kelimesi "sonra" anlamındadır. Şair Nâbiğa da şöyle demiştir:

"Ben (sana Allah adına) yemin ettim, artık senin için şüphe etmeyi gerektirecek bir şey bırakmadım,

Esasen kişinin Allah adından öteye gidecek bir yeri de yoktur."

Yüce Allah'ın adına yemin etmekten sonra söyleyecek bir şeyi kalmaz, demektir. Yüce Allah'ın:

"Arkasından da oldukça ağır bir azâb gelecek" âyeti da aynı şekilde "ondan sonra,.." demektir. Yüce Allah'ın:

"Onun arkasındakini de inkâr ederler." (el-Bakara, 2/91) âyetinde ise onun dışındakileri inkâr ederler anlamındadır. Bu açıklamayı da el-Ferrâ' yapmıştır. Ebû Ubeyd de, ondan sonra geleni inkâr ederler diye açıklamıştır.

"Arkasından" âyetinin önünden... anlamında olduğu da söylenmiştir. Şairin şu beyiti de bu kabildendir:

"Arkanda (önünde) senin kendisine ulaşacağın bir gün vardır,

Sen o günde ne hazır bulunacak ve ondan yana âciz bırakabileceksin, ne de ondan uzakta olacaksın."

Bir başka şair de şöyle demektedir:

"Mervanoğulları benim dinleyip, itaat etmemi mi umuyorlar?

Halbuki kavmim olan Temimoğulları ve dümdüz geniş arazi de benim arkamdadır (önümdedir)."

Şair Lebid de şöyle demiştir:

"Eğer ölümüm gecikecek olursa, arkamda (önümde) değil midir?

Üzerinde parmakların büküleceği asaya yapışıp durmak?"

Kur'ân-ı Kerîm'de de:

"Çünkü arkalarında... bir hükümdar vardı." (el-Kehf, 18/79) âyetinde ise, önlerinde (gidecekleri yerde) anlamındadır. Ebû Ubeyde, Ebû Ali Kutrubi ve diğerleri bu kanaattedirler.

el-Ahfeş de şöyle demektedir: Bu âyet "bu iş senin arkandandır" yani gelip seni bulacaktır, anlamına benzemektedir. Yine: Ben filanın arkasındayım ifadesi de, ben onu bulmak için uğraşıyorum ve ona ulaşacağım, anlamındadır. en-Nehhâs da der ki: Yüce Allah'ın:

"Arkasından cehennem de vardir” âyeti, önünde cehennem vardır, anlamındadır. Bu kelime zıt anlamlı kelimelerden değildir. Bu kök itibariyle; den gelmektedir ki, bu da gizlendi ve saklandı, demektir.

el-Ezherî de der ki: Eğer; kelimesi arka ve ön anlamlarını birlikte ifade ediyorsa, zıt anlamlı kelimelerden demektir. Bunu Ebû Ubeyde de ifade etmiştir. Her ikisinin de türediği kök; " Saklanıp gizlendi" anlamındadır. Cehennem de saklıdır ve görülmez. O bakımdan görünmediğinden dolayı o da verâ' (arka)dan demek olur. Bu açıklamayı el-Enbarî nakletmiştir ve güzel bir açıklamadır.

"Ona irinli sudan içirilecektir" âyeti irin gibi bir su içirilecektir, anlamındadır. Nitekim kahraman bir insana aslan demek de bu kabildendir. Aslan gibi demek olup bu, temsil ve teşbîhdir.

Şöyle de açıklanmıştır: Bu cehennemliklerin vücudundan akacak olan irin ve kandır.

Muhammed b. Ka'b el-Kurazî ile er-Rabî' b. Enes der ki: Bu cehennem ehlinin yıkanmalarından ortaya çıkan bir akımıdır. Bu, da zina eden erkeklerle, zina eden kadınların ferclerinden akan bir sudur.

Bir diğer açıklamaya göre; bu kişinin hoşlanmadığı ve başkasını da alıkoyduğu bir sudur. Buna göre "irin" anlamındaki; kelimesi "alıkoymak" anlamındaki; den alınmıştır,

İbnu'l-Mubarek de şunu nakletmektedir: Bize Safvan b. Amr haber verdi. O Ubeydullah b. Busr’den, o Ebû Umame'den, o Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)den, yüce Allah'ın:

"Ona İrinli sudan içirilecektir, onu yudum yudum içmeye çalışacak..." âyeti hakkında şöyle dediğini nakletmektedir: "(Bu su) ağzına yaklaştırılır fakat ondan tiksinir. Kendisi ona yaklaşacak olursa, yüzünü yakar ve başındaki saçlar o suyun içerisine düşer. O suyu içecek olursa, bağırsaklarını parçalar ve dübüründen çıkarlar. Yüce Allah da:

"Ve bağırsaklarını paramparça eden kaynar sudan içirilen kimseler gibi midir?,,," (Muhammed, 47/15);

"Eğer feryad edip yardım isterlerse erimiş maden gibi yüzleri kavuran bir su ile yardımlarına varılacaktır. O ne fena bir içecektir." (el-Kehf, 18/29) diye buyurmaktadır. Bu hadisi Tirmizî rivâyet etmiş ve şöyle demiştir: Bu garib bir hadistir. Tirmizî, Sıfatlı Cehennem 4, Tefsir 70. sûre; Müsned, V, 265. Safvan b. Amr'ın kendisinden bu hadisi rivâyet ettiği Ubeydullah b. Busr'un Abdullah b. Busr'un kardeşi olma İhtimali vardır. Bk. İbn Hacer, Tehzibu't-Tehzib, VII, 5.

16 ﴿