75

Dedi ki: "Ben sana benimle beraberliğe asla dayanamazsın demedim mi?"

"Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocuğa rastgeldiler. O hemen çocuğu öldürdü." Buhârî'de şöyle denilmektedir: Ya'la dedi ki: Said dedi ki: Oyun oynamakta olan çocuklar gördü. Kâfir bir çocuğu alıp yere yatırdıktan sonra onu bıçakla kesti. "(Mûsa) Dedi ki: Tertemiz" hiç günah işlememiş

"bir cana, başka bir can karşılığında olmaksızın kıydın öyle mi?" Buhârî, Tefsir 18. sflre 3; Müsned, V, 120

Buhârî, Müslim ve Tirmizî'nin Sahihinde de şöyle denilmektedir: Sonra gemiden çıktılar. Kıyıda yürüyorlarken Hızır başka çocuklarla oynayan bir çocuk gürdü. Hızır eliyle kafasını tuttu ve kafasını koparıp onu öldürdü. Mûsa ona dedi ki:

"Tertemiz bir cana, başka bir can karşılığında olmaksızın kıydın öyle mi? Gerçekten sen kötü bir şey yaptın. Dedi ki: Ben sana benimle beraberliğe asla dayanamazsın demedim mi?" (Süfyan b. Uyeyne) Dedi ki: Bu ise birincisinden daha ağır idi. "Eğer bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. O takdirde tarafımdan mazur sayılırsın, dedi." Bu, Buhârî'nin lâfzıdır Buhârî, tim 4-4, Enbiyâ 27, Tefsir İH. sûre 2, 4; Müslim, Fedâil 170; Tirmizî, Tefsir, 18. sûre 1; Müsned, V, 118

Tefsir'de de şöyle denilmektedir: Hızır, oynamakta olan çocukların yanından geçti. Bir çocuğu yakaladı, aralarında ondan daha güzeli yoktu. Bir taş aldı, kafasını kırıp, beynini parçalayıncaya kadar o taşla kafasını dövdü ve onu öldürdü, Ebû'l-Âl-iyye der ki: Onu Mûsa'dan başkası görmüyordu, Görmüş olsalardı bu işi yapmasına engel olurlardı.

Derim ki: Bu üç durum arasında herhangi bir tutarsızlık yoktur. Çünkü önce taşla kafasını kırmış olması, sonra onu yatırıp kesmiş, sonra da kafasını koparmış olması muhtemeldir. Bunların hangisinin olduğunu en iyi bilen Allah'tır. Sahih rivâyetlerde yer alan bize yeter.

Cumhûr "tertemiz (günahsız)" anlamındaki kelimeyi; şeklinde "elif" ile okumuşlardır, Kûfelilerle, İbn Âmir ise "elif"siz ve "ya" harfini şeddeli olarak; diye okumuşlardır. Anlamın bir olduğu söylenmiştir. Bunu tla el-Kisâî demiştir. Sa'leb der ki; "Elif"siz ve "ya"nın şeddeli okunuşu daha beliğdir. Ebû Amr da der ki: ". Elifle okuyuş, hiç bir şekilde günah işlememiş demektir. "Elif"siz ve "ya"nın şeddelisi şeklindeki okuyuş ise günah işlemiş, sonra tevbe etmiş kişi demektir.

Yüce Allah'ın:

"Bir erkek çocuk" âyetinde geçen "çocuğun" baliğ olup olmadığı hususunda ilim adamlarının farklı görüşleri vardır. el-Kelbî der ki: Bu çocuk baliğ idi ve iki kasaba arasında yol kesicilik yapardı. Babası da bu iki kasabadan birisinin büyükleri arasında idî. Annesi ise öbür kasabanın büyükleri arasında yer alıyordu. Hızır bu çocuğu alıp yere yıktı ve kafasını bedeninden kopardı.

el-Kelbî der ki: Bu çocuğun ismi Şemûn idi. ed-Dahhak adının Haysûn olduğunu söyler. Vehb ise der ki: Babasının ismi Sülâs, annesinin ismi da Ruhmâ idi.

Süheylî'nin naklettiğine göre babasının ismi Kâzîr, annesinin ismi da Sehvâ imiş.

Cumhûr ise der ki: Çotuk henüz baliğ değildi. Bundan dolayı Mûsa; hiç günah işlememiş, tertemiz bir cana kıydın, diye itiraz elti. Diğer taraftan "ğulâm" lâfzının gerektirdiği budur. Çünkü baliğ olmamış erkek çocuğa ğulâm denilir. Aynı durumdaki kız çocuğa ise câriye denilir. Hızır'ın onu öldürmesi, onun iç yüzünü ve sahih hadiste belirtildiği üzere kâfir tabiatlı oluşunu bilmesinden idi. Diğer taraftan eğer yetişmiş olsaydı, anne- babasını küfre zorlayacaktı. Eğer bu hususta Allah'ın izni varsa, küçük bir çocuğun öldürülmesi de imkânsız bir şey değildir. Çünkü dilediğini yapan ve dilediğine kadir olan yüce Allah'tır.

"el-Arâis" adlı eserde belirtildiğine göre Mûsa, Hızır'a: "Tertemiz bir cana başka bir can karşılığında olmaksızın kıydın öyle mi?" deyince, Hızır kızdı ve çocuğun sol kolunu kopartıp, üzerinden eti sıyırdı. Kolunun kemiği üzerinde şunların yazılı olduğunu gördü: Bu bir kâfirdir, ebediyyen Allah'a îman etmeyecektir.

Birinci görüşün sahipleri, Araplar, ğulâm ismini genç delikanlı hakkında da kullanmaya devam ettiklerini söyleyerek, görüşlerine delil getirirler. Leylâ el-Ahyeliyye'nin şu beyiti de bu kabildendir:

"Kendisinde bulunan o onulmaz hastalıktan şifaya kavuşturdu onu,

Bir delikanlı ki (ğulâm) mızrağını salladığında orayı (kanla) sular."

Sâfvan da Hassân'a şöyle demiştir:

"Benden karşılık olarak kılıcın sivri ucunu al, çünkü ben,

Kendisi ile hicivleşildiği zaman şair olmayan bir delikanlıyım (ğulâm)."

Haberde nakledildiğine göre; bu genç yeryüzünde fesad çıkartıyor. Anne-babasına ise böyle bir şey yapmadığına dair yemin ediyordu. Onlar da çocuklarının yeminine güvenerek, yemin ediyor ve kendisini cezalandırmak isteyenlere karşı himaye ediyorlardı. Karşıt görüştekiler derler ki: Yüce Allah'ın: Eğer bunun yaptığı kötülükler birilerini öldürmek olsaydı,

"Başkabir can karşılığında olmaksızın" âyeti gereği öldürülmesinde bir sakınca olmaması gerekirdi, İşte bu da bu gencin yaşça büyük olduğunun delilidir. Yoksa baliğ olmamış olsaydı bir başkasını öldürmesi karşılığında öldürülmesi gerekmezdi. Onun öldürülmesinin câiz oluşu isyankâr ve baliğ olduğundandı.

İbn Abbâs der ki: Bu yol kesen bir genç idi. İbn Cübeyr'in kanaatine göre de bu kişi teklif yaşına ulaşmıştı. Çünkü Ubeyy ve İbn Abbâs'ın kıraati şu şekildedir: "Çocuğa gelince o bir kâfirdi. Anne-babası ise mü’min idiler." Buhârî, Tefsir 18. sûre 2. Küfür ve îman ise mükelleflerin nıteliklerindendir. Mükellef olmayan kimse hakkında ancak anne-babasına tabi olarak bu hükümlerden birisi verilir. Bu çocuğun anne ve babası ise nass ile mü’min idiler. Onun hakkında kâfir adının kullanılması ancak baliğ olması halinde söz konusu olur. O halde bu görüşün kabul edilmesinden başka yol yoktur.

"Gulam: Çocuk" kelimesi karsı cinse aşırı şehvet ve düşkünlük duymak-anlamına gelen "iğtilâm"den türemiştir.

"Çok kötü" kelimesi ile

"Büyük bir iş" (71. âyetin sonu) kelimelerinden hangisinin daha beliğ olduğu hususunda insanlar arasında görüş ayrılığı vardır. Bir kesim şöyle demiştir: Burada açıkça bir öldürme vardır. Öbüründe ise ileride gerçekleşmesi beklenen muhtemel bir öldürme vardır. O bakımdan buradaki ifade daha beliğdir.

Bir başka kesim şöyle demektedir: Burada bir kişinin öldürülmesi; öbür tarafta bir topluluğun öldürülmesi söz konusudur, O bakımdan oradaki ifade daha beliğdir.

İbn Atiyye der ki: Kanaatimce bunlar iki ayrı mana içindir. Yüce Allah'ın:

"Büyük bir iş" âyeti beklenen ve gerçekleşmesi umulan olayın büyüklüğü bakımından daha korkunç ve daha dehşetlidir. Diğer taraftan "çok kötü bir şey" anlamındaki kelimede ise apaçık bir fesat görülmektedir. Çünkü onun hoşlanmadığı iş, fiilen meydana gelmiş bulunuyor. Bu da açıkça anlaşılan bir husustur.

75 ﴿