2Onlar ki, namazlarında huşa İçindedirler. 2- Huşû'un Önemi: Yüce Allah'ın: "Huşu' içindedirler" âyeti ile ilgili olarak el-Mu'temir, Halid'den, o Muhammed b. Sîrîn'den şöyle dediğini rivâyet eder: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda semaya bakardı, bunun üzerine yüce Allah şu: "Onlar ki namazlarında huşu içindedirler" âyetini İndirdi. Bu sefer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secde ettiği yere bakmaya başladı. Ebû Dâvûd, el-Merâsil, 96; Beyhakî, es-Sunenu'l-Kubrâ, II, 402. el-Hakîm, el-Müstedrek, II, 293'te bü hadisi İbn Sirîn'den sonra "Ebû Hüreyre'den" diyerek muttasıl bir sened ile kaydettikten sonra, muttasıl olduğu ihtilaflı olduğunu bildirmekte; Telhiste ise doğru ve sahih olanın mürsel olduğu kaydedilmektedir. Huşeym yoluyla gelen rivâyette de şöyle denilmektedir: Müslümanlar namazda iken sağa sola dönüyor ve bakıyorlardı. Nihayet yüce Allah: "Mü’minler gerçekten felâh bulmuşlardır. Onlar ki namazlarında huşu içindedirler" âyetlerini indirince, bu sefer kendilerini namazlarına verdiler ve önlerine bakmaya başladılar. Süyûtî, ed-Durru'l-Mensûr, VI, 83, 84'te yakın rivâyetten İlim adamlarının namaz kılan bir kimsenin bakacağı yer ile ilgili hükümlere dair çeşitli görüşleri el-Bakara Sûresi'nde: "Artık yüzünü Mescidi Haram'a doğru çevir" (el-Bakara, 2/144) âyetinde (5. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. Yine huşû'un sözlük anlamı ile ilgili açıklamalar da orada geçmiştir ki, bu da yine el-Bakara Sûresi'nde yüce Allah'ın: "Gerçi bu Hâşi'lerden başkasına elbette büyük gelir" (el-Bakara, 2/45) âyetini açıklarken (3. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. Huşû'un yeri kalptir. Kalb huşu' buldu mu bütün organlar da kalbin huşû'u dolayısıyla huşu' bulur. Zira el-Bakara Sûresi'nin baş taraflarında açıkladığımız gibi kalb bütün azaların hükümdarıdır. İlim adamlarından bir kimse namazı ikame edip namaza kalktı mı gözünü herhangi bir şeye dikmekten yahut içinden dünyevi herhangi bir şey geçirmekten ötürü Allah'tan korkar ve çekinirdi. Atâ der ki: Huşu' bir kimsenin namaz kılarken bedeninde herhangi bir şeyle boşu boşuna uğraşmamasıdır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kılarken sakalıyla uğraşan bir adamı görünce, şöyle buyurmuştur: "Şayet bu adamın kalbi huşû' duymuş olsaydı, azaları da elbette huşu' bulacaktı." Câmi'u's-Sagîr, III, 200. Ebû Zerr dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sizden herhangi biriniz namaza kalktı mı şüphesiz ki rahmet onun karşısında bulunur. Sakın çakılları hareket ettirmesin." Bu hadisi de Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî, Salât 162; İbn Mâce, İkâmetu's-Salât 62; Dârimî, Salât 110; Müsned, V, 150, 163. Şair de şöyle demektedir: "Şunu bil ki namazdadır hayır ve bütünüyle lutf-ı ilâhî, Çünkü bütün azalar namazda itaatle boyun eğer, Allah'a Odur dinimizin şeriatînin ilk farzı, Ve din kaldırılacağında en sona kalacak olan. Her kim tekbîr için ayağa kalkarsa, onu karşılar bir rahmet, Ve o tıpkı efendisinin kapısını çalan bir köle gibidir. Namazı esnasında Arşın Rabbine seslenir, Eğer huşu'a eren birisi ise ne mutlu ona." Ebû İmrân el-Cevnî rivâyetle dedi ki: Âişe (radıyallahü anha)ya: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)ın ahlakı ne idi? diye sorulmuş, o da: Siz el-Mu'minun Sûresi'ni biliyor musunuz? diye sormuştu. Evet denilince; Okuyun, dedi, ona: "Mü’minler gerçekten felâh bulmuşlardır... Onlar namazlarını muhafaza ederler" âyetlerini okudular. Hâkim, el Müstedrek, II, 292 Nesâî'nin rivâyetine göre İbn Abbâs (radıyallahü anh) dedi ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda sağa sola baktığı olur, fakat boynunu geriye doğru bükmezdi. Nesâî, Sehv 11; Tirmizî, Cuma 60; Müsned, I, 275, 306 Ka'b b. Malik de uzunca hadisinde şöyle demektedir; ...Sonra onun -yani Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)ın- yakınında namaz kılar ve far ketti rmeden ona bakardım. Ben namazıma kendimi verince, bu sefer o bana bakardı. Ona doğru döndüğüm vakit kendisi yüzünü benim tarafımdan çevirirdi. Buhârî, Meğâzî 79; Müslim, Tevbe 53; Müsned, III, 458 Peygamber bununla birlikte ona namazını iade etmesini emretmemiştir. 3- Huşû'un Hükmü: İnsanlar huşû'un hükmü namazın farzlarından mıdır, yoksa faziletlerinden ve onu tamamlayıcı unsurlardan mıdır, hususunda iki farklı görüşe sahiptirler. Ancak doğru olan birincisidir. Huşû'un mahalli de kalptir. İnsanlar arasından ilk kaldınlacak amel de odur. Bunu Ubade b. es-Samit söylemiştir. Tirmizî de Cubeyr b. Nufeyr yoluyla, o Ebû'd-Derdâ'dan nakletmiş ve: Bu hasen, garib bir hadistir demiştir. Tirmizî, İlm 5 Nesâî de bu hadisi yine Cubeyr b. Nufeyr yoluyla, Avf b. Malik el-Eşcaf den sahih bir yolla rivâyet etmiştir. Dârimî, Mukaddime 29'da Müsned, VI, 27de rivâyet etmektedir. Ebû Îsa (et-Tirmizî) dedi ki: (Hadisin senedindeki ravilerden birisi olan) Muaviye b. Salih hadis âlimlerince güvenilir bir ravidir. Yahya b. Said el-Kattan dışında hakkında söz söylemiş bir kimse olduğunu bilmiyoruz. Tirmizî, İlm 5 Derim ki: Muaviye b. Salih Ebû Amr'ın künyesinin Ebû Ömer olduğu da söylenir. Onun nisbeti el-Hadramî el-Hımsî olup, Endülüs kadılığı yapmıştır. Ebû Hatim er-Razî'ye hakkında soru sorulmuş, o: Hadisi salih (sağlam) bir kimsedir. Hadisi yazılır, fakat (tek başına) onunla delil gösterilmez. Yahya b. Main'in hakkındaki sözleri ise farklıdır. Abdu'r-Rahmân b. Mehdî, Ahmed b. Hanbef ve Ebû Zür'a er-Razî onun sika olduğunu belirtmişlerdir. Müslim de Sahih'inde onu(n rivâyetini) delil diye göstermiştir. Bk. İbn Hacer, Tehzibu't-Tehzib, X, 189 vd. |
﴾ 2 ﴿