4

Eğer istesek gökten üzerlerine bir mucize indiririz de boyunları ona eğiliverîrdi.

"Eğer İstesek gökten üzerlerine apaçık bir mucize" ve göz kamaştırıcı bir şekilde kudretimizin bir tecellisini

"indiririz de" o vakit onların bu husustaki bilgilen kesin bir bilgi haline gelir ve kaçınılmaz olarak bu bilgiye sahip olurlar. Şu kadar var ki; bu husustaki bilgilerin nazarî olarak (akıi yolu ile) elde edilen bilgiler olmasını takdir etmişizdir.

Ebû Hamza es-Sümalî bu âyet-i kerîme hakkında şöyle demiştir: Bana ulaştığına göre bu âyet-i kerimenin ramazan ayının ortasında semadan işitilen bir sesi vardır. Bundan dolayı yavru kuşlar yuvalarından çıkarlar ve yer büyük bir ses çıkartır. Ancak bu uzak bir ihtimaldir. Çünkü maksat Kureyş'lilerdir, başkaları değildir.

"Boyunları ona eğiliverirdi." Mücahid dedi ki: Burada "Boyunlar"dan kasıt, onların ileri gelenleridir. en-Nehhâs dedi ki: Boyunun ne demek olduğu dilde bilinen bir husustur, Mesela, "İnsanlardan bir boyun bana geldi" denilirken onların İleri gelenleri, reisleri bana geldi, denmek istenir.

Ebû Zeyd ile el-Ahfeş dedi ki: "Boyunları"ndan kasıt, onların topluluklarıdır. "İnsanlardan bir boyun bana geldi" yani bir topluluk bana geldi, demektir.

Bir diğer açıklamaya göre bununla boyun sahipleri denmek istenmiştir. Burada muzaf hazfedilmiş olup, muzafun ileyh onun yerine ikame edilmiştir,

Katâde dedi ki: Yani eğer yüce Allah dilemiş olsaydı, boyun eğerek kabul etmek zorunda kalacakları bir mucize indirirdi ve hiç kimse aralarından bir masiyet işlemek kastıyla boynunu başka bir tarafa çevirmezdi.

İbn Abbâs dedi ki: Bu âyet-i kerîme biz ve Ümeyyeoğulları hakkında inmiştir. Devran bizim lehimize dönecek ve Muaviye'den sonra onların boyunları bizim önümüzde eğilecektir. Bunu es-Sa'lebî ile el-Ğaznevî zikretmişlerdir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

Boyun eğenler" ile -aynı anlamdaki- şekli arasında burada bir fark yoktur. Bu açıklamayı Îsa b. Ömer yapmış olup, el-Müberred de bunu tercih etmiştir. Anlamı şudur: Yani onların boyunları eğilecek olursa, kendileri de eğiimiş olacaklardır. Buna göre "boyunlar" hakkında verilen haber o boyunların sahipleri hakkında demektir. Arap dilinde birincisi ile ilgili haberi bırakıp, ikincisi hakkında haber vermek uygundur. Nitekim recez vezninde şair şöyle demektedir:

"Uzun geceler çabukça çözdü beni,

Hem uzunluğumu katlayıp dürdüler, hem de enimi katlayıp dürdüler."

Böylelikle o, geceler hakkında haber verip gecelerin uzunluğu ile ilgili haber vermemiştir. Şair Cerir de şöyle demektedir:

"Görüyorum ki geçen yıllar benden aldı,

Tıpkı ay'ın görünmediği gecelerinin ay'ı eksilttiği gibi"

Bunun câiz oluş sebebi ise eğer ifadeden hem "geçen", hem "uzunluk" kelimeleri kaldırılacak olursa manası bozulmaz. Aynı şekilde yüce Allah'ın:

"boyunları ona eğiliverirdi" âyetinde fiilin zamire bağlanması da bu şekildedir. Zira burada "boyunlar" lâfzı zikredilmeyecek olursa, ifadede bozukluk olmaz. Geri kalan sözler bunun anlamını ifade ederlerdi ve yalnızca: "Onlar, o âyetlere boyun eğerlerdi" denilebilirdi. el-Ferrâ' ve Ebû Ubeyde bu açıklamayı benimsemişlerdir. el-Kisaî'nın kanaatine göre ise anlamı: "Onlar, onları (boyunlarını) eğerlerdi" demektir. Ancak bu Basralılarla, Ferrâ'ya göre bir yanlışlıktır. Böyle bir hazif hiçbir ifadede gerçekleşmez. Bu açıklamayı en-Nehhâs yapmıştır.

4 ﴿