2

Çok hikmetli Kur'ân hakkı için.

"Yâsîn" âyeti bir kaç türlü okunmuştur. Medineliler ile el-Kisaî

"Yâsîn. Çok hikmetli Kur'ân hakkı için" âyetinde yer alan

"Yâsîn"in sonundaki "nun"u "vav"a idgam ile okumuşlardır. Ebû Amr el-A'meş ve Hamza ise "nûn"u izhar ile: diye, Îsa b. Ömer; şeklinde nûn harfini nasb ile İbn Abbâs, İbn Ebi İshak ve Nasr b. Âsım; şeklinde nün harfini esre ile okumuşlardır. Harun el-Aver ve Muhammed b. es-Semeyka; şeklinde "nûn" harfini ötreli okumuşlardır. Böylece bunlar beş kıraat olmaktadır.

Birine kıraat olan idgamlı kıraat Arapçada ön görülen bir kıraat şeklidir. Çünkü sakin "nûn" "vav"a idgam edilir. "Nûn" harfini izhar ile okuyan kimse de bunu şöyle açıklar: Hece harfleri üzerlerinde vakıf yapmak suretiyle okunur. İdgam ancak idrac ile okuma halinde sözkonusudur.

Sîbeveyh nasb ile okuyuşu sözkonusu etmiş ve bunu iki türlü açıklamıştır: Birincisi, mef'ûl olarak kabul edip munsarıf kabul etmemektir. Çünkü ona göre bu A'cemi (yani Arapça olmayan) ve "Habil" konumunda bir isimdir. İfadenin takdiri: "Yâsîn'i hatırla" şeklindedir. Ayrıca Sîbeveyh bunu sûrenin ismi olarak değerlendirmiştir. Onun diğer görüşüne göre bu; : Nasıl ve nerede" lâfızları gibi fetha üzere mebnidir.

Esreli okuyuşa gelince, el-Ferrâ'nın iddiasına göre bu Arapların: "Yemin olsun ki yapmayacağım" tabirlerini andırmaktadır. Buna göre; "Yâsîn (hakkı için)" yemin olmaktadır. İbn Abbâs da böyle demiştir.

Bunun: Dün, Hazami, bunlar, Rakaşi"ye (ve benzeri sonu kesre üzere mebni kelimelere)" benzediği de söylenmiştir.

Ötreli okuyanlar: "den beri, orası, yanlız, asla" kelimeleri ile, müfred münada olarak; Ey adam" deyip vakıf yapanların söyleyişine benzeterek okumuşlardır.

İbn es-Semeyka' ve Harun der ki: Bunun tefsiri ile ilgili olarak: "Ey adam" anlamında olduğu rivâyeti de gelmiştir. Buna en uygun olan ise (sin harfinin) ötreli okunmasıdır.

İbnu'l-Enbarî der ki bu sûrenin bir başlangıcıdır, diyen kimselerin görüşüne göre "Yâsîn" diye vakıf yapmak güzeldir. Yâsîn, ey adam demektir, diyenler ise bunun üzerinde vakıf yapmazlar. İbn Abbâs, İbn Mes’ûd ve başkalarından gelen rivâyete göre bunun manası: Ey insandır. Bunlar aynı zamanda yüce Allah'ın:

"Ali Yâsîn'e (İlyas'a) selam olsun." (es-Saffat, 37/130) âyetini, Muhammed'in alîne selam olsun, diye açıklamışlardır.

Said b. Cübeyr de şöyle demektedir: Bu Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın isimlerinden birisidir. Buna delil de yüce Allah'ın:

"Muhakkak sen gönderilmiş peygamberlerdensin" âyetidir. es-Seyyid el-Himyerî de şöyle demektedir:

"Ey nefs! Samimi sevgi ile olanca gayretinle,

Kimseye içten öğüt verme; Ali Yâsîn'den başkalarına."

Ebubekr el-Verrak: Ey insanların efendisi demektir, diye açıklamıştır. Bunun Allah'ın isimlerinden birisi olduğu da söylenmiştir. Bu da Malik'in görüşüdür. Eşheb ondan şöyle demektedir: Ben ona: Herhangi bir kimse Yâsîn ismini alabilir mi? diye sordum, o da: Yüce Allah'ın:

"Yâsîn, çok hikmetli Kur'ân hakkı için" âyeti dolayısıyla olmaması gerektiği görüşündeyim. Çünkü yüce Allah: Bu Benim adımdır, Yâsîn'dir diye buyurmaktadır, dedi.

İbnu'l-Arabî der ki: Bu çok üstün bir açıklamadır. Çünkü kulun yüce Rabbin ismini alması kendisinde o ismin bir manası bulunması halinde câiz olur. Alim, kadir, murid, mütekellim gibi. Malik'in: "Yâsîn" adının insana verilmesini kabul etmeyişi anlamı bilinemeyen Allah'ın isimlerinden bir isim oluşundan dolayıdır ve bu anlam, yüce Rabbin kendine has olan hususiyetlerinden birisinin ismi da olabilir. O vakit kulun böyle bir isim almaya kalkışması da câiz olmaz.

Şayet yüce Allah:

"İlyas'a (âli Yasin'e) selam olsun." (es-Saffat, 37/130) diye buyurmuştur. (Buna ne cevab verilir)? denilecek olursa, şöyle deriz: Bu, harfleri hecelenebilen bir şekilde yazılmıştır. O bakımdan bunun isim olarak kullanılması caizdir. Malik, harfleri hecelenebilecek şekilde (kelime halinde) yazılmamış olan ile ilgili olarak açıklamada bulunmuştur. Buna sebep ise izahındaki zorluktur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

Bazı âlimler de şöyle demişlerdir: Yüce Allah, bu sûreye Ya ve Sin harfleri ile başlamıştır. Bütün hayırlar bu iki harfte toplanır. Ayrıca bu şekildeki bir başlayış onun kalp olduğuna delildir. Kalp vücudun başıdır. Aynı şekilde "Yâsîn" Sûresi de diğer sûrelerin başıdır, Kur'ân'ın tamamını kapsamaktadır.

Yine Yâsîn'in menşei hakkında farklı görüşler vardır. Said b. Cübeyr ile İkrime bu Habeşçedir derken, en-Nehaî, Taylıların lehçesi böyledir, el-Hasen Kelb'in lehçesi böyledir der. el-Kelbî ise bu Süryanicedir, Araplar da bunu kullandıklarından ötürü Arapça olmuştur, demiştir. Bu anlamdaki açıklamalar daha önceden hem Ta-Ha Sûresi'nde (20/1. âyetin tefsirinde) hem de bu kitabın (tefsirin) mukaddimesinde (Kur'ân-ı Kerîm'de Arapçanın Dışında Kelimeler Var mıdır? bahsinde) yeteri kadarıyla geçmiş bulunmaktadır.

Kadı Iyad "Yâsîn"in anlamı ile ilgili müfessirlerin görüşlerini sıralamış ve onun naklettiğine göre Ebû Muhammed Mekkî, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu bildirmiştir: "Benim Rabbimin nezdinde on tane ismim vardır... " ve Daha sonra bunlar arasında Ta-Ha ve Yâsîn'i de saymaktadır.

Derim ki: el-Maverdî, Ali (radıyallahü anh)'dan şöyle dediğini belirtmektedir. Ben Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle buyururken dinledim: "Şüphesiz yüce Allah Kur'ân-ı Kerîm'de beni yedi isim ile anmıştır: Muhammed, Ahmed, Taha, Yâsîn, Müzzemmil, Müddessir ve Abdullah." Maverdî, en-Nüket, V, 5'te muhakkik, ilgili notta bu hadisin sahih bir rivâyetinin bulunmadığını zikretmektedir. Bunu el-Kadî (el-Maverdi) söylemiştir.

Ebû Abdurrahman es-Sülemî'nin Cafer es-Sadık'tan naklettiğine göre yüce Allah, bununla peygamberine hitaben "es-Seyyid" demeyi murad etmiştir.

İbn Abbâs'tan da

"Yâsîn"in "ey insan" demek olduğu ve yüce Allah'ın bununla Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı kastettiğini söylediği nakledilmiştir. Ayrıca İbn Abbâs: Bu bir yemindir ve yüce Allah'ın isimlerinden bir isimdir, diye de açıklamıştır.

ez-Zeccâc dedi ki: Anlamının ey Muhammed, ey adam ve ey insan olduğu söylenmiştir.

İbn el-Hanefiye'den

"Yâsîn" ey Muhammed, Ka'b'dan gelen rivâyete göre de

"Yâsîn" yüce Allah'ın gökleri ve yeri yaratmadan ikibin yıl önce yaptığı bir yemin olduğunu söylediği nakledilmiştir. Yüce Allah önce: Ey Muhammed: "Muhakkak sen gönderilmiş peygamberlerdensin" diye buyurduktan sonra "çok hikmetli Kur'ân hakkı için" diye buyurmuştur.

Yâsîn'in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın isimlerinden bir isim olduğu kabul edilip bu ifadede yemin anlamı olduğu da sahih ise; bunda -az önce geçtiği üzere- pek büyük bir tazim anlamı olduğu ortaya çıkar. Bunda yemin anlamı olduğunu daha sonra gelen yeminin ona atfedilmiş olması da pekiştirmektedir. Şayet nida anlamında ise onun risaletinin tahkiki ve hidayete ilettiğine dair şahitliği ortaya koymak üzere de ondan sonra bir diğer yemin gelmiştir. Yüce Allah, ismine ve Kitabına yemin ederek, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın Allah'ın vahyi ile kullarına gönderdiği rasûllerden ve sahib olduğu imanı dolayısıyla dosdoğru bir yol üzere olduğuna yemin etmektedir. Yani onun izlediği yolun herhangi bir eğriliği yoktur ve haktan uzak değildir.

en-Nekkaş der ki: Yüce Allah, Kitabında göndermiş olduğu herhangi bir peygamberin rasûl olduğuna ondan başka hiçbir kimse için yemin etmiş değildir. Bu ise "ey efendi" anlamına geldiğini söyleyenlerin açıklamasına göre çok büyük bir tazim ve onun şanını oldukça yüceltici bir ifade olur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) da: "Ben Âdem oğlunun seyyidi (efendisi)yim." diye buyurmuştur. (en-Nekkaş'ın) sözleri burada sona ermektedir.

el-Kuşeyrî'nin naklettiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: Kureyş kâfirleri sen Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber değilsin, Allah seni bize peygamber olarak göndermiş değildir, dediler. Yüce Allah da muhkem Kur'ân-ı Kerîm'e, Muhammed'in gönderilmiş peygamberlerden olduğuna yemin etmektedir.

"Çok hikmetli (hakim)"; herhangi bir tutarsızlık ve çelişkiye maruz kalmayacak şekilde son derece sağlam ve muhkem kılınmış demektir. Nitekim yüce Allah bir başka yerde;

"Bu âyetleri sağlamlaştırılmış (muhkem kılınmış)... bir kitabdır" (Hud, 11/1) diye buyurmaktadır. Aynı şekilde bu Kitab, söz dizisinde ve anlamlarında da muhkem ve sağlam kılınmıştır. Herhangi bir tutarsızlık ona erişemez.

"Hakim" bazan yüce Allah hakkında "kef" harfi esreli olarak: "muhkim (sağlamlaştıran, sağlam kılan)" anlamında da kullanılabilir. Tıpkı "elinv'in "mu'lim (can yakıcı)" anlamında kullanılması gibi.

2 ﴿