11

Gözüyle gördüğünü kalp yalanlamadı.

"Gözüyle gördüğünü kalb yalanlamadı." Yani Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın kalbi Miraç gecesi (gördüklerini) yalanlamadı. Çünkü yüce Allah onun görmesini kalbine yerleştirmişti ve nihayet yüce Rabbini de görmüştü. Allah bunu da ru'yet (görmek) olarak ifade buyurmuştur.

Bunun göz ile gerçek bir görme olduğu da söylenmiştir.

Birinci açıklama İbn Abbâs'tan rivâyet edilmiştir. Müslim'in, Sahih'inde ise Peygamber Efendimizin Rabbini kalbi ile gördüğü belirtilmektedir. Müslim,!, 158 Bu Ebû Zerr ile ashab-ı kiramdan bir topluluğun görüşüdür.

İkincisi ise Enes'in ve bir başka topluluğun görüşüdür. Yine İbn Abbâs'tan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Sizler candan dostluğun İbrahim'e, kelamın Mûsa'ya, ru'yetin Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'a tahsis edilmesine hayret mi ediyorsunuz? Yine İbn Abbâs'tan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Biz Haşimoğullarına gelince, Muhammed Rabbini iki defa görmüştür, diyoruz, üu hususa dair açıklamalar, daha önce el-En'am Sûresi'nde yüce Allah'ın:

"Gözler ona erişemez. O ise bütün gözleri kuşatmıştır." (el-En'am, 6/103) âyeti açıklanırken geçmiş bulunmaktadır.

Muhammed b. Ka'b da şunu rivâyet etmektedir: Ey Allah'ın rasûlü, dedik. Allah'ın salat ve selamı üzerine olsun. Rabbini gördün mü? diye sorduk. O: "Rabbimi kalbim(in gözü) ile iki defa gördüm." dedi, sonra da yüce Allah'ın:

"Gözüyle gördüğünü kalp yalanlamadı" âyetini okudu. Muhammed b. Ka'b: "Ey Allah'ın rasülü dedik" diye rivâyette bulunması, sahabi olmadığından mümkün değildir. İbn Kesîr, Tefsir, IV, 251"de: "İbn Ebi Hatim dedi ki ' diyerek hadisin senedini kayd ettikten sonra şöyle demektedir: "Muhammed İr Ka'b dedi ki: CAshiibl: "Ey Allah'ın Rasûlü .. dediler," deyip İni rivâyeti zikretmektedir.

Üçüncü bir görüşe göre de o yüce Allah'ın celalini ve azametini görmüştür. Bu görüş el-Hasen'in görüşüdür,

Ebû'l-Aliye rivâyetle dedi ki: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a: Rabbini gördün mü? diye soruldu, o da şöyle buyurdu: "Bir ırmak gördüm. Irmağın ötesinde bir perde, perdenin ötesinde de bir mum gördüm. Bundan başka bir şey de görmedim." İbn Kesîr, Tefsir, IV, 251, "bu hadis oldukça garibdir" kaydıyla.

Müslim'in, Sahih’inde Ebû Zerr'den şöyle dediği kaydedilmektedir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a: Rabbini gördün mü? diye sordum. O: "(O) bir nurdur. O'nu nasıl görebilirim?" diye buyurdu, Müslim, I- 161; Müsned, V, 157; Tayalisi, Müsned, 1, 64.

Yani ondan gelen nûr beni etkisi altına alarak O'nu görmemi engelleyecek şekilde gözlerimi kamaştırdı. Buna diğer rivâyette gelen: "Bir nûr gördüm" Müslim, I, 161; İbn Hibban, Sahih, I, 254; İbn Mende, îman, II, 768; İbn Ebi Âsım, Sünne, I, 192. ifadesi de delil teşkil etmektedir.

İbn Mes’ûd dedi ki: Cebrâîl'i gerçek suretinde iki defa gördüm.

Hişam, İbn Amir'den ve Şam ahalisinden naklen

"yalanlamadı" anlamındaki âyetini şeddeli olarak: diye okuduklarını rivâyet etmiştir. Yani Muhammed'in kalbi o gece gözleriyle gördüklerini yalanlamadı. Aksine onları tasdik etti. Buna göre "Şey" lâfzı her hangi bir harf-i cer takdir etmeksizin bu fiilin mef'ûlüdür. Çünkü bu fiil bu şekilde şeddeli olarak kullanılırsa, harf(-i cer) olmadan teaddi eder. Bununla birlikte: "Şey", anlamında ism-i mevsul olup, aidi hazfedilmistir. Fiille birlikte mastar olması da mümkündür. Diğerleri ise şeddesiz okumuşlardır.

Yani: " Muhammed'in kalbi gördüğü şeyler hususunda yalan söylemedi" demek olup, burada sıfat harfini ("de" anlamını veren edatı) düşürmüş olmaktadır. Hassan (radıyallahü anh) da şöyle demiştir:

"Eğer bana o söylediğin sözü doğru söylediysen,

el-Haris b. Hişam'ın kurtuluşu gibi kurtulursun."

Burada da; Bana söylediğin o şeyde" anlamındadır. Yine de fiille beraber mastar olması da mümkündür. anlamında olması da mümkündür. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kalbi gördüğü o şeyi yalanlamadı, demek olur.

11 ﴿