KAMER SÛRESİ

Rahmân ve Rahîm Allah'ın ismi ile

Cumhûrun görüşüne göre tümüyle Mekke'de inmiştir.

Mukâtil yüce Allah'ın:

"Yoksa onlar; Biz birbirine yardım eden bir topluluğuz mu diyorlar?" (el-Kamer, 54/44) âyetinden itibaren;

"Kıyâmet daha büyük bela ve daha acıdır" (el-Kamer, 54/46) âyetine kadarki üç âyet müstesnadır, demiştir. Ancak ileride geleceği üzere bu sahih bir rivâyet değildir. Ellibeş âyet-ı kerimedir.

1

O saat yaklaştı ve ay yarıldı.

"O saat yaklaştı ve ay yarıldı." Yani kıyâmet yaklaştı. Bu da daha önceden açıklamış olduğumuz gibi yüce Allah'ın;

"Yakın olan (kıyâmet günü) yaklaştıkça yaklaştı" (en-Necm, 53/57) âyeti gibidir. O halde o geçmiş olan zamana nisbetle oldukça yakın demektir. Çünkü Katade'nin, Enes'ten rivâyet ettiğine göre dünya ömrünün büyük bir bölümü geçmiş bulunmaktadır. Bu rivâyete göre Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) güneşin batmak üzere olduğu sırada bir hutbe irad elti ve şöyle buyurdu: "Sizin dünyanızdan (üzerinden) geçen zamana oranla geriye kalan bolümü, ancak bu günden geçen süreye göre geriye kalan gibidir." O sırada biz güneşin ancak çok az bir bölümünü görebiliyorduk. Deylemi, Firdevs, V, 361; Ebû Abdullah el-Makclisi, el-Ehadisu'l-Mahtara, Vtl, 121; Taberi, Tarih, I, 16.

Ka'b ile Vehb de şöyle demişlerdir: Dünya(nın ömrü) altıbin yıldır. Vehb dedi ki: Bunun beşbinaltıyüz yılı geçmiş bulunmaktadır. Bunu da en-Nehhâs zikretmektedir.

"Ve ay yarıldı." Ay da yarılmış bulunmaktadır, demektir.

Huzeyfe bu âyet-i kerimeyi: "O saat yaklaştı ve ay yarıldı" şeklinde; fazlası ile okumuştur. İlim adamlarından bir çoğunluk da bu şekilde okumuşlardır. Ayrıca bu Buhârî’nin Sahih'inde ve başka eserlerde İbn Mes’ûd, İbn Ömer, Enes, Cübeyr b. Mut'im ve İbn Abbâs (radıyallahü anhüm)'dan gelen bir rivâyet olarak da sabit olmuştur. Buhârî, III, 1330, 1404, 1405, IV, 1842: 1844; Müslim, IV, 2158, 2159; lirinizi, V, 398: w.v.n«) 1 \ıı 411. 4%. III, 275, 278, IV, Hl.

Enes'ten şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Mekkeliler Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan bir âyet (bir mucize) istediler. Bunun üzerine Mekke'de ay iki kere yarıldı. İşte:

"O saat yaklaştı ve ay yarıldı" âyetinden itibaren:

"Devam edip giden bir büyüdür" âyetine kadar olan âyetler bunun üzerine nazil oldu.

"Devam edip giden" süregiden demektir. Ebû Îsa et-Tirmizi dedi ki: Bu hasen, sahih bir hadistir. Tirmizi, V, 397; Müsned, III, 165.

Buhârî’nin lâfzı ile rivâyette Enes şöyle demiştir: Ay iki parçaya ayrıldığı Buhârî. IV, 1843, 1844; Müslim, IV, 2159; Müsned, III,

Bir kesim de; henüz ayın yarılması gerçekleşmiş değildir. Bu gerçekleşmesi beki enen bir olaydır, demiştir. Kıyâmetin kopmasının ve ayın yarılmasının zamanı yaklaşmıştır, demektir. Kıyâmet kopacağı vakit sema ve içinde bulunan ay ve diğer şeyler yarılmış ve çatlamış olacaktır. el-Kuşeyrî de böyle demiştir. el-Maverdî'nin naklettiğine göre bu Cumhûrun görüşüdür. O ayrıca şöyle demektedir: Çünkü ay varılacağı vakit, onu görmeyecek bir kimse kalmayacaktır. Buna sebeb ise, bunun bir âyet (mucize, alamet ve belge) olmasıdır. Ayetlerin görülmesi noktasında insanlar birbirine eşittir.

el-Hasen dedi ki: Kıyâmet yaklaştı. Kıyâmet geleceğinde ikinci defa Sura üfürülmesinden sonra ay yarılmış olacaktır.

"Ve ay yarıldı" âyetinin, iş açıklık kazandı ve ortaya çıktı, anlamına geldiği de söylenmiştir, Araplar açık ve seçik olan hususlara ayı misal verirler. Şair şöyle demiştir:

"Ey anamın oğulları! Bineklerinizin göğsünü doğrultunuz,

Çünkü ben sizden başka bir kabileye daha çok meylediyorum.

Çünkü artık ihtiyaçlar baş göstermiş gece ise aylıdır.

Katedilecek mesafeler için binekler ve yükler bağlanmış bulunuyor."

Ayın yarılmasının karanlık esnasında doğması ile karanlığın yarılması, ortadan kalkması anlamında olduğu da söylenmiştir. Bu da sabaha "felak" denmesine benzer. Çünkü bu durumda karanlık, üzerinden açılıp dağılmaktadır. Nitekim sabahın infilakı (ayrılması) inşikakı (yarılıp, ayrılması) diye de ifade edilir. en-Nabiğa’nın şu beyitinde olduğu gibi:

"Onlar bir uğultu ile birlikte geri dönüp gittiklerinde

Sabahın yarılması sırasında bir davetçi çağırdı bizi."

Derim ki: Adalet sahibi ahad ravilerin nakli ile ayın Mekke'de varıldığı sabit olmuştur. Kur'ân'ın âyetlerinin zahirinden anlaşılan da budur. Bu mucizede bütün insanların eşit olması da gerekmez. Çünkü bu bir gece âyeti (mucizesi) idi. Ayrıca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın meydan okuması esnasında ondan iddiasını ispatlamasının istenmesi üzerine gerçekleşmiştir. Rivâyet edildiğine gare Hamza b. Abdu'L-Muttalib, Ebû Cehilin Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Peygambere sövmesi üzerine öfkelenip müslüman olunca kendisine, imanında yakînini arttıracak bir mucizeyi göstermesini istemiştir. Daha önce de belirtildiği gibi Sahîh'tz kendilerine bir âyet (mucize) göstermeyi bizzat Mekkelilerin istedikleri de kaydedilmiş bulunmaktadır. Bunun üzerine o da onlara İbn Mes’ûd ve başkalarının rivâyet ettiği gibi ayın iki parçaya varıldığını gösterdi. Baş taraflarda: "Ve ay yarıldı" âyeti açıklanırken kaydedilen dip nota bakınız

Huzeyfe'den rivâyete göre o, Medain'de bir hutbe irad etmiş ve sonra şöyle demiştir: Şunu bilin ki; kıyâmet oldukça yaklaştı ve ay Peygamberiniz (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın döneminde yarılmış bulunuyor Hakim, Müstedrek, IV, 651; İbn Ebi Şeybe, Mûsannef, VII. 139; Münîiri, Terğib, IV, 124.

İfadede takdim ve tehir olduğu ve takdirin şöyle olduğu da söylenmiştir: Ay yarıldı ve kıyâmet yaklaştı. Bu açıklamayı ibn Keysan yapmıştır. Daha önce el-Ferrâ'dan şöyle dediğini de nakletmiştik: Şayet iki fiil anlam itibariyle birbirine yakın ise herhangi birisini üne alabilir, diğerini sonraya bırakabiliriz. Bu açıklamaları yüce Allah'ın:

"Sonra yaklaşıp sarktı." (en-Necm, 53/8) âyetini açıklarken nakletmiştik,

1 ﴿