2Eğer bir âyet görseler yüz çevirirler ve: "Devam edip giden bir büyüdür" derler. "Eğer bir âyet görseler yüz çevirirler." Bu, onların ayın varıldığını gördüklerine delildir. İbn Abbâs dedi ki: Müşrikler bir araya gelerek Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanına gittiler ve: Şayet sen doğru söylüyor İsen haydi ayı ikiye ayır da biz de onu görelim, dediler. Bunun yarısı Ebû Kubeys tepesi üzerinde, yarısı da Kuayka'an tepesi üzerinde olsun dediler. Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerine: "Bunu yaparsam îman edecek misiniz?" diye sordu. Onlar: Evet dediler, Gece dolunay gecesi idi. Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Rabbinden istediklerini kendisine vermesini diledi. Gerçekten de ay iki parçaya ayrıldı. Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) da müşriklere: "Ey filan, ey filan şahit olun" diye seslendi. el-Mübarekfuri, Tuhfetu'l-Ahvefi, TX 123-124'te İbn Mes'ûd'un benzer rivâyetini şerh ederken; buna yakın bir rivâyetin İbn Abbâs ve başkaları tarafından da nakledilmiş olduğunu kaydetmektedir. İbn Mes’ûd'un rivâyet ettiği hadiste ise söyle denilmektedir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) döneminde ay ikiye ayrıldı. Kureyşliler de: Bu Ebû Kebşe'nin oğlunun büyüsünden dolayı böyledir. O sizi büyülemiş bulunuyor. Bundan dolayı yolculuktan dönecek olanlara sorunuz, dediler. Yolculuktan dönenlere sordular. Onlar da: Biz ayın varıldığını gördük, dediler. Bunun üzerine: "O saat yaklaştı ve ay yarıldı, eğer bir âyet görseler yüz çevirirler" âyeti indi Tayalisi, Müsned, I. 18: es-Sasi, Müsned. I. 402: el-bılekai. İtikadu Ehli's-Sünne, FV, 794. ni onlar Muhammed (aleyhisselâm)'ın doğruluğuna delalet eden bir âyet (mucize) görecek olsalar, îman etmekten yüz çevirirler. "Ve; Devam edip giden bir büyüdür, derler." Bu tabir Arapların bir şey geçip gittiğinde kullandıkları: O şey geçip gitti" tabirlerinden alınmıştır. Bu açıklamayı Enes, Katade, Mücahid, el-Ferrâ'': el-Kisaî ve Ebû Ubeyde yapmıştır. en-Nehhâs da bunu tercih etmiştir. Ebû'l-Aliye ve ed-Dahhak de: Muhkem, güçlü ve çetin demektir, diye açıklamışlardır ki, bu da güç ve kuvvet anlamına gelen gelmektedir. Nitekim şair Lakit şöyle demiştir: "Nihayet eğriliğe rağmen sağlam kararını verdiğinde Gerçekten karan sağlamdı, ne dilinde tutukluk vardı, ne de yumuşak ve zelildi." el-Ahfeş de: Bu, halatın iyice eğilip bükülmesi demek olan: alınmıştır. Bunun "acı" anlamındaki: den geldiği de söylenmiştir. Mesela: " O şey acı oldu, acıdı" demektir. (........) şeklinde muzariinde "mim" harfinin üstün okunması da aynı şekildedir. "Acılık" demektir. Bu şekilde olana: " Acı" denilir. Bu işin başkası tarafından yapılmasını anlatmak üzere de diye kullanılır. er-Rabi: Devam edip, giden ve etkili olan, diye açıklamıştır. Yeman geçip giden, Ebû Ubeyde batıl diye açıkladığı gibi; devamlı, sürekli diye de açıklamıştır. Şair de şöyle demiştir: "Ve dosdoğru hiçbir şey üzerine daimi (sürekli ve devamlı) değildir." Biri ötekine benzer, diye de açıklanmıştır. Yani Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın fiilleri hep bu şekilde sürüp gitmiştir. O, gerçeği olan hiçbir şey getirmemiştir. Aksine bütün yaptıkları gösterdiği hayallerden ibarettir. Yerden semaya doğru geçip gitmiştir, anlamında olduğu da söylenmiştir. |
﴾ 2 ﴿