RAHMÂN SÛRESİ

Rahmân ve Rahîm Allah'ın ismi ile

el-Hasen, Urve b. ez-Zübeyr, İkrime, Atâ ve Câbir'in görüşüne göre bütünüyle Mekke'de inmiştir.

İbn Abbâs; bundan bir âyet müstesnadır. Bu da yüce Allah'ın:

"Göklerde ve yerde bulunan herkes O'ndan diler" (er-Rahmân, 55/29) âyetidir, demiştir. Yetmişaltı âyettir,

İbn Mes’ûd ve Mukâtil : Bütünüyle Medine'de inmiştir, demişlerdir. Ancak birinci görüş Urve b. ez-Zübeyr'den gelen şu rivâyet dolayisı ile daha sahihtir: Mekke'de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan sonra Kur'ân'ı açıktan okuyan ilk kişi İbn Mes’ûd'dur. Şöyle ki Ashabr Kureyşliler hiçbir zaman bu Kur'ân'ın yüksek sesle, açıkça okunduğunu henüz işitmediler. Acaba bu Kur'ân'ı onlara işittirecek bir kimse var mı? dediler. İbn Mes’ûd; Ben diye atılınca, ashab: Sana bir zarar geleceğinden korkuyoruz. Bizler kendisini koruyacak aşireti bulunan bir adamın bunu yapmasını istiyoruz, dediler. Ancak o bunu kabul etmedi. Makamın yanında ayağa dikilip

"Rahmân ve rahim Allah'ın adıyla. Rahmân (alan Allah) Kur'ân'ı öğretti..."diye okumaya koyuldu. Sonra Kureyş, meclislerinde oturmakta iken o sesini yükseltmeye devam etti. Dikkatle dinleyince: Um Abd'in oğlu ne diyor? dediler. Diğerleri: O Muhammed'in üzerine indirildiğini iddia ettiği sözleri söylüyor, dediler. Sonra da yüzünü yaralayıncaya kadar onu dövdüler.

Sahih rivâyetle sabit olduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), (Batn-ı) Nahle denilen yerde sabah namazını kıldı. er-Rahmân Sûresi'ni okudu. Cinlerden bir kesim oradan geçti ve ona îman etti.

Tirmizi'deki rivâyete göre Câbir şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), ashabının yanına çıkıp geldi. Onlara er-Rahmân Sûresi'ni başından sonuna kadar okudu, onlar da seslerini çıkarmayıp dinlediler. Peygamber şöyle buyurdu:

"Yemin olsun ben bu sûreyi cin gecesi cinlere karşı ukudum. Onlar sizden daha güzel karşılık veriyorlardı. Ben yüce Allah'ın: "O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?" âyetini okudukça kendileri de: Rabbimiz, nimetlerinden hiçbirisini yalanlamıyoruz. Hamd yalnız Sanadır" diye karşılık veriyorlardı. (Tirmizi) dedi ki: Bu garib bir hadistir: V, 399

Ayrıca bu rivâyette sûrenin Mekke'de indiğine delil bulunmaktadır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

Rivâyet olunduğuna göre Kays b. Âsım el-Minkârî Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)e şöyle demiştir: Bana sana indirilenlerden bir şeyler oku. Bunun üzerine Peygamber ona er-Rahmân Sûresi'ni okudu. Kays: Onu tekrar oku deyince," Peygamber üç defa bu sûreyi ona tekrar etti. Kays: Allah'a yemin ederim ki bunun bir parlaklığı vardır. Bu sözün kendine has bir tadı vardır. Onun altı sulak, yukarısı yemişlidir. Böyle bir sözü hiçbir insan söyleyemez. Ben şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur ve şüphesiz sen Allah'ın Rasûlüsün, dedi.

 Ali (radıyallahü anh)'dan rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Herşeyin bir gelini vardır. Kur'ân'ın gelini de er-Rahmân sûresi’dir." Beyhaki, Şuabu'l-Îman, II, 490

1

Rahmân,

"Rahmân" olan Allah

"Kur'ân'ı Öğretti" âyeti hakkında Said b. Cübeyr ile Âmir en-Nehaî şöyle demişlerdir:

"er-Rahmân" bir araya getirilmeleri halinde yüce Allah'ın isimlerinden birisini teşkil eden üç sûrenin başlangıcıdır: "Elif, lâm, Ra" ile "Hâ, Mîm" ve "Nün." Bunların bir araya getirilmeleri halinde

"er-Rahmân" ismi ortaya çıkar.

1 ﴿