9Ashabu'l-meş'eme, ne (yazık o) Ashabu'l-meş'emeye! "Ve sizlerde üç sınıf olduğunuzda." Nasıl ki eş eşe benziyorsa, herbir sınıf kendisinden olanlara benzeyecek şekilde üç sınıf olduğunuzda, demektir. Dahtı sonra yüce Allah onların kim olduklarını beyan ederek şöyle buyurmaktadır: "Ashabu'l-meymene", "Ashabu'l-meş'eme" ve "es-Sâbikûn" Ashabu'l-meymene; cennete gitmek üzere sağ tarafa doğru götürülecek kimselerdir. Ashabu'l-meş'eme ise cehenneme götürülmek üzere sol tarafa alınan kimselerdir. Bu açıklamayı es-Süddî yapmıştır. Meş'eme sol taraf demektir, "Şe'me" de böyledir. Mesela; "Filan kişi sol tarafa oturdu" denilir. Yine " Ey filan, arkadaşlarını sol tarafa doğru al git" denilir. Araplar sol ele de derler. Sol yana ise derler. Aynı şekilde sağdan gelen şeye derler. Soldan gelen şeye ise derler. İbn Abbâs ve es-Süddî şöyle demektedirler: Ashabu'l-meymene, Âdem'in soyundan gelecekler sulbünden çıkartıldığı vakil sağ tarafında olanlardır. Yüce Allah onlar için: Bunlar cennette olacaklardır ve hiçbir şeye aldırış etmiyorum diye buyurmuştur. Zeyd b. Eslem de şöyle demiştir: Ashabu'l-meymene o gün Âdem'in sağ tarafından alınan kimselerdir. Ashabu'l-meş'eme ise Âdem'in sol yanından alınan kimselerdir. Atâ ve Muhammed b. Ka'b da şöyle demişlerdir: Ashabu'l-meymene amel defterleri sağ tarafından verilecek olanlar, Ashabu'l-meş'eme ise amel defterleri sol tarafından verilecek olanlardır. İbn Cüreyc de şöyle demiştir; Ashabu'l-meymene hasenat ehii, Ashabu’l-ıneş'eme ise seyyiâc ehlidir. el-Hasen ve er-Rabî şöyle demişlerdir: Ashabu'l-meymene salih amelleri ile kendilerine uğurlu gelen kimseler, Ashabu’l-meş'eme, çirkin ve kötü amelleriyle kendilerine uğursuzluk getiren kimselerdir. Müslim, Sahih'inde İsrâ ile İlgili Ebû Zerr'in rivâyet ettiği hadiste Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan şöyle buyurduğunu zikretmektedir: "Dünya semasına yükseldiğimizde sağ tarafında birtakım karaltılar, sol tarafında da birtakım karaltılar bulunan bir adam ile karşılaştık. Bu adam sağ tarafına baktığı vakit gülüyor, sol tarafına baktığı vakit ağlıyordu. Salih peygamber ve salih evlada merhaba, dedi. Ben Ey Cebrâîl bu kimdir? diye sordum. O: Bu Âdem (aleyhisselâm)'dır. Şu sağ tarafındaki karaltılar ile sol tarafındaki karaltılar onun soyundan gelen oğullarının ruhlarıdır. Sağ tarafında bulunanlar cennetlikler, sol tarafında bulunan karaltılar ise cehennemliklerdir... " Müslim. I, 149; Buhârî, I, 135, III, 1217, ayrıca 64. bkz. Müsned, V, 143- diye hadisin geri kalan bölümünü zikretmektedir. el-Müberrîd dedi ki: Ashabu'l-meymene ileri geçen kimseler, Ashabu'l-meş'ema ise geri kalan kimselerdir. Araplar Beni yeminine (sağına) koy fakat şimaline (soluna) koyma, derler. Beni öne geçenlerden kıl, geriye kalanlardan kılma, demektir. "Ashabu'l-meymene" ile "Ashabu'l-meş'eme"nin tekrarlanması durumun önemine ve hayret edilecek bir hal olduğuna dikkat çekmek içindir. Yüce Allah'ın: "Gerçekleşmesi muhakkak olan! Nedir o gerçekleşmesi muhakkak olan?" (el-Hakka, 69/1-2) âyeti ile; "şiddetlice çalan, nedir o şiddetlice çalan?" (el-Karia, 101/1-2) buyruklarına benzemektedir. Nitekim: Zeyd, Zeyd dediğin nedir? demeye benzer. Ayrıca Ummu Zerr (radıyallahü anha) hadisinde de şöyle denilmektedir: "Malik, sen Malik'in kim olduğunu biliyor musun?" Müslim, IV, 1899; Buhârî, V, 1989; İbn Hibbân, Sahih, XVI, 30; Nesâî, es-Sünenu'l-Kübra, V, 355, 357; Taberânî, Kebir, XVIII, 170 Maksat ise Ashabu'l-meymenenin elde edecekleri sevabın, Ashabu'l-meş'emenin ise karşı karşıya kalacakları azâbın çok olacağını anlatmaktır. "Ashabu" lâfzının mübteda olarak ref olduğu, "ne ashabu'l-meymenedir!" anlamındaki âyetin da haberi olduğu söylenmiştir. Sanki; "Ashabu'l-meymene" dediğin nedir? diye buyurulmuş gibidir. Onlar nasıl bir şeydir, demektir. Buradaki "Ne" lâfzının tekid ve anlamın şöyle olması da mümkündür: Kitapları (amel defterleri) sağ taraflarından verilecek olanlar, işte onlar ileriye geçecek ve mevkileri yüksek olacak olanlardır. |
﴾ 9 ﴿