KIYÂME SÛRESİ

Rahmân ve Rahîm Allah'ın İsmi ile Mekke'de inmiştir. Kırk âyettir

1

Hayır... Kıyâmet gününe yemin ederim,

"Hayır... Kıyâmet gününe yemin ederim" âyetindeki:

"Hayır"ın sıla (Fazladan bir bağlaç) olduğu söylenmiştir. Sûrenin başına gelmesinin câiz oluşu Kur'ân-ı Kerîmin tümünün birbiriyle muttasıl olmasından ve buna bağlı olarak tek bir söz hükmünde oluşundan dolayıdır. İşte bundan dolayı bazan bir husus, herhangi bir sûrede, sözkonusu edilirken onun cevabı bir başka sûrede gelebilmektedir. Yüce Allah'ın:

"Dediler ki: Ey kendisine zikr (Kur’ân) indirilen kişi! Mutlaka sen bir delisin" (el-Hicr, 15/6) âyetinin cevabının bir başka sûrede:

"Sen Rabbinin nimeti sayesinde bir deli değilsin" (el-Kalem, 68/2) diye gelmesi gibi.

Bu âyet: Kıyâmet gününe yemin ederim, demektir. Bu açıklamayı İbn Abbâs', İbn Cübeyr ve Ebû Ubeyde yapmıştır. Şairin şu beyiti de -bu yönüyle- buna benzemektedir:

"Leylâ'yı hatırladım, bu sebepten bir özlem gelip buldu beni

Bu sebepten kalbim ta içinden parçalanacak neredeyse,"

Ebû’l-Leys es-Semerkandî şunu nakletmektedir: Bütün müfessirlerr:

"Hayır... yemin ederim" âyetinin "yemin ederim" anlamında olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir. Ancak Hayır"ın tefsiri hususunda farklı görüşleri vardır. Kimisine göre, bu süs için söze getirilmiş bir fazlalıktır. Arapcada bu edat fazladan getirilebilmektedir. Nitekim bir başka âyet-i kerimede:

"Seni secdeden ne alıkoydu?" (Sâd, 38/75) diye buyurulmaktadır ki; bu da (secde etmemekten değil de mealde olduğu gibi) "secde etmekten" demektir.

Bazıları da:

"Hayır" anlamındaki lâfız, öldükten sonra dirilişi inkâr ettikleri için onların görüşlerini reddetmek üzere zikredilmiştir, derler. O bakımdan: Durum sizin ileri sürdüğünüz gibi değildir, diye buyurmuştur; demiştir.

Derim ki: Bu el-Ferrâ''nın görüşüdür. el-Ferrâ' dedi ki: Nahivcilerin bir çoğu

"hayır" anlamındaki lâfız sıladır, derler. Fakat inkâr ifade eden bir sözle başlayıp, sonra da onu sıla olarak kabul etmek câiz değildir. Çünkü durum böyle olsaydı, inkâr ihtiva eden haber ile inkâr ihtiva etmeyen haber birbirinden ayırd edilemezdi. Ancak Kur’ân-ı Kerîm öldükten sonra dirilişi, cenneti ve cehennemi inkâr eden kimselerin görüşlerini reddederek, ister mübtedâ olsun, isler olmasın (yeni bir başlangıç olsun veya olmasın) ifadelerinin bir çoğunda onları reddetmeyi ihtiva eden yeminler kullanmıştır. Bu da Arapların: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki bu işi yapmam" demelerine benzer. Buradaki "hayır" daha önce geçmiş bir ifadeyi reddetmek içindir. Bu da bir kimsenin; Hayır, Allah'a yemin ederim ki şüphesiz kıyâmet bir gerçektir, demesine benzer ki; bu ifade ile kıyâmeti inkâr etmiş birtakım kimseleri yalanlamış gibi oluyoruz.

el-Ferrâ''nın dışındakiler İmruu'l-Kays'ın şu beyitini zikretmişlerdir:

"Hayır, ey Âmirî kızı, baban hakkı için

Onlar asla benim kaçtığımı iddia edemezler."

Ğuveyye b. Sülmâ da şöyle demektedir:

"Evet, Ümame buradan göçüleceğim ilan etti Beni üzsün diye.

Hayır, halbuki ben sana asla aldırmıyorum."

Faydası; red hususunda kasemi (yemini) pekiştirmektir.

el-Ferrâ' dedi ki: Bu yönü bilmeyenler "elif'siz olarak Kesinlikle yemin ederim" şeklinde okurlar, sanki yeminin başına gelmiş bir "tekid lamı" gibi değerlendiriyorlardı. Bu da doğrudur. Çünkü Araplar: Kesinlikle Allah adına yemin ederim ki..." derler. Bu, el-Hasen, İbn Kesîr, ez-Zührî ve İbn Hürmüz'ün kıraatidir.

"Kıyâmet gününe" yani insanların Rabblerinin huzuruna kalkacakları güne... Yüce Allah, dilediği şeye kasem etmek hakkına sahiptir.

1 ﴿