İNSAN SÛRESİRahmân ve Rahîm Allah'ın İsmi ile Otuzbir âyet-i kerimedir. İbn Abbâs, Mukâtil ve el-Kelbi'nin görüşüne, göre Mekke'de inmiştir. Cumhûr (çoğunluk): Medine'de inmiştir, demiştir. Yüce Allah'ın: "Hiç şüphesiz ki Kur'ân'ı sana kısım kısım Biz indirdik" (el-İnsan, 76/23) âyetinden itibaren sûrenin sonuna kadar Mekki olduğu, bundan önceki âyetlerin ise Medeni olduğu da söylenmiştir. İbn Vehb şöyle demektedir: Ve bize İbn Zeyd anlattı dedi ki: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İnsan üzerinden öyle uzun süre geçti ki..." (1. âyet) âyetini okuyorken onun yanında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a soru soran siyah tenli bir adam da bulunuyordu. Ömer b. el-Hattâb ona: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı sıkma, dedi. Peygamber: "Bırak onu ey Hattab'ın oğlu" dedi. (İbn Zeyd) dedi ki: Bu sûre, o şahıs onun yanında iken Peygambere nazil oldu. Bu sûreyi ona okuyup da cennetin niteliklerinin anlatıldığı bölüme gelince, bir hırsla ile ruhunu teslim etti. Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Cennete duyduğu şevk arkadaşınızın -ya da kardeşinizin- ruhunu teslim etmesine sebeb oldu." İbn Kesîr, Tefsir, IV, 453-454, senedinin mürsel olduğu kaydıyla. İbn Ömer'den de bundan farklı lâfızlarla rivâyet edilmiştir. İleride gelecektir, el-Kuşeyri dedi ki: Bu sûre Ali b. Ebî Tâlib (radıyallahü anh) hakkında inmiştir. Bununla birlikte sûrenin maksadı geneldir. Nitekim, bu âyet şu şu sebebiyle inmiştir, denilen bütün âyetler hakkında kabul edilen de budur. 1İnsan üzerinden öyle uzun bir süre geçti ki; o anılmaya değer bir şey değildi. "İnsan üzerinden öyle uzun bir süre geçti ki o anılmaya değer bir şey değildi" âyetindeki: mi" lâfzı (muhakkaklık ve kesinlik anlamını ifade eden); anlamındadır. Bu açıklamayı el-Kisaî, el-Ferrâ' ve Ebû Ubeyde yapmıştır. Sîbeveyh'ten de bunun bu anlama geldiği nakledilmiştir. el-Ferrâ'' dedi ki; Bu edat inkar anlamını da ifade eder, haber anlamını da ifade eder. Burada haber türündendir, çünkü sen: Sana verdim mi" derken karşındakine, o kimseye o şeyi verdiğini söyletmek istersin. înkâr anlamı ise: Kimsenin böylesine gücü yeter mi?" gibi ifadelerde kullanılır. Bunun istifham (soru sormak) konumunda olduğu da söylenmiştir. "Geçti" anlamındadır. Burada "insan"dan kasıt Âdem (aleyhisselâm)'dır. Bu açıklamayı Katade, es-Sevri, İkrime ve es-Süddi yapmıştır. Bu açıklama İbn Abbâs'tan da rivâyet edilmiştir. "Öyle uzun bir süre" âyeti hakkında, Ebû Salih'in rivâyetine göre, İbn Abbâs şöyle demiştir: Ona ruh üflenmeden önce ve o Mekke ile Taif arasında bırakılmış olduğu halde, üzerinden kırk yıl geçti. Yine İbn Abbâs'tan, ed-Dahhâk'ın rivâyetine göre, şöyle demiştir: Âdem çamurdan yaratıldı. Bu şekilde kırk yıl kaldı, sonra kokuşmuş bir balçık halinde kırk yıl kaldı. Sonra ses veren kurumuş çamur olarak kırk yıl kaldı. Böylelikle yüzyirmi yıl sonra onun hilkali tamamlanmış oldu. İbn Mes’ûd ek olarak şöyle demektedir: O kırk yıl süreyle toprak olarak kaldı. Yüzaltmış yıl sonra hilkati tamamlandı, sonra da ona ruh üflendi. Burada sözü edilen; Süre’nin miktarının bilinmediği de söylenmiştir. Yine bu açıklama İbn Abbâs'tan nakledilmiş olup, bunu el-Maverdi zikretmiştir. "Anılmaya değer bir şey değildi" âyeti hakkında ed-Dahhak, İbn Abbâs'tan şöyle dediğini nakletmektedir: Yani semada da, yeryüzünde de (anılmaya değer değildi,) Bir diğer açıklamaya göre, o suret ve şekil verilmiş, toprak ve çamur halinde anılmaz, tanınmaz, ismi nedir, ondan maksat nedir, bilinmez bir ceset halinde idi. paha sonra ona ruh üflendi ve anılmaya değer bir şey oldu, Bu açıklamayı el-Ferrâ'', Kutrub ve Saleb yapmıştır. Yahya b. Sellam dedi ki: Her ne kadar Allah nezdinde anılan bir varlık idiyse de yaratıklar arasında anılan bir şey değildi. Buradaki "anmak'ın haber vermek anlamında olmadığı da söylenmiştir. Çünkü, Rabbin varlıklara dair haber vermesi kadimdir. Aksine burada "anma" değer, şeref, kadir ve kıymet anlamındadır. Mesela; "filan kişi anılan bir kimsedir" derken, onun şerefi, kadr u kıymeti varılır, demektir. Nitekim yüce Allah da: "Muhakkak o sana ve senin kavmine bir zikir (bir anış yani bir şeref)dir." (ez-Zuhruf, 43/44) diye buyurmaktadır. Buna göre âyet şu anlamdadır: İnsanın üzerinden yaratılmışlar nezdinde herhangi bir değeri, bir kıymeti bulunmayan bir zaman geçmiş bulunmaktadır. Daha sonra yüce Allah, meleklere Âdem'i halife olarak yaratacağım bildirip, ona göklerin, yerin ve dağların yüklenmekten aciz kaldığı emaneti yükleyince, herkese üstün ve herkesten faziletli olduğu ortaya çıktı ve böylece anılmaya değer bir varlık oldu. el-Kuşeyri dedi ki: Özetle; o her ne kadar Allah için anılmaya değer bir varlık idi ise de, yaratılmışlar için anılmaya değer bir varlık değildi. Muhammed b. el-Cehm, el-Ferrâ'dan: "... bir şey değildi" âyeti hakkında: O, bir şey idi, -ama anılan (anılmaya değer) bir şey değildi, dediğini nakletmektedir. Bir takım kimseler de şöyle demiştir: Nefy, "şey" ile alakalıdır. Yani uzun birtakım süreler geçtiği halde Âdem yaratılmışlar arasında anılan bir şey değildi. Çünkü yüce Allah, yaratıkların türleri arasında en son olarak onu yaratmıştır. Olmayan bir varlık ise, üzerinden bir zaman geçinceye kadar hiçbir şey değildir. Âyetin anlamı da şudur: Onun üzerinden pek çok zamanlar geçtiği halde Âdem bir şey de değildi, yaratılmış da değildi. Yaratılmışlardan herhangi birisi tarafından anılan bir varlık da değildi. Katade ve Mukâtil 'in açıklamasının anlamı da budur. Katade şöyle demiştir: İnsan son olarak yaratıldı. Şanı yüce Allah'ın insandan sonra yarattığı bir tür olduğunu bilmiyoruz. Mukâtil de şöyle demiştir: İfadede takdim ve tehir vardır. İfadenin takdiri şöyledir: İnsanın anılmaya değer bir şey olmadığı bir süre geçti mi (geçmiştir). Çünkü yüce Allah, bütün canlılardan sonra onu yaratmış, ondan sonra herhangi bir canlı varlık yaratmış değildir. "İnsan üzerinden öyle uzun süre geçti ki" âyetindeki "insan" ile Âdem'in soyundan gelen insan türünün kastedildiği ve buradaki "süre"nin insanın, annesinin karnında hamilelik süresi olan dokuz aylık süre olduğu da söylenmiştir. İnsan "anılmaya değer bir şey değildi." Çünkü bu dönemde, kan emen bir sülük ve bir çiğnem et gibi idi. Çünkü insan bu haliyle önemi olmayan, cansız bir varlık gibidir. " Ebû Bekr (radıyallahü anh) bu âyeti okuyunca: Keşke bitmiş olsaydı da sınanmasaydık, demiştir. Yani keşke Âdem'in üzerinden geçen ve anılmaya değer olmayan süre bu haliyle bitip, gitmiş olsaydı da onun soyundan kimse gelmeseydi ve onun soyundan gelenler sınanmasaydı. Ömer b. el-Hattâb (radıyallahü anh) bir adamı "İnsan üzerinden öyle uzun bir süre geçti ki o anılmaya değer bir şey değildi" âyetini okurken işitmiş ve: Keşke bu süre de bitmiş olsaydı, demiştir. |
﴾ 1 ﴿