14

Ve sıkıştırılan (bulut)lardan şarıl şarıl bir su indirdik.

"Ve sıkıştırılan (bulut)lardan şarıl şarıl bir su indirdik." Mücahid ve Katade dedi ki: Sıkıştırıcılar, sıkanlar"dan kasıt rüzgarlardır. İbn Abbâs da böyle açıklamıştır. Rüzgarlar bulutları sıktığı için bu isim verilmiş gibidir. Yine İbn Abbâs'tan rivâyete göre, maksat bulutlardır. "Süfyan, er-Rabi', Ebû'l-Aliye ve ed-Dahhak şöyle demişlerdir: Su ile sıkılan ve henüz yağmur yağdırmamış olan bulutlara denilir. Ay hali olması zamanı gelmiş olmakla birlikte henüz ay hali olmamış ve "ef-mu'sır" denilen kadına benzetilmektedir. Şair Ebû’l-Necm şöyle demiştir:

"Yavaş yavaş yürüyor, başındaki örtüsü kaymış olarak

Sanki ay hali olmuş yahut ay hali olma zamanı yaklaşmış gibi."

Bir başka şair de şöyle demiştir:

"Kendilerine karşı kendimi koruduğum kişilerle aramdaki kalkanım:

Üç kişi idi ki, ikisinin memeleri yeni tomurcuklanmış, diğeri ise ay hali olmaya yaklaşmış."

Bir başka şair de şöyle demiştir:

"Hafif yağan yağmurlar ile öğleden sonra yağan yağmurların

Süslediği bir papatya gibi, dişleri arası aralıklı..."

Urdu bu isim verilmektedir. Rüzgar toz kaldırarak esti. eser" denilmektedir. Bu şekilde esen rüzgara da: denilir. Bulutlara da yağmur yağdırdıklarından ötürü denilmektedir.

Yine Katade şöyle demiştir: Bu sema demektir.

en-Nehhâs dedi ki: Bu açıklamalar doğru açıklamalardır. Yağmur getiren rüzgarlara bu isim verilir. Rüzgarlar, bulutları aşılar, yağmur olur. Yağmur da -buna göre- rüzgarlardan ötürü yağar. Bütün görüşlerin aynı olma ihtimali de vardır. O takdirde anlam şöyle olur: Biz, sıkıştırıcı rüzgarlara sahib olanlardan

"şarıl şarıl bir su" indirdik. En doğru açıklama bu lâfzın

"bulutlar" anlamına geldiğidir. Aynı şekilde bilindiği üzere yağmur da onlardan gelmektedir. Şayet âyet: Sıkıştırıcılar vasıtasıyla, sebebiyle" şeklinde olsaydı bunun "rüzgarlar" anlamına gelmesi daha uygun olurdu.

es-Sıhah'la. şöyle denilmektedir: "el-Mu'sirât': yağmur ile sıkıştırılan bulutlar demektir. O kavme yağmur yağdırıldı" anlamındadır. İşte bundan dolayı kimisi:

"Ve onda sıkacaklar" (Yusuf, 12/49) âyetini: Ve onda kendilerine yağmur yağdırılır" diye okumuşlardır. İlk yetişme çağında olup, yeni ayhali olan kız çocuğu" demektir. Sanki gençlik çağına girmiş ya da ona ulaşmışcasına bu durumdaki kıza; denilir. Recez vezninde de şair şöyle demiştir:

"Ve bir genç kız ki, Sefvan'dadır onun evi

Yavaş yavaş yürür, o başörtüsü, düşmüş olarak

Ya gençlik çağına erişmiş yahut ona yaklaşmış gibi."

Çoğulu: ...diye gelir,

Bunun, ay hali olması yaklaşmış kız, anlamına geldiği de söylenmiştir. Çünkü kız çocuğu için erkek için murahiklik gibidir. Ben bunu Ebû'l-Gavs el-Arabi'den dinledim. Başkası da şöyle demiştir: Yağmur yağdırma zamanı gelmiş bulut" demektir. Mesela: Ekin yeri örtecek kadar gelişti" denilir. Böyle olan ekine: (........) denilir. Aynı şekilde bulut da yağmur yağdıracak noktaya gelince ona: denilir.

el-Müberred dedi ki: Su tutan ve ardı arkasına ondan suyun sıkıldığı (yağmurun yağdırıldığı) bulut" denilir. Kendisine sığınılan yere: denilmesi de buradan gelmektedir. "Ayn" harfi ötreli olarak: da

"sığınılan yer" demektir. Bu anlamdaki açıklamalar daha önce Yusuf Sûresi'nde (12/49. âyetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Allah'a hamdolsun.

Ebû Zebid şöyle demektedir:

"Susuz olarak kendisine yardım edilsin istedi de kimse yardımına gitmedi,

Halbuki o sıkıntıda kalanların bir sığınağı idi."

Buluğa yaklaşmış olan kız çocuğuna: denilmesi de buradan gelmektedir. Çünkü bu durumdaki kız evden dışarıya çıkarılmaz, bu durumda , ev de onun için: Bir barınak, sığınak olur.'

İbn Abbâs ve İkrime'nin kıraatinde: Sıkıcılarla indirdik" şeklindedir. Ancak mushaflarda yazılı olanı: Sıkıştırılanlardan (bulutlardan)" şeklindedir.

Ubey b. Ka'b, el-Hasen, İbn Cübeyr, Zeyd b. Eslem ve Mukâtil b. Havyan dedi ki:

"Sıkıştırılanlardan" sema vattan anlamındadır.

"Şarıl şarıl bir su" ardı arkasına akan ve dökülen su demektir Bu açıklama İbn Abbâs, Miicahid ve başkalarından nakledilmiştir. Kanını akıttım" denilir Kan aktı, akar, akmak" denilir, Su için de böyle kullanılır. O halde bu fiil hem kızım, hem de müteaddidir. Âyet-i kerimede "(çühdı): Şarıl şarıl akan"; dökülen demektir, ez-Zeccâc dedi ki: Kendisi dökülen anlamındadır. Bu durumda fiil müteaddidir, sanki o kendi kendisini dökmekte gibidir. Ubeyd b. el-Abras dedi ki:

"Üst tarafı döküldü, sonra altından, çalkalandı

Daha sonra da akıp giden suyu taşımaktan acze düştü.."

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de, mebrur (Allah tarafından kabule değer) hacca dair soru sorulduğunda o şöyle buyurmuştur; O acc ve seccdir," Tirmizi, III, 189, V, Ü5; İbn Mace, M, 967, 97S; [birimi. Sünen, II, 49; Darakutnî, Sünen, 11. 217. Soru: "Hangi hac daha faziletlidir?" seklinde.

Acc: Telbiye getirirken sesi yükseltmek, secc ise kan akıtmak ve hediyelik kurbanlıkları kesmek demektir.

İbn Zeyd dedi ki:

"Şarıl şarıl" pek çok demektir, anlam birdir.

14 ﴿