18

Hayır! Şüphe yok ki iyilerin kitabı "İlliyyîn"dedir.

"Hayır! Şüphe yok ki iyilerin kitabı İlliyyîn'dedir." âyetindeki

"Hayır" lâfzı

"gerçekten" anlamındadır. Vakıf (bir önceki âyet-i keri mede geçen):

"Yalanlayageldiğiniz" (17. âyet) lâfzı üzerindedir.

Şöyle de açıklanmıştır: Durum onların dedikleri gibi de değildir, zannettikleri gibi de değildir. Aksine onların kitabı

"Siccîyn"de, mü’minleri kitabı ise

"İlliyyîn"dedir.

Mukâtil şöyle demiştir: Hayır, yani onlar boylayacakları azaba îman etmiyorlar. Daha sonra yeni bir ifadeye başlayarak şöyle buyurmaktadır:

"Şüphe yok ki iyilerin kitabı..." mertebelerine göre "İlliyyîn"de yükseltilmiş olacaktır.

İbn Abbâs dedi ki: Cennette... demektir. Yine ondan; Onların amelleri semada Allah'ın Kitabındadır, diye açıkladığı nakledilmiştir.

ed-Dahhak, Mücahid ve Katade dedi ki: Bu mü’minlerin ruhlarının yer aldığı yedinci sema demektir. İbnul-Eclah. ed-Dahhak'tan şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Bu Sidre-i Munteha'dır. Allah'ın emrinden olan herşey oraya kadar ulaşır, kendileri de bu Sıdreyi aşmazlar ve: Rabbim -o kulunu kendilerinden daha iyi bildiği halde- (bu) senin filan kulundur, derler. Yüce Allah'tan ona azaptan emin olduğuna dair olarak mühürlenmiş bir kitab gelir. İşte yute Allah'ın:

"Şüphe yok ki iyilerin kitabı İlliyyîndedir" âyeti bunu anlatmaktadır,

Ka'b el-Ahbardan şöyle dediği nakledilmiştir: Mü’minin ruhu, alındıktan sonra alsmp semaya yükseltilir. Semanın kapıları o ruha açılır, melekler o ruhu müjde ile karşılar. Sonra Arş'a ulaşıncaya kadar o ruh ile birlikte çıkarlar. Arşın altından onlara bir deri parçası çıkartılır. Onun üzerinde yazılır ve kıyâmet gününde hesaptan kurtulacağına dair ona bir mühür basılır buna mukarreb melekler de tanıklık ederler.

Yine Katade şöyle demiştir:

"İlliyyîndedir" yani Arşın sağ bacağı yanında, yedinci semadadır.

el-Bera b. Azib dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "İlliyyîn, Arşın altında yedinci semadadır." Süyûtî, ed-Durru'l-Mensur, VIII, 448 -Katadenin açıklaması olarak-

Yine İbn Abbâs'tan rivâyete göre o şöyle demiştir: İlliyyîn yeşii bir zebercetten bir levh (kara tahta) olup, Arş'a asılıdır. Onların amelleri buna yazılmıştır. el-Ferrâ'' dedi ki: İlliyyîn, yükseklik üstüne yüksekliktir.

İlliyyînin en yüksek mekan olduğu da söylenmiştir. Bir diğer açıklamaya göre, bunun yüksekliği kat kattır. Âdeta sonu yok gibidir, denilmiştir. İşte vav ve nün ile çoğulunun gelmesi de bundandır. Taberi'nin açıklamasının anlamı budur.

el-Ferrâ'' dedi ki: Bu çoğul suretinde meydana getirilmiş bir isimdir, bunun kendi lâfzından tekiü yoktur. Tıpkı: Yirmi" ile; Otuz" demeye benzer. Araplar bir çoğul yapıp, aynı yapıdan tekili de, tesniyesi de yoksa bu tür çoğulları müzekker ve müennes hallerinde de "nun" ile yaparlar. et-Taberi'nin açıklaması da bu anlamdadır.

ez-Zeccâc dedi ki: Bu ismin irabı çoğul irabı gibidir. Nitekim; Bu Kınnesrûn (ki'n-nesrin)dir" ve; Kınnesrini gördüm" demek de böyledir.

Yûnus en-Nahvî dedi ki: Bunun tekili; ile ...diye gelir.

Ebû’l-Feth dedi ki; "İlliyyîn" kelimesi in çoğuludur. Bu çoğul "el-uluvv"den "fi'îl" veznine getirilmiş bir kelimedir. Aslında bunun diye gelmesi gerekirdi. Tıpkı yüksek odaya: denilmesi gibi. Çünkü bu kelime; 'den gelmektedir, den "te" harfi hazfedilince bunun yerine "vav" ve "nun" ile çoğul yapıldı, tıpkı: Arzlar" demelerinde olduğu gibi.

Bir diğer görüşe göre

"İlliyyîn" meleklerin bir sıfatıdır. Mele-i a'la diye bilinenler, onlardır. Nitekim "filan kişi filanoğulları arasındadır" denilirken o onlardandır ve onların nezdindedir, demektir. İbn Ömer yoluyla rivâyet edilen hadisteki haberde belirtildiğine göre de Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz İlliyyîn ehli (İlliyyîn mertebesinde olanlar) cennete şöyle şöyle bir yerden bakarlar. İlliyyînden olan bir kimse yukarıdan baktı mı yüzünün aydınlığı dolayısıyla cennet de apaydınlık olur. Cennetlikler burada ne oluyor, derler, İlliyyîn ve ebrardan olan bir kimse, itaat ve sıdk ehli olan kimselere yukarıdan baktı, denilir." İbn Ebi Şeybe, Mûsannef, VII, 37 -Abdullah b. Amrın açıklaması olarak, aynı anlamda.-

Bir diğer haberde de şöyle denilmektedir: "Şüphesiz ki cennet ehli, İlliyyîn ehlini apaydınlık yıldızın, semanın ufkunda görülmesi gibi görürler." Aynı manada kısmen İafzi farklarla: Ebû Davud, IV, 34; Müsned, III, 50, 61; Taberânî, Evsat, II, 217, VI, 132, XI, 184; Heysemî, Mecma', IX, 54.

İşte bu

"İlliyyîn"in yüksekçe yerin ismi olduğunun delilidir.

Bazı kimseler İbn Abbâs'tan yüce Allah'ın:

"îlliyyîn" âyeti ile ilgili olarak şunları söylediğini rivâyet etmektedirler: Yüce Allah, onların amellerinin ve ruhlarının dördüncü semada olduğunu haber vermektedir.

18 ﴿