2Ve Rabbine itaatle boyun eğdiği zaman -ki zaten ona layık olan da budur-; "Ve Rabbine itaatle boyun eğdiği zaman -ki zaten ona layık olan da budur.-" Yani gök Rabbine kulak verdiği zaman. Zaten onun kulak verip (itaatle) dinlemesi ona layık olandır. Bu anlamdaki açıklama İbn Abbâs, Mücahid ve başkalarından da rivâyet edilmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şu hadisi şerifinde de bu anlamda kullanılmıştır: “Allah Kur'ân'ı teğanni ile okuyan bir peygambere kulak verdiği gibi, hiçbir şeye kulak verip dinlemiş değildir.” Buhârî, VI, 2743; Müslim, I, 743; Ebû Davud, II, 75: Nesâî, II, İ8O; Müsned, 11, 271. Şair de şöyle demiştir: "Kendisi sebebiyle anıldığım bir hayır işitecek olurlarsa sağırdırlar, Şayet onların huzurunda benden kötülükle söz edilecek olursa o zaman kulak verirler." Yani dînlerler Ka’neb b. Ümmi Sahib de şöyle demiştir: "Eğer onlar şüpheyi gerektiren kötü bir şey işitecek olurlarsa, sevinçle onu uçururlar. Fakat onlar iyi bir şey işitecek olurlarsa, hemen onu gömerler." Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Allah, sema hakkında yarılıp çatlamak suretiyle kendi emrini dinlemeyi, gerçek bir hüküm olarak tesbit etmiştir. ed-Dahhak: “Hukkat” "Ona layık olan da budur." İtaat etti ve Rabbine itaat etmesi de O'na layık olandır, çünkü onu (semayı) yaratan O'dur, diye açıklamıştır. Nitekim “Fulânun mahkukun bikezâ” "Filana layık olan budur" denilir. Semanın itaat etmesi, Allah'ın kendisi hakkında irade buyurduğuna karşı çıkmaması demektir. İtaat edip, emrine uyacak şekilde semada hayatın yaratılacak olması da uzak bir ihtimal değildir. Katade dedi ki: Ona böyle yapmak yaraşır, demektir. Küseyyir'in şu beyitinde de bu anlamdadır: "Eğer hoşnutluk olursa, hoş geldi safa geldi. Zaten nezdimizde onun hoşnutluğu ona yakışır, hatta çok da azdır." |
﴾ 2 ﴿