A'LÂ SÛRESİ

Rahmân ve Rahîm Allah'ın İsmi ile

Cumhûrun görüşüne göre Mekke'de inmiştir. ed-Dahhak Medine'de inmiştir, demiştir. Ondokuz âyet-i kerimedir.

1

O en yüce Rabbinin ismini tesbih et!

Kur'ân okuyan bir kimsenin

"O en yüce Rabbinin ismini tesbih et" âyetini okuduğu takdirde hemen arkasından

"Subhane rabbiye’l-a’lâ: En yüce Rabbimi tesbih ederim" demesi müstehabtır. Bunu -ileride geleceği üzere- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ashab ve tabiinden bir topluluk söylemiştir.

Cafer b. Muhammed, babasından, o dedesinden şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Yüce Allah'ın, Hizkıyâil diye anılan bir meleği vardır. O meleğin onsekizbin kanadı vardır. İki kanat arası mesafe beşyüz yıldır. İçinden: Arşın tamamını görebilir misin? diye bir soru geçti. Allah ona kanatları kadarını verdi. İki kanat arası mesafe beş yüz yıl olmak üzere otuzaltıbın kanadı oldu. Sonra yüce Allah ona: “Ey melek uç!” diye vahyetti. Yirmibin yıl kadar süre uçtu. Arş'ın bacaklarından birisinin üst noktasına ulaşamadı. Daha sonra yüce Allah, kanatlarını ve gücünü bir kat daha arttırdı ve ona uçmasını emretti. Otuzbin yıllık bir süre daha uçtu, yine oraya ulaşamadı. Yüce Allah, ona şunu vahyettı:

“Ey melek! Eğer sen bu kanatların ve bu gücünle Sûra üfürüleceği vakte kadar uçacak dahi olsan, Arşımın bacağına ulaşamazsın.” Bunun üzerine melek:

“Subhâne Rabbiye’l-a'lâ” dedi, yüce Allah da:

"O en yüce Rabbinin ismini tesbih et" âyetini indirdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a: "Bunu secde ettiğiniz vakit söyleyin" diye buyurdu. Sadece sûrenin nüzulü ve secde halinde tesbihin söyleneceğini ifade eden son bölümleri: İbn Huzeyme, Sahih, I, 334; İbn Hibbân, Sahih, V, 225; Hâkim, Müstedrek, I, 347, II, 519; Dârimî, Sünen, I, 341; Ebû Davud, I, 230; İbn Mace, I, 287; Müsned, IV, 155.

Bu hadisi es-Sa'lebî "el-Arais" diye bilinen kitabında zikretmiş bulunmaktadır.

İbn Abbâs ve es-Süddi dedi ki:

"O en yüce Rabbinin ismini tesbih et!" âyeti, en yüce Rabbini tazim et, anlamındadır. Buradaki "isim" lâfzı sıladır. Bununla müsemma (ismin ad olduğu zat)ın tazimi kastedilmiştir. Lebid'in şu mısraında dediği gibi:

"Bir sene (doluncaya kadar ağlayınız), sonra da Selâm'ın ismi üzerinize olsun."

Kötülüklerden, ilhad edenlerin (onun hakkında eğri ve yanlış yola sapanların) söylediklerinden Rabbini tenzih et, anlamında olduğu da söylenmiştir.

Taberi'nin zikrettiğine göre anlamı, Rabbinin ismini, başkasına ismini vermekten, tenzih et, şeklindedir.

Sen huşu' ve tazim edici olmaksızın O'nun adının anılması halinde gerekli saygıyı göstermeksizin Rabbini anmaktan ve O'nun ismini ağzına almaktan tenzih et, anlamında olduğu da söylenmiştir. Böyle diyenler "ism"i isim verme (adlandırma) anlamında kabul etmişlerdir. Ancak en uygunu ismin müsemmânın kendisi olmasıdır.

Nâfı', İbn Ömer'den şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Allah'ın ismi, yüce oldu deme. Çünkü Allah'ın ismi en yüce olanın ta kendisidir.

Ebû Salih, İbn Abbâs'tan: En yüce Rabbinin emriyle namaz kıl, (diye açıkladığını) rivâyet etmektedir. O dedi ki: Bu da; Subhane Rabbike’l-a'lâ, demektir.

Ali (radıyallahü anh), İbn Abbâs, İbn Ömer, İbnu'z-Zübeyir, Ebû Mûsa ve Abdullah b. Mesud (radıyallahü anhnh)'dan rivâyet edildiğine göre; onlar bu sûreyi okumaya başladıklarında bu sûrenin başında böyle bir emir verildiği için bu emre uymak üzere; "Subhâne Rabbiye’l-a'lâ: en yüce Rabbimi tenzih ederim" derlerdi. O bakımdan bu husustaki okuyuşlarında onlara uymak tercih edilir. Yoksa "Subhane Rabbiye’l-a'la" sözü -bazı sapıkların söyledikleri gibi- Kur'ân'dandır, diye bu söz söylenmez.

Ubeyy'in kıraatinde bu âyetin: "Subhane Rabbiye’l-A’la" "En yüce Rabbimi tenzih ederim" şeklinde olduğu da söylenmiştir. İbn Ömer de bunu böylece okurmuş. Hadiste belirtildiğine göre Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu okuduğu vakit: "Subhane Rabbiye’l-a'la: en yüce Rabbimi tenzih ederim" dermiş Taberi, Câmiu'l-Beyân, XXX, 151; Süyûtî, el Câmiu's-Sağir, I, 190; Beyhakî, Şuabu'l-îman, II, 377

Ebû Bekr el-Enbârî dedi ki: Bana Muhammed b. Şehriyar anlattı, dedi ki: Bize Huseyn b. el-Esved anlattı, dedi ki: Bize Abdu'r-Rahmân b. Ebi Hammâd anlattı, dedi ki: Bize Îsa b. Ömer anlattı. O babasından şöyle dediğini nakletmektedir: Alî b. Ebi Talib (aleyhisselâm) namazda:

"O en yüce Rabbinin ismini tesbih et" âyetini okudu sonra da: "Subhane Rabbiye’l-a'lâ: En yüce Rabbimi tenzih ederim" dedi. Namaz bittikten sonra kendisine:

"Ey mü’minlerin emiri, sen bunu Kur'ân'a ilave mi ediyorsun?" diye soruldu. O:

"Neden sözediyorsunuz?" deyince, onlar:

"Subhane Rabbiye’l-a'lâ (demeni kastediyoruz)" dediler. Ali:

"Hayır, bizler bir hususla emrolunmuştuk, ben de onu söyledim", dedi.

Ukbe b. Amir el-Cüheni'den dedi ki:

"O en yüce Rabbinin ismini tesbih et" âyeti nazil olunca, Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bunu secde ettiğiniz vakit söyleyiniz" diye buyurdu Bu âyetin tefsirinin haştaraflarındaki ilk nota bakınız

Bütün bunlar (buradaki) "ism"in müsemmâ'nın kendisi olduğuna delil teşkil etmektedir. Çünkü onlar: "Subhane ismi rabbiye’l-a'lâ: En yüce Rabbimin ismini tenzih ederim" dememişlerdir.

Denildiğine göre ilk olarak "Subhâne Rabbiye’l-a'lâ" diyen kişi Mikâil (aleyhisselâm)'dır.

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Cebrâîl'e şöyle sormuş:

"Ey Cebrâîl! Bana namazda veya namazın dışında; Subhane Rabbiye'l-a'lâ diyen kimsenin sevabını bildir." Cebrâîl şöyle demiş:

"Ey Muhammed! Bu sözü ister secde halinde, ister secde hali dışında söyleyen mü’min erkek veya kadına mutlaka onun Mizanından, Arş'tan, Kürsi'den ve dünyanın dağlarından daha ağır (sevab) konulur. Yüce Allah: "Kulum doğru söyledi. Ben herşeyin üstündeyim. Benim üstümde hiçbir gey yoktur. Ey meleklerim, Benim ona mağfiret ettiğime ve onu cennete koyduğuma şahitlik edin", der. Bu kişi vefat etti mi Mikail her gün onu ziyaret eder. Kıyâmet günü oldu mu o kimseyi kanadı üzerinde taşır. Yüce Allah'ın huzurunda onu durdurur. "Ey Rabbim! Beni bunun hakkında şefaatçi kıl, " der. Yüce Allah da: Seni ona şefaatçi kıldım, haydi onu cennete götür, diye buyurur."

el-Hasen dedi ki:

"O en yüce Rabbinin ismini tesbih et" âyeti; en yüce Rabbin için namaz kıl, demektir. Bir başka açıklamaya göre; yüce Allah'ın isimleri ile dua et (namaz kıl)! Müşriklerin dua esnasında yaptıkları şekilde ıslık çalarak ve el çırparak değil, demektir.

Rabbini anarak sesini yükselt! anlamında olduğu da söylenmiştir. Cerir şöyle demiştir:

"Hacılar tesbih edip tekbir getirdikleri sürece yüce Allah da Tağliblilerin yüzlerini çirkin etsin!"

1 ﴿