5

Sonra da onu kupkuru ve simsiyah hale getirendir.

"Sonra da onu, kupkuru ve simsiyah hale getirendir." âyetindeki: “El-ğusâu” "Selin (aktığı zaman) vadinin kenarlarına attığı ot, bitki ve çerçöp" demektir. Şeddeli olarak “El-ğussâu” da aynı şeydir. Çoğulu; “El-eğsâu” ...diye gelir.

Katade dedi ki: Bu kelime kuru olan şey demektir. Parçalanıp, kurumuş bulunan sebze ve ota; “Gusâu” ile “Heşim” denilir. Suyun etrafında bulunan çör-çöpe de; “Ğusâu” denilir. Nitekim şair şöyle demiştir:

"el-Müceymir denilen yerin, dağı sabah vakti, (etrafını saran) selden ve çörçöpden;

Sanki yün eğiren bir kirmenin çizdiği yörünge gibidir."

Dilciler: "Ğasa’l-vâdi vecefen" "Vadi çörçöp getirdi ve bu gibi şeyleri bir kenara bıraktı" diye bir kullanım nakletmişlerdir. Aynı şekilde, suyun üstüne köpük ve fayda vermeyen şeyler, çıkacak olursa bu tabir kullanılır.

"El-ehvâ" "Simsiyah" de siyah demektir. Yani bitki aşırı yeşillikten dolayı siyahı andıran bir renge çalar. "El-hevetu" "Siyahlık" demektir. el-A'şâ da şöyle demiştir:

"Lemyâ'nın dudaklarında siyaha yakın, siyahı andıran bir renk vardır

Onun dişetlerinde soğuk bir tatlılık ve dişlerinde incelik vardır."

es-Sıhâh'ta şöyle denilmektedir: "El-hevetu" "Dudakların esmerliği" demektir. "Raculun ehvâ" "Dudakları esmer adam" ile; "İmraetu hevâu" "Dudakları esmer kadın" denilir, "Kad heviyet" "Dudakları esmerleşti" demektir. Devenin rengi siyah ve sarı karışımı olursa; "Beırun ehvâ" denilir. Küçültme ismi -siyahak anlamında- "Useyvid" diyenlerin söyleyişine göre; “Ehin” ...diye gelir.

Buradaki "simsiyah" anlamındaki lâfzın "mera" anlamındaki lâfzın hali olması da mümkündür, denilmiştir. O takdirde anlam şöyle olur: Sanki o meranın yeşilliği, siyaha çalar gibidir. İfade de: O siyaha çalan merayı çıkarandır ve sonra onu kupkuru yapandır, takdirinde olur. "Kad heviye’n-nebet" "Bitki siyaha çaldı" denilir. Bu kullanımı el-Kisâî nakletmiş ve şu beyiti zikretmiştir:

"Bir bahar yağmuru ki, yüksekçe tepelerinin bitkileri simsiyahtır,

Cesur yürekli atların içine daldığı."

"Simsiyah" lâfzının

"kupkuru" lâfzının sıfatı olması da mümkündür. Anlam: O önceleri yeşilken daha sonra böyle oldu, demek olur. Ebû Ubeyde dedi ki: Yanmasından ve eskiliğinden dolayı onu siyaha dönüştürmüştür. Nemli olan bir şey kurudu mu siyahlaşır, kararır. Abdurrahman b. Zeyd dedi ki: O yeşil merayı çıkardı. Bu yeşil mera kuruyunca yanmasından dolayı kararır. Sonunda rüzgarların ve sellerin alıp götürdüğü çörçöp olur. Bu; yüce Allah'ın, dünyanın parlak ve göz alıcı iken sonradan geçip gittiğine dair kâfirlere vermiş olduğu bir örnektir.

5 ﴿