5Elbette, Rabbin sana verecek, sen de hoşnut olacaksın. Seleme, İbn İshak'dan şöyle dediğini rivâyet etmektedir: "Yemin olsun ki, âhiret senin için dünyadan daha hayırlıdır." Yani ey Muhammed! Senin Bana dönüşün esnasında sana ait olan nezdimde bulunanlar, senin için dünyada acilen verdiğim şeref, lütuf ve ihsanlardan daha hayırlıdır, İbn Abbâs dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a yüce Allah'ın kendisinden sonra ümmetine nasib edeceği fetihleri gösterildi. Bundan dolayı da sevindi. Bunun üzerine Cebrâîl yüce Allah'ın; "Yemin olsun ki, âhiret senin için dünyadan daha hayırlıdır. Elbette Rabbin sana verecek, sen de hoşnut olacaksın" âyetlerini indirdi. İbn İshak dedi ki: Dünyada zafer, âhirette de sevab ve mükâfat(ı olacaktır). Havz ve şefaatin kastedildiği de söylenmiştir. İbn Abbâs'tan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Toprağı misk olan beyaz inciden bir köşkdür. el-Evzai bunu merfû’ bir hadis olarak rivâyetle şöyle demiştir: Bana İsmail b. Ubeydullah anlattı. O Ali b. Abdullah b. Abbas'tan, o babasından rivâyetle dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a ümmetinin fethedeceği yerler gösterildi. O buna çok sevindi. Bunun üzerine yüce Allah: "Yemin olsun kuşluk vaktine... elbette Rabbin sana verecek, sen de hoşnut olacaksın" âyetlerini indirdi. Şanı yüce Allah ona cennette toprağı misk olan bin köşk ihsan etti. Herbir köşkte de ona yaraşacak kadar eşler ve hizmetçiler vardır. Yine ondan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Muhammed, ehl-i beytinden cehenneme hiçbir kimsenin girmemesine razı ve hoşnut olacaktır. es-Süddi de böyle demiştir. Bunun bütün mü’minler hakkındaki şefaati olduğu da söylenmiştir. Ali (radıyallahü anh)'dan dedi ki: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah ümmetim hakkında beni şefaatçi kılacak. Ta ki şanı yüce Allah bana: "Ey Muhammed razı oldun mu?" diyecek, ben de: "Evet Rabbim razı oldum", diyeceğim," Müslim'in Sahih'inde Abdullah b. Amr b. el-As’dan rivâyete göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yüce Allah'ın İbrahim (aleyhisselâm) hakkındaki: "...Artık kim bana uyarsa işte o bendendir. Kim de bana isyan ederse... gerçekten Sen günahları bağışlayansın, çok merhametlisin." (İbrahim, 14/56) âyetidir. Îsa (aleyhisselâm)'ın da: "Eğer onları azablandırırsan şüphe yok ki onlar Senin kullarındır." (el-Mâide, 5/118) diye söyleyeceği belirtilen sözlerini okudu, ellerini kaldırıp: "Allah'ım ümmetim, ümmetim" dedi ve ağladı. Yüce Allah Cebrâîl'e: "Muhammed'e git -Rabbin daha iyi bildiği halde- ona niçin ağlıyorsun? diye sor, " diye buyurdu. Cebrâîl, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelerek ona sordu. O da ona durumu haber verdi. Bunun üzerine yüce Allah Cebrâîl'e: "Muhammed'e git. Ona şöyle de" diye buyurdu: "Allah sana diyor ki: Ümmetin hakkında hiç şüphesiz Biz, seni razı edeceğiz ve senin hoşuna gitmeyecek bir şey göstermeyeceğiz." Müslim, 1, 191; İbn Hibban, Sahih, XVI, 217; Nesâî. es-Sunenu'l-Kübrâ, VI. 373, Taberânî. Kebir, VIII, 367.. Ali (radıyallahü anh) İraklılara şöyle demişti: "Sizler yüce Allah'ın, kitabında en ümit verici âyet-i kerimenin; "De ki: 'Ey nefisleri aleyhine ileri giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin." (ez-Zümer, 39/59) âyeti olduğunu söylüyorsunuz (öyle mi?)" Onlar: "Evet, biz böyle diyoruz", dediler. Alı (radıyallahü anh) şöyle dedi: "Fakat bizler yani ehl-i beyt şöyle diyoruz: Allah'ın kitabındaki en ümit verici âyet yüce Allah'ın: "Elbette Rabbin sana verecek, sen de hoşnut olacaksın" âyetidir. Hadiste şöyle denilmektedir: Bu âyet nazil olunca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "O halde Allah'a yemin ederim ki, ümmetimden tek bir fert dahi cehennemde kaldığı sürece ben de razı olmayacağım." |
﴾ 5 ﴿