4O, kalemle öğretendir. Bu âyete dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız: "O kalemle" yazmayı "öğretendir." Yani insana kalemle yazı yazmayı öğretmiştir, iiaid'in rivâyetine göre, Katade şöyle demiştir; Kalem yüce Allah'tan gelmiş pek büyük bir nimettir. Eğer o olmasaydı ne bir din dimdik ayakta dururdu, ne de hayat düzene girerdi. Yüce Allah, kullarına bilmediklerini öğretmiş olmayı, onları cahilliğin karanlığından ilmin aydınlığına çıkarmayı lütuf ve kereminin kemaline delil göstermiş, kendisinden başka hiç kimsenin bilemeyeceği kadar pek büyük faydalar ihtiva eden yazma ilminin üstünlüğüne dikkat çekmiş olmaktadır. İlimlerin kaydedilmesi, hikmetlerin yazılması, öncekilerin haber ve görüşlerinin tesbiti, Allah'ın indirilmiş kitaplarının yazılması, hep yazı ile gerçekleşmiştir. Eğer yazı olmasaydı din ve dünya işleri doğru bir şekilde ayakta duramazdı. "Kalem"e bu ismin veriliş sebebi kesilmesi dolayısı iledir. " Tırnak kesmek" tabiri de aynı kökten gelmektedir. Muhdes şairlerden birisi kalemi nitelendirirken şöyle demektedir: "Mürekkeb kafasını boyarken onun, sanki o Delinmemiş inciye kavuşmak için süslenen yaşlı gibidir. Hem niçin ben ona bir tazim gözüyle bakmıyayım ki; Onun ile (amellerin yazıldığı) sahifeler yüce Allah'a yükseltilmektedir." Abdullah b. Ömer'den gelen rivâyete göre o şöyle demiştir: Ey Allah'ın Rasulü! Senden işittiğim hadisleri (sözleri) yazayım mı? Peygamber: "Evet, yaz. Çünkü şüphesiz Allah kalemle (yazı yazmayı) öğretmiştir" dedi. Bu manada farklı lâfızlarla: Hâkim, Müstedrek, I, 187, III, 606; Müsned, II, 207; bu manada başka hadisler için bk.: Tirmizi, V, 39; Taberânî, Evsat, III, 169. Mücahid, Ebû Ömer'den şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Yüce Allah, dört şeyi kendi eliyle yaratmıştır. Sonra diğer canlılara: "ol" demiştir, onlar da olmuştur. (Bu dört şey); Kalem, Arş, Adn cenneti ve Âdem (aleyhisselâm)'dır. Yüce Allah'ın kime kalem ile yazı yazmayı öğrettiği hususunda üç görüş vardır. Birinci görüşe göre bu, Âdem (aleyhisselâm)'dır. Çünkü ilk yazı yazan odur. Bu görüş Ka'b el-Ahbar'ın görüşüdür. İkincisine göre o İdris'tir. Çünkü ilk yazı yazan odur. Bu da Dahhak'ın görüşüdür. Üçüncüsü ise bu âyet, kalemle yazı yazan herkesi kapsar. Çünkü onu kim öğrenmişse yüce Allah'ın öğretmesi sayesinde öğrenmiştir. Böylelikle yüce Allah'ın kendisini yaratması ve ona yazı yazmayı öğretmek nimetini üzerindeki nimetini tamamlamak suretiyle- birarada toplamış olmaktadır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan sahih olarak gelen rivâyete göre, Ebû Hüreyre şöyle demiştir: Yüce Allah, mahlukatı yarattıktan sonra -kendi nezdinde Arşın üstünde bulunan- kitabında: "Şüphesiz Benim rahmetim gazabımı geçer" diye yazmıştır. Buhârî, VI, J649; Müslim, IV, 2107, 2108; Tirmizi, V, ^49; İbn Mace, 11, 1435; Müsned, II, 433. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan şöyle buyurduğu sabittir: "Allah'ın ilk yarattığı şey, kalemdir. Ona: Yaz dedi, o da kıyâmet gününe kadar olacak herşeyi yazdı. O (kitab) onun nezdinde zikirde Arşı'nın üstündedir." Son cümle dışında; Hakim, Müstedrek, II, 540; Ebû Davud, IV, 225; Tayalisî, Müsned, I, 79 Sahih-i Müslim'de İbn Mes’ûd'un rivâyet ettiği hadiste geçtiğine göre o Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle buyururken dinlemiş: "Nutfenin üzerinden kırkiki gün geçtiği vakit Allah ona bir melek gönderir. Bu melek o nutfeye suret verir. Onun kulağını, gözünü, derisini, etini, kemiğini yaratır. Sonra: Rabbim erkek mi, dişi mi (olacak)? diye sorar. Rabbin, dilediği hükmü verir, melek de yazar. Sonra şöyle der: Rabbim eceli, Rabbin dilediğini söyler. Melek de onu yazar. Sonra: Rabbim rızkı diye sorar. Rabbin dilediği hükmü verir. Melek de onu yazar. Sonra melek elinde sahife ile çıkar. Emrolunduğu şeye ne bir şey arttırır, ne bir şey eksiltir. Yüce Allah da: "Halbuki şüphe yok ki üzerinizde bekçiler, çok şerefli yazıcılar vardır" (el-İnfitar, 82/10-11) diye buyurmaktadır. " Müslim, IV, 2037 İlim adamlarımız der ki: Kâlemler aslında üç tanedir. Birinci kalem yüce Allah'ın kendi eliyle yaratıp, yazmasını emrettiği kalemdir. İkincisi meleklerin kâlemleridir. Allah, bu kâlemleri onların ellerine vermiştir. Onlar da bu kâlemlerle takdirleri, olacak şeyleri ve amelleri yazarlar. Üçüncü kalem insanların kâlemleridir. Allah bu kâlemleri insanların eline vermiştir, onlar da bu kâlemlerle kendi sözlerini yazarlar ve onlarla maksatlarına erişirler. Yazı yazmada çok büyük üstünlükler, faziletler vardır. Yazı yazmak da beyanın kapsamı içerisindedir. Beyân (meramını açıklamak) ise Âdem oğlunun özelliklerindendır. 3- Arapların Ve Peygamber Efendimizin Ümmiliği: İlim adamlarımız dedi ki: Araplar, insanlar arasında yazı yazmayı en az bilenler idi. Araplar arasında bu işi en az bilen de Muhammed Mustafa (sallallahü aleyhi ve sellem) idi. O yazı yazmayı öğrenmekten alıkonmuştur. Böylesi onun mucizesini daha bir isbadasın, delilini daha bir güçlendirsin diye. Bu husus daha önceden el-Ankebut sûresi'nde (29/48. âyetin tefsirinde) gereği kadarıyla açıklanmış bulunmaktadır. Hammâd b. Seleme, ez-Zübeyr b. Abdi's-Sekm'dan, o Eyyub b. Abdullah el-Fihri'den, o Abdullah b. Mesud'dan şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Hanımlarınızı yüksek köşklere yerleştirmeyiniz, onlara yazma öğretmeyiniz." İlim adamlarımız dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın bu işten sakındırmasının sebebi, hanımların yüksekçe köşklere yerleştirilmelerinin erkeklere bakmalarına sebeb teşkil etmesidir. Çünkü bu hususta onlar gereği gibi korunmamış ve tesettür altına alınmamış olurlar. Diğer taraftan onlar erkeklere bakmaktan kendilerini alıkoyamayabilirler. O vakit fitne ve bela başgösterir. Peygamber onları, yüksek köşklerin ve odaların fitneye götüren bir yol olmaması noktasında sakındırmış olmaktadır. Bu da Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şu âyeti gibidir: "Kadınlar için erkeklerin kendilerini görmemesi, onların da erkekleri görmemesinden daha hayırlı hiçbir şey yoktur." Hakîm Tirmizî, Nevâdiru'l-Usul, III, 82. (5. ayetin başına kadar devam eden açıklamalar da aynı yerden iktibas edilmiştir. Nevadir, III, H2-K3). Çünkü kadın erkekten yaratılmıştır. Onun bütün şevki erkeğe yöneliktir. Erkekte de arzu yaratılmıştır ve kadın onun için bir sükun kılınmıştır. Dolayısıyla onlardan birisi için, diğeri hakkında güven duyulamaz. Kadına yazı yazmayı öğretmek de fitneye sebeb teşkil edebilir. Çünkü ona yazı yazmak öğretildiği vakit, bu sefer sevdiği kimselere yazar. Yazmak da gözlerden bir gözdür. Onun vasıtası ile hazırda olan bir kimse gaib olanı görebilir. Hat, kişinin elinin bir izidir, eseridir. Yazı yazmak, ayrıca dilin hareket edemediği yerlerde vicdanın içindekileri ifade eder. O bakımdan yazı dilden daha beliğdir. Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınları daha iyi korumak ve kalplerinin tertemiz kalmasını sağlamak maksadıyla, onlar aleyhine olacak fitneye götüren sebeblerin, yolların ortadan kalkmasını istemiştir. (Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır). |
﴾ 4 ﴿