7Kendisini müstağni gördü diye. "Kendisini müstağni gördü diye." Yani kendisinin müstağni yani mal ve servet sahibi olduğunu gördü dîye. Ebû Salih'in kendisinden yaptığı rivâyete göre İbn Abbâs şöyle demiştir: Bu âyet nazil olup, müşrikler de bunu işitince Ebû Cehil Peygamber'e gelip şöyle dedi: Ey Muhammed! Sen kendisini müstağni gören (zengin olan) kimsenin azgınlık ettiğini İddia ediyorsun. Haydi Mekke'nin dağlarını bizim için altın yap! Belki ordan bir şeyler alırız. O zaman haddi aşarız ve kendi dinimizi bırakıp, senin dinine uyarız. Cebrâîl (aleyhisselâm) ona gelip şöyle dedi: "Ey Muhammed! Bu hususta sen onları istediklerini seçmekte serbest bırak. Dilerlerse onlara istediklerini yaparız. Fakat eğer müslüman olmazlarsa sofra sahiplerine yaptıklarımız gibi onlara da yaparız." Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kavminin getirilen teklifleri kabul etmeyeceğini bildiğinden onların varlıklarının devam etmesi için ona ilişmedi. "Kendisini müstağni görmesi"nin, sahib olduğu aşireti, yardımcıları ve destekleyicilerle olduğu da söylenmiştir. Yüce Allah'ın: "Kendisini gördü diye" âyetinin başından "lam" hazfedilmiştir. Nitekim: "Sizler zengin olduğunuzu gördüğünüz takdirde şüphesiz ki azarsınız" denilir. el-Ferrâ' dedi ki: "Kendi kendisini öldürdü" denildiği gibi "kendisini gördü" diye buyurulmamasının ve "kendi" anlamını verdiğimiz "nefs" yerine zamir kullanılmasının" sebebi şudur: "Gürdü" fiili bir isim ve bir haber gerektiren fiillerdendir. Tıpkı "zannetmek ve sanmak" anlamındaki fiiller gibi. O bakımdan bu fiil yalnızca bir tek mef'ûl almaz. Araplar "nefs" tabirini bu kabilden kullanır ve şöyle derler: "Kendimi gürdüm, kendimi zannettim. Seni çıkıyor göreceği vakit ve seni çıkıyor zannedeceği vakit" gibi. Mücahid, Humeyd ve Kunbul, İbn Kesîr'den: "Kendisini müstağni gördü diye" diye "hemze'yi kasr ile okumuşlardır. Diğerleri ise; "Kendisini gördü" lâfzını med ile okumuşlardır. Tercihi edilen de budur. |
﴾ 7 ﴿