19Hayır! Ona itaat etme. Secde et ve yaklaş. "Hayır!" Durum Ebû Cehil'in zannettiği gibi değildir, demektir. "Ona itaat etme!" Seni çağırdığı namazı terketmek gibi hususlarda una uyma! "Secde et!" Allah için namaz kıl "ve yaklaş!" Şanı yüce Allah'a itaat ve ibadetle yakınlaş. Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Secde edecek olursan, dua etmekle Allah'a yakınlaş. Atâ, Ebû Hüreyre'den şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Kulun Rabbine en yakın olup, onun en yok sevdiği hali, Allah için secde ederek alnının yerde bulunduğu haldir." Müslim, I, 350; Ebû Davud, I, 231; Nesâî, II, 226; Müsned, I1T 421. İlim adamlarımız dedi ki: Bunun böyle olmasının sebebi, bu halin kulluğun ve zilletin en ileri derecesinin ifadesi olmasıdır. İzzetin en ileri derecesi ise, yüce Allah'a mahsustur. Ölçüsünün sözkonusu olmadığı izzet yalnız O'nundur. Sen O'na ait olan bu öz sıfattan ne kadar uzak kalırsan, Onun cennetine o derece yaklaşmış, O'nun nimet yurdunda Ona komşuluğa o kadar yakınlaşmış olursun. Sahih hadiste de şöyle denilmiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Rükua gelince, o halde, Rabbinizi tazim ediniz. Sucuda gelince, olabildiğince dua ediniz. Çünkü bu halde duanızın kabul edilmesi umulur." Müslim, 1, 34S; Ebû Davud, I, 232; Nesâî, 11, 189; Müsned, I, 219, (Z) Müslim, I, 406, Tirmizi, II, 463; Ebû Davud, 11, =>9, Nesâî, II, 16 I, 162; İbn Mace, 1, 336, Müsned, II, 247, 249, 461. Şu beyti söyleyen ne güzel söylemiştir: "Senin için alçak gönüllülükle boyunlarımız zilletlerini arzedecek olurlarsa, Hiç şüphesiz onların aziz olması (huzurunda) zelil olmalarında saklıdır." Zeyd b. Eslem dedi ki: (Âyet) şu anlamdadır: Sen ey Muhammed! Namaz kılarak secde et ve sen ey Ebû Cehil, cehennem ateşine yaklaş. "Secde et" âyeti "sücud "dan gelmektedir. Namazdaki sücud anlamına gelme İhtimali olduğu gibi, bu sûredeki tilavet secdesi anlamına gelme ihtimali de vardır. İbnu'l-Arabi dedi ki: Ancak zahir (kuvvetli) olan bunun namazdaki sücud olduğudur. Çünkü yüce Allah, şöyle buyurmaktadır: "Bir kulu namaz kılarken engelleyeni gördün mü?,.. Hayır, ona itaat etme! Secde et ve yaklaş!" diye buyurmaktadır. Şu kadar var ki, Müslim'in ve ondan başka hadis İmâmlarının rivâyet ettikleri sahih hadiste Ebû Hüreyre'den şöyle dediği nakledilmiştir: Ben Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte; "Gök yarılıp, çatladığı zaman" (el-İnşikak, 84/1) (süresindeki secde âyeti) ile "Yaratan Rabbinin adıyla oku!" (1. âyet) âyetinde iki secde yaptım. Bundan dolayı bu (âyette) maksadın tilavet secdesi olduğuna dair açık bir nas teşkil etmektedir. İbn Vehb, Hammâd b. Zeyd'den, o Âsım b. Behdele'den, o Zirr b. Hubeyş'den, o Ali b. Ebî Tâlib (radıyallahü anh)'dan şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Azimet secdeleri dört tanedir: "Elif, Lam, Mim" (es-Secde, 32/1) Sûresi'ndeki -onbeşinci âyette yer alan secde- ile "Ha, Mim. Rahmân, Rahîm olan tarafından indirilmiştir (bu kitab)" (Fussilet, 41/1-2. âyetler Sûresi'nde yer alan -57. secde âyeti-) ile en-Necm (53- Sûredeki son âyet) ile "Yaratan Rabbinin adıyla oku!" (1. âyet) (süresindeki son âyette yer alan) secdelerdir. İbnu'l-Arabi dedi ki: Eğer bu rivâyet sahih ise el-Hac Sûresi'nin sonundaki (77. âyette sözkonusu edilen) sücudun da -rükû ile birlikte sözkonusu edilse dahi- bu şekilde olması gerekir. Çünkü o takdirde âyetin anlamı şöyle olur: "Rükû mahallinde rüku ediniz, sücûd mahallinde de secde yapınız." İbn Nâfi ve Mutarrif şöyle demişlerdir: Malik kendisi özel alarak bu "Yaratan Rabbinin adıyla oku" (1. âyet) Sûresi'nin son âyetinde secde ederdi. İbn Vehb'in görüşüne göre ise bu secde azimet ile yapılması gereken secdelerdendir. Derim ki: Bizler Malik b. Enes yoluyla Rabia b. Ebi Abdu'r-Rahmân'dan, o Nafi'den, o İbn Ömer'den şöyle dediğini rivâyet etmekteyiz: Yüce Allah: "Yaratan. Rabbinin adıyla oku" (1. âyet) âyetini indirince, Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Muaz'a: "Onu yaz ey Muaz" diye buyurdu. Muâz yazacağı levhayı, kalemi ve diviti aldı ve onu yazdı. "Hayır! Ona itaat etme! Secde et ve yaklaş" âyetine gelince levha da secde etti, kalem de secde etti, divit de secde etti. Onlar bu arada şöyle diyorlardı: "Allah'ım, bu secde ile şanımızı yükselt, Allah'ım onun ile bir günahımızı sil, Allah'ım onun ile bir günahımızı bağışla!" Muaz dedi ki: Ben de secde ettim ve Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a haber verdim, o da secde etti.' İbn Hacer, Lisânu'l-Mizân, 1, 100. Alak Sûresi burada sona ermektedir. Bize öğrettikleri, bağışladıkları ve verdikleri dolayısıyla Allah'a hamdolsun. Hamdimiz ve minnet duygularımız yalnız O'nadır. |
﴾ 19 ﴿