4

Karısı da; odun taşıyıcısı olarak,

"Karısı" Ummu Cemil

"da..."

İbnu’l-Arabi dedi ki: Um Kabih el-Avra'dır. Cemil" güzel, "Kehih" çirkin, "Avra" tek gözü kor katlın demektir O tek gözü kör bir kadın idi.

"Odun taşıyıcısı olarak" âyeti hakkında İbn Abbâs, Mücahid, Katade ve es-Süddi şöyle demişlerdir: Bu kadın, insanlar arasında laf götürür getirirdi. Araplar birisi diğerinin aleyhine başkalarını kışkırtacak olursa; Filan kişi filanın aleyhine udun taşır" derler. Şair de şöyle demiştir:

"Şüphesiz el-Edremoğulları odun taşıyanlardır

Onlar hem hoşnutluk zamanında, hem kızgınlık halinde laf alıp götürenlerdir.

Lanet olsun üzerlerine onların ve beş parasız, çırılçıplak kalsınlar ortada."

Bir başka şair de şöyle demiştir:

"Bir binek sırtında (binilerek) avlanılmamış beyazlardandır o,

Kabile arasında yaş odun götürüp getirmemiştir."

Şair bununla laf götürüp getirmediğini kastetmektedir. "Yaş odurTdan sözetmesi ise daha kötü bir şekilde yanan aşırı duman çıkarttığına işaret etmek içindir.

Eksem b. Sayfi çocuklarına şöyle demiştir: Laf götürüp getirmekten okça sakınınız. O yangın çıkartan bir ateştir. Şüphesiz laf taşıyıcının bir saatte yaptığını, bir sihirbaz bir ayda yapamaz. Bir şair bu anlamdan hareketle şöyle demiştir:

"Şüphesiz laf taşıyıcılık bir ateştir, sakın ondan hem yakıcıdır

Ondan kaç alabildiğince ve bu işi yapandan uzak dur."

Bundan dolayı: Kin ateşi sönmez denilmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den da: "Laf alıp götüren kimse cennete girmez" Müslim, 1. 101; Müsned, V, 391, 396. 399, 406. dediği sabit olmuştur. Yine o şöyle buyurmuştur: "İki yüzlü kimse Allah nezdinde değerli birisi olamaz." Yine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İnsanların en kötülerinden birisine bir yüzle, diğerlerine bir başka yüzle giden iki yüzlü kişidir." Buhârî, VI, 2626; Müslim, 2011; Muvatta’, II, 99 il Müsned, 11. 307,

Ka'b el-Ahbar dedi ki: İsrailoğulları bir kıtlık musibeti ile karşılaştılar. Mûsa (aleyhisselâm) onları yanına alıp üç defa yağmur duasına çıktığı halde onlara yağmur yağdırılmadı. Mûsa: "İlâhi kullarındır (bunlar)" dedi. Yüce Allah ona: "Ben ne senin, ne de seninle" birlikte olanların duasını kabul ederim. Çünkü onlar arasında laf götürüp getiren birisi vardır ve o laf taşıyıcılığını ısrarla yapmaktadır." diye buyurdu. Mûsa dedi ki: " Rabbim kim o? (Bize söyle) ki onu aramızdan çıkartalım." Yüce Allah şöyle buyurdu: "Ey Mûsa! ben sana laf taşıyıcılığını yasaklarken kendim mi başkasını jurnalleyeyim?" (Ka'b) dedi ki: Hep birlikte tevbe ettiler ve bunun üzerine onlara yağmur yağdırıldı. (Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır).

Laf taşıyıcılık (nemime, koğuculuk) büyük günahlardandır. Bu hususta görüş ayrılığı yoktur. Öyle ki el-Fudayl b. İyad şöyle demiştir: Üç şey vardır ki salih ameli yıkar, oruçlunun orucunu bozar ve abdesti de bozarlar: Gıybet (çekiştirmek), nemime (koğuculuk) ve yalan.

Atâ b. es-Saib dedi ki: eş-Şa'bi'ye Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)ın: "Kan döken, laf alıp götüren ve faiz alıp veren bir tacir cennete girmeyecektir." sözünü hatırlattım; şöyle dedi: Ey Ebû Amil Yüce Allah laf alıp götüreni katil ve Faiz yiyenle birlikte mi zikretti? diye sordum eş-Şa'bi: Acaba kanların dökülmesinin, malların talan edilmesinin, çok büyük kötü işlerin körüklenmesinin, laf alıp götürmekten başka bir sebebi mi var, dedi.

Katade ve başkaları şöyle dedi: (Um Cemil) Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı fakirliği dolayısıyla ayıplıyordu. Diğer taraftan mallarının çokluğuna rağmen sırtında odun taşırdı. Çünkü aşırı derecede cimri idi. Böylelikle cimriliği sebebiyle ayıplanmış olmaktadır.

İbn Zeyd ve ed-Dahhak dedi ki: O kadın dikenli çalı çırpıları taşır, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın ve ashabının gidip geldiği yollara geceleyin bırakırdı. İbn Abbâs da böyle demiştir.

er-Rabî dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ipek üzerinden geçer gibi o dikenlerin üzerinden geçerdi.

Murre el-Hemdânî dedi ki: Um Cemil her gün koca bir demet diken getirir. Bunları müslümanların gidip geldikleri yollara bırakırdı. Bir gün yine bir demet taşırken bitkin düştü ve dinlenmek üzere bir taşın üzerine oturdu. Melek onu arkasından çekti ve öldü.

Said b. Cübeyr dedi ki: (Odun taşıyıcılığından maksat) büyük ve küçük günahları taşıyıcı olmasıdır. Arapların: Filan kişi sırlı üzerinde odun taşır" tabirlerinden alınmıştır. Bunun (bu açıklamanın) delili, yüce Allah'ın:

"Günahlarını sırtlarına yüklenerek..." (el-En'am, 6/31) âyetidir.

Âyetin, cehennemde odun taşıyıcısı olacaktır, anlamında olduğu da söylenmiştir. Ancak bu, uzak bir ihtimaldir.

"Taşıyıcısı" anlamındaki lâfız genel olarak; şeklinde merfû' olarak okunmuştur. Bu durumda; " Onun karısı" anlamındaki lâfız, mübtedadır.

"Boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde"(4. âyet) anlamındaki âyet da

"taşıyıcısı" lâfzındaki zamirden hal konumunda bir cümle yahutta ikinci bir haber olur. Meal, biraz sonra gelecek Âsım kıraatine daha uygundur. Bazı nüansları gözönünde bulundurmadan genelin kıraatine uygun olarak âyetlerin meali şöylece verilebilir: "Onun karısı ise -boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip bulunduğu halde- odun taşıyandır " Yahut

"odun taşıyıcısı" lâfzı

"karısı" lâfzının sıfatı olur. Haber de;

"boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde" (4. âyet) anlamındaki âyet olur. Buna göre

" Alevli" (3. âyet) lâfzı üzerinde vakıf yapılır.

"Karısı da" âyetinin,

"boylayacaktır o" anlamındaki zamirin üzerine atfedilmesi mümkündür. Bu durumda

"alevli" anlamındaki lâfız üzerinde vakıf yapılmaz. Buna karşılık

"karısı da" anlamındaki lâfız üzerinde vakıf yapılır.

"Odun taşıyıcısı olarak" anlamındaki lâfız hazfedilmiş bir mübtedanın haberi olur.

Âsım;

"Odun taşıyıcısı olarak" anlamındaki lâfzı yergi olmak üzere nasb ile okumuştur. Sanki bu yönüyle meşhur olmuş gibidir. O bakımdan tahsis için değil, yerilmek için bu sıfatı zikredilmiş olur. Yüce Allah'ın:

"Lanete uğramışlar olarak. Nerede ele geçirilirlerse..."(el-Ahzab, 33/61) âyetinde olduğu gibi.

Bu lâfızları Ebû Kılabe: "Odun taşıyan olarak" diye okumuştur.

4 ﴿