49

Hatırlayın ki, sizi en dayanılmaz işkencelere uğrattıkları zaman, Fir'avun taraftarlarının elinden kurtarmıştık. Çünkü onlar yeni doğan erkek çocuklarınızı boğazlarken kâdirılarınızı da hayatta bırakıyorlardı. İşte bunda (size reva görülen böyle bir muamelede) Rabbiniz tarafından (gelen) pek büyük bir belâ (mihnet veya nimet) bulunmaktaydı.

Hatırlayın ki, sizi Fir'avun taraftarlarının elinden kurtarmıştık.”

Âyetteki “Âl” kelimesinin aslı “ehl'“dir. İşte bunun içindir ki bunun küçültme (tasgîr) ismi, (.......) olarak gelmiştir. Dolayısıyla kelimenin (.......) harfi, (.......) harfine dönüştürülerek, (.......) şeklini almıştır. Artık bundan böyle önemi sebebiyle kelime “Âl” olarak kullanılmıştır.

Yani, kralların ve benzeri değerde olan kimselerin yanında önemli bir unvan şeklinde kullanılır oldu. Ancak (.......) dendiği gibi, (.......) ve (.......) yani ayakkabıcıların âli ve Kan alanların âli diye bir ifade kullamlamaz.

Fir'avun: Amâlika toplumunun yönetimini elinde bulunduranlara verilen özel bir isim ya da unvan. Nitekim Bizans krallarına da “kayser” unvanı verildiği ve İran (Farsallallahü aleyhi ve sellem) krallarına da “kisra” dendiği gibi bunların krallarına da “Fir'avun” deniliyor.

“En dayanılmaz işkencelere uğrattıkları zaman, uğrattıkları hâlde, tattırdıkları hâlde” Bu âyetteki, (.......) ibâresi, (.......) dan hâldir.

Yani size hileli bir şekilde yaklaşıp sizi aşağılarlar, rezil rüsvay ederler. Çünkü (.......) kelimesi utandırmak, altından kalkılamayacak bir iş yüklemek manalarına gelir. Nitekim: (.......) denir ki, birine zulmetmek ve adil olarak davranmamak, demektir. Bunun aslı da, (.......) den alınma olup eşyaya fiyat koymak, demektir. Bu da mala talep artınca olur. âdeta, “size karşı azgınlık edip saldırırlar” manasındadır. “En şiddetli ve ağır azap, işkenceleri sizin için isterler, uygularlar.” demektir. (.......) demek, alışverişin artması, talep artışı, demektir. (.......) kelimesi de, (.......) fiilinin ikinci mef'ûlüdür. Bu da, (.......) kelimesinden mastardır. Nitekim şöyle dua edilir:

“Kötü ahlâktan ve fena işten Allah'a sığınırım.”

Burada bu dua ile her iki şeyin de çirkin bir davramş olduğunu belirtmek isteriz.

(.......) ifadesinin manası şu demektir: Azâbın her türü kötüdür ama bu, en şiddetli, en ağır işkence, cezâ demektir.

Çünkü onlar yeni doğan erkek çocuklarınızı boğazlarlarken, kâdirılarınızı da hayatta bırakıyorlardı.”

Burada, (.......) cümlesi, (.......) kavlini açıklamak içindir. Böyle olduğu için de aralarında bir atıf edatına yer verilmemiş, terk olunmuştur.

Kadınları sağ bırakmaları ise, kendilerine hizmet etsinler diyedir. Çünkü Fir'avun hanedam ve taraftarları Yahûdîlere bu fiili uyguluyorlardı. Çünkü kahinler, Fir'avun'u, doğacak bir erkek çocuğun kendisinin saltanatına son vereceğini haber vererek uyarmışlardı. Nitekim, daha önce Nemrût da bu manada uyarılmıştı. Ancak ister Fir'avun ve ister Nemrût olsun tüm çabalarına ve korunmalarına rağmen yine de mukadder olan sondan kendilerini kurtaramamışlardı. Neticede yüce Allah'ın dilediği olmuştur.

İşte bunda (size reva görülen böyle bir muamelede) Rabbiniz tarafindan (gelen) pek büyük bir belâ (mihnet veya nimet) bulunmaktaydı”

Eğer burada, (.......) kelimesiyle Fir'avun'un yaptıklarına işaret olunuyorsa, bu takdirde, “mihnet ve sıkıntı, imtihandır,” demektir. Eğer (.......) ile işaret olunmak istenen şey, Fir'avun'dan kurtuluş ise bu takdirde bu, “nimet” olur demektir. (.......) kelimesi, (.......) kelimesinin birinci sıfatıdır, (.......) de bunun ikinci sıfatıdır.

49 ﴿