67

Bir vakitler Mûsa kavmine: “Allah size bir inek kesmenizi emrediyor.” demişti de kavmi ona: “Sen bizimle alay mı ediyorsun?” karşılığını vermişlerdi. Mûsa da: “Alay eden câhillerden olmaktan Allah'a sığınırım.” demişti.

“Bir vakitler Mûsa kavmine: (........) demişti de...”

Âyetteki, (........) ifadesi, “Hatırlayın ki, Mûsa kavmine şöyle demişti ...” Anlamında olup daha önce geçen,

“Ey İsrâ'il oğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın.” Bakara, 40. âyeti üzerine ma'tûftur.

Yani, Rabbimiz bütün bu ifadelerle; “Şu olayı hatırlayın, Mûsa'ya dediği şu meseleyi hatırlayın... “gibi bu manada geçen her olayı ve ânını hatırlatmak istiyor.

Yani; “Benim size olan nimetlerimi hatırlayın, sizi kurtardığımız vakti bir hatırlayın, denizi yollara ayırıp sizi boğulmaktan vs. den kurtardığımızı hatırlayın ve yine size verdiğim nimetleri hatırlayın, Mûsa'nın Rabbinden kavmi için su istediğini hatırlayın... Kısaca şunları ve şunları hatırlayın.” buyururken, tâ;

“Bir zamanlar Rabbi, İbrâhîm'i birtakım kelimelerle sınadığını da hatırlayın.” Bakara, 124. kavline gelinceye kadar hep bu manada uyarılarda ve hatırlatmalarda bulunuyor.

Tefsîr âlimlerine göre kıssanın baş tarafı tilâvet (okuma) açısından sonraya bırakılmıştır, ki bu da birazdan gelecek olan:

“Yine hatırlayın ki, hani siz bir kişi öldürmüştünüz de, hemen bunun ardından öldürenini kim olduğu hakkında aranızda tartışıp suçu birbirinizin üzerine atmıştınız.” Bakara, 72. âyetidir.

İşte bu âyette sözü edilen maktûl (yani öldürülen kişi), Âmîl adında oldukça varlıklı bir Yahûdîdir. Bunun malına mirasçıları olarak sahip olmak için amcasının oğulları tarafından öldürülür. Ancak kendilerini kurtarmak için öldürdükleri amcalarının oğlunun cesedini başka bir şehrin girişine bırakırlar. Sonra da gelip o şehir halkından amcalarının oğlunun diyetini istemeye kalkıştılar. Bunun üzerine Rabbimiz onlardan bir inek kesmelerini ve öldürülen kimsenin dirilmesi için de boğazladıkları bu ineğin herhangi bir parçasıyla ona vurmalarını, böylece ölenin dirilip kâtilini haber vereceğini emreder.

“Kavmi ona: (........) karşılığını vermişti.” Sen bizi alay edilecek kimselerin yerinde mi görüyorsun? Ya da alay edilecek insanlar olarak mı görüyorsun? Veya bizim alay edilecek bir yanımız mı var? Çünkü, (........) kelimesi, aşırı alay etmek, kişiyle haddinden fazla eğlenmek, demektir.

Kırâat imâmlarından Hamza, (........) kelimesini, (........) ve (........) harflerinin sükûnu ile, (........) şeklinde okumuştur. Hafs ise, âyette geçen şekliyle yani (........) ve (........) harflerinin zammesi, (........) harfinin de fethasıyla okumuştur. Bu iki imâmın dışında kalan imâmlar ise teşkil ve hemze ile okumuşlardır.

Yani (........) harfini zammesi ve (........) nin de fethasıyla, (........) şeklinde kırâat etmişlerdir.

“Mûsa da: (........) demişti.” Çünkü; bu alay edenler gibi alay edip eğlenmek cehaletin, bilgisizliğin ve kendini bilmezliğin eseridir. Aslında burada Hazret-i Mûsa (aleyhi’s-selâm) kavmine karşı tarizde bulunuyor ve şöyle diyor:

“Aslında beni, alay eden olarak değerlendirmekle siz kendiniz câhilliğinizi ortaya koydunuz, câhil sizlersiniz.”

67 ﴿