78

Onların içlerinden öyleleri de vardır ki ümitlidirler. Onlar Kitabı (Tevrât'ı) bilmezler. Bildikleri şeyler kulaktan dolma şeylerdir. Onlar yalnızca zan ve tahmine dayanıyorlar.

“Onların -Yahûdîlerin- içinden öyleleri de vardır ki, ümmîdirler -güzel olarak yazmasını ve okumasını bilmezler ki, Tevrât'ı mütalaa edip içindekilerini uygulayıp gerçekleştirebilsinler- onlar Kitabı (Tevrât'ı) bilmezler.” “Bildikleri şeyler kulaktan dolma şeylerdir.”

Yani birtakım dayanaksız kuruntulardan ibârettir. Meselâ;

Allah kendilerini bağışlayacakmış, onlara merhamet edecekmiş, sayılı günler dışında onları cehennem ateşinde yakmayacakmış gibi. Yahut da kendi bilginlerinden dinleyip öğrendikleri birtakım uyduruk yalanlar olup, taklit yoluyla aldıkları bu şeyleri doğru kabul etmelerinden ibâret olan boş laflar. Nitekim, Hazret-i Osman (radıyallahü anh)’in şu ifadesi de böyledir:

(........)

Yani “Müslüman olduğumdan bu yana hiç kuruntuya başvurmadım, yalan söylemedim.” Ya da sadece okuduktan şâirin şu mısraları gibi, Şâir Hassan bin Sabit Hazret-i Osman (radıyallahü anh) için der ki:

Gecenin ilk saatlerine girdi Kur'ân ile

Son saatlerini bitirdi takdir olunan şehadet ile

Burada önemli olan mana değil, kelimeni nasıl ve hangi anlamlarda kullanıldığını göstermek için sunulan örneklerdir.

Yani işte bu ümmi Yahûdîler, Allah tarafından indirilmiş olan Tevrât'ı gerçek manasıyla bilmezler, bildikleri şeyleri kendi bilginlerinden öğrendikleri şeyleri okuyup durmaktır. Burada yer alan istisna ise, münkati istisnadır.

“Onlar yalnızca zan ve tahmine dayanıyorlar.” Onlar o kitapta neler var bunun hakikatini bilmiyorlar. Dolayısıyla senin peygamberliğini yalnızca zan ve varsayımlarına göre inkâr ediyorlar. Âyetlerde önce, bildikleri hâlde Tevrât'ı tahrif edip bunda direnenleri, inat edenleri zikretti, hemen peşinden de bilginleri körü körüne taklit eden sıradan kimselere yer verdi, onların durumlarını bildirdi.

78 ﴿