96Yemin olsun ki, sen onları yaşamaya çok daha düşkün olduklarını, hatta her biri bin yıl ömür sürmeyi arzulayan müşriklerden de daha çok yaşamaya düşkün bulursun. Halbuki uzun bir ömür hayat sürmeleri onları asla azaptan kurtaracak değildir. Kaldı ki, Allah onların tüm yaptıklarını tam ve eksiksiz olarak görür. “Yemin olsun ki, sen onları yaşamaya daha düşkün bulursun.” Burada, (........) zamîri ile, (........) kelimesi (........) fiilinin iki mef'ûludurlar. (........) Bu kelimenin nekra oluşu ile, belli bir hayat murat olunmaktadır. Bu da, uzun olması arzularıan hayattır. Çünkü bunu, (........) olarak okumak, Übeyy'in kırâati olan, (........) kırâatinden belâgat noktasından daha etkindir. “Hatta her biri bin yıl ömür sürmeyi arzulayan müşriklerden de daha çok yaşamaya düşkündürler. “ Burada, (........) cümlesi bir öncesinin manası üzerine ma'tûftur. Çünkü, (........) ibâresinin manası, (........) takdirindedir. Evet buna göre, müşrikler de mana itibariyle, (........) yani, halk ifadesi içerisinde yerlerini almış oldular. Ancak halk ifadesinin içinde yer almış olmalarına rağmen ayrıca müşriklerin zikredilmesi, bunlara hayata olan düşkünlüklerinin diğer insanlara nazaran daha çok olmasındandır. Nasıl ki, melekler ifadesi içerisinde yer almalarına rağmen ayrıca Cebrâîl ve Mikâîl'den özellikle zikredilmesi onların önemini göstermekte ise, işte bu da aynen böyledir. Yahut da, “Bunların müşriklerden de çok yaşamaya düşkün oldukları “manası murat olunmuş olabilir. Bu ifadeye, (........) cümlesi delâlet ettiğinden hazf olunmuş (gizlenmiş) olabilir. Şüphesiz burada büyük bir uyan yer almaktadır, tevbih vardır. Çünkü müşrikler âhiret hayatına, akıbete îman etmezler ve onlar sadece bu dünya hayatım var kabul ederler. Dolayısıyla onların dünya hayatına düşkünlükleri garipsenmemeli. Çünkü onların cenneti burasıdır. Eğer kendilerine kitap verilmiş olanlar, âhiret (cezâ) gününe îman ettikleri hâlde çok yaşama isteği bu denli fazla ise elbette onlara yapılacak olan uyan ya da tevbih daha büyük olacaktır ve bunu hak etmektedirler. Ancak kitap ehlinden böylene yaşamaya müşriklerden daha fazla düşkünlüklerinin artmış olması, bunların cehenneme kesin gideceklerini bilmiş olmalarından ileri gelmektedir. Zira kendi durumlarını bilmektedirler. Halbuki müşrikler bunu bilmezler. Bir de, (........) kavli, yeniden hayata başlama manasında, bunların ne kadar buna düşkün olduklarını açıklamak içindir. Bir tefsire göre de, “müşriklerden de çok..” ifadesinden kasıt, mecûsîler, yani ateşe tapanlardır. Çünkü bunlar kralları için, “Bin Nevruz yaşa, hayat sür!” şeklinde dua ederlerdi. Abdullah ibn Abbâs'ın rivâyetine göre, acemler yani Arap olmayanlar, “Bin yıl ömür sür!” diye dua ederlermiş. (........) Cümlesinin yeni (ayrı) bir cümle olarak değerlendirilmesi de mümkündür. Buna göre mana şöyledir: “Yahûdîlerden öyle insanlar da vardır ki,.. “Buna göre burada mevsûf mahzûfdur (gizlidir). Dolayısıyla, “Şirk koşanlar” ifadesinden işaret olunanlar Yahûdîlerdir. Çünkü bunlar, Uzeyir Allah'ın oğludur, demektedirler. “Halbuki uzun bir ömür hayat sürmeleri onları asla azaptan kurtaracak değildir.” Buradaki, (........) zamîri, (........) e râcidir (işaret eder). (........) kelimesi, (........) nin failidir. Yani: “Onlardan herhangi birisinin uzun bir ömür sürmesi, onu cehennem ateşinden uzak tutacak değildir.” demektir. Ayrıca, (........) zamîrinin mübhem (kapalı) olması ve (........) kelimesinin de onu açıklayan olması da mümkündür. (........) kelimesi “uzaklaştırmak” manasınadır. “Camiu'l-Ulûm” ve başka eserlerde belirtildiği gibi, (........) kelimesi, (........) manasınadır. Çünkü burada, (........) kelimesi, (........) yerinde gelmiştir. Dolayısıyla, (........) fiili olan, (........) ile birlikte mevsim tar manasındadır. Bu da, (........) kelimesinin mef'ûlüdür. Yani; “Onlardan her biri ister ki bin yıl yaşasın. “ “Kaldı ki, Allah onların tümyaptıklarını tam ve eksiksiz olarak görür.” Yani, sözü geçen kâfirlerin yapıp ettiklerini görür ve buna göre de onları cezâlarıdırır. Kırâat imâmlarından Ya'kûb, (........) kelimesini, (........) harfiyle, (........) olarak okumuştur. |
﴾ 96 ﴿