106Biz bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ya da ertelersek) mutlaka ondan daha iyisini veya bir benzerini getiririz. Allah'ın her şeye kâdir olduğunu bilmez misin? “Biz bir âyetin hükmünü nesh eder yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ya da ertelersek)...” Nesh: Lügatte tebdil etmek, değiştirmek demektir. Şerî'at dilinde ise Nesh; Terahi (gecikme) ya da uzama yoluyla zihinlerimizde devam edeceği karar kılmış olan şer'î bir hükmün sona erdiğinin açıklanmasıdır. Böyle bir şey bizim açımızdan ya da bizim hakkımızda tebdil (yani değişme) olurken şerî'at sâhibi (Şerî'atı koyan yani Allah) açısından ya da O'nun hakkında sırf bir açıklamadan ibârettir. Burada aynı zamanda, neshi inkâr eden Yahûdîlerin ve benzerlerinin ileri sürdükleri “Bedâ'“meselesine de bir cevap oluşturmaktadır. Bedâ' inancına göre Allah'ın daha -hâşâ- önce düşünemediği veya bilmediği bir şeyin âniden doğuvermesi, bilmesi demektir ki, Allah hakkında böyle bir şey asla câiz değildir. Nesh meselsine gelince bu, bizatihi olması da olmaması da ihtimal içerisinde olan bir hükümdür ki, bir delil veya nass ile sabit olmalı ve fakat neshe aykırı olan bir zaman ile ya da ebedîlikle sınırlı bulunmamalıdır. Bunun da şartı şudur: Burada Ehl-i sünnet açısından kalbin buna bağlanması (inanması) noktasında bir sağlamlaşmanın olmasıdır; yoksa fiil açısından buna gerek yoktur. Yani hükmü yürürlükten kaldırılan (mensûh) ile hükmü yürürlükten kaldıran (nâsih) arasında bir ayrı zamanın olması gereğidir. Bu da itikat bakımından nesh edilen hükme inamlacak kadar bir zamanın mümkün olması demektir ki, nesh eden (yani nâsih) işte bundan sonra gelir (iner). Ancak mensûh olan (hükmü kaldırılan) fiil ile ilgili bir yerleşme (yani temekkün) zamamna gerek yoktur, şart değildir. Fakat Mu'tezile buna muhalefet etmektedir. Ayrıca neshin Kitap ve Sünnet ile de olabileceği konusu, hem üzerinde ittifak edilen nokta var, hem de tartışıları ve ittifak olunmayan nokta vardır. Hem tilâvetin ve hem de hükmün birlikte neshi câiz olduğu gibi, aynı zamanda hüküm nesh edilmiş olabilir ama, tilâvet mensûh olmayabilir bu da câizdir. Bazan da tilâvet mensûh olabilir (yürürlükten kaldırılabilir) ama, hüküm geçerliliğini sürdürür. Yine bu da câizdir. Aynı zamanda bir hükme dayalı olarak bir vasfın (niteliğin) neshi de câizdir. Meselâ, nass üzerine bir ziyade gibi. Bu biz Hanefîlere göre nesh ise de Şâfiîye göre değildir. İnsa: Kalplerde yerleşmiş ve ezberlenmiş olan bir şeyin unutturulmasıdır. Kırâat imâmlarından İbn Kesîr ve Ebû Amr, (........) kelimesinin, (........) olarak okumuşlardır. Bu da tehir etmek, ertelemek demektir. Kelime, (........) kökünden gelmektedir ve (........) demektir. “Daha iyisini veya bir benzerini getiririz.” Yani, kullar bakımından ondan daha hayırlısını, iyisini getiririz ki, kendisiye amel olunacak olan bu yenisi yürürlükten kaldırılana göre daha fazla sevap getirir. Ya da benzerini getiririz ki, bazı âyetlerin bazılarına göre bir fazileti aranmaz, bu, söz konusu değildir. “Allah'ın her şeye kâdir olduğunu bilmez misin,” Yani, Allah hayra kâdir olduğu gibi diğer şeylere de kâdirdir. |
﴾ 106 ﴿