114Allah'ın mescitlerinde O'nun adının anılmasına -hükümlerinin açıkça tebliğ edilmesine- engel olandan - yasak getirenden ve oraların ıssız ve harap hale dönüşmesine çalışanlardan daha zâlim kim olabilir? Aslında bunların oralara Allah'ın kendilerini cezâlarıdırmasından korkarak girmeleri gerekir. Bunlar için dünya hayatında zillet, âhirette de büyük bir azap vardır. “Allah'ın mescitlerinde O'nun admm anılmasına -hükümlerinin açıkça tebliğ edilmesine- engel olandan — yasak getirenden ve onların ıssız ve harap hale dönüşmesine sebep olandan daha zâlim kim olabilir?” Burada (........) mübteda olarak mermdur ve soru edatıdır. (........) kelimesi de haberidir. Manası; “Daha zâlim hangisi olabilir?” demektir. (........) ibâresi, (........) fiilinin iki mef'ûlünden ikincisidir. Nitekim, (........) cümlesi de buna örnektir. Şu âyetler de buna benzer âyetlerdir: İsrâ', 59. âyeti ile, İsrâ',94. âyeti gibi. Aynı zamanda, (........) ile birlikte cer edatının hazfı da (gizlenmesi, söylenmemesi de) câizdir. Yani, (........) gibi. Aynı zamanda mef'ûlü leh olarak mensûb olması da mümkündür. Yani: “Orada Allah adının anılmasından hoşlanmaması, anılmasını istememesi sebebiyle men edenden... “ Bu ifade yeryüzündeki tüm mescitleri kapsamak suretiyle hükmü geneldir. Mescit ve camilerde Allah adının anılmasına, yani oralarda şerî'atının açıklanmasına ve tebliğinin yapılmasına engel olan, yasak getiren zulüm ve ezmede ifrat noktasma varmış demektir. Bunun nedeni Hırıstiyanların Beyt-i Makdis'e eza verecek şeyleri atarak, Mescit-i Aksa'da halkın namaz kılmalarına mani olmaları ve onlara rahatsızlık vermeleri idi. Âyet buna işaret etmektedir. Ya da bu âyet, Hûdeybiye yılında müşriklerin Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ı Mescid-i Harâm'a sokmayı men etmeleri, yasaklamaları ile alâkalıdır. Âyette, (........) diye çoğul olarak “Allah'ın mescitleri” şeklinde gelmiştir. Halbuki yasaklama ya da men etme olayı sadece bir mescit ile, yani Mescit-i Aksa ile veya Mescit-i Haram ile alâkalıdır. Ancak her ne kadar Mescit tek ise de, yani sebep özel (haleyhisselâm) ise de buradaki hüküm geneldir. Tıpkı şu âyetteki gibi: “Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline!” Hümeze, 1. Bu âyet esasen Ahnes b. Şerik hakkında nâzil olmuş yani özel (haleyhisselâm) bir konu ile alâkalı ise de mana itibariyle geneldir. (........) Yani Allah’ı anmayı, zikri, tebliği kesenden, bunun koşup gayret gösterenden daha zâlim olanı var mıdır? Âyetteki (........) kelimesinden murat, mananın umumîliği, genelliğidir. Yani, böyle davranan kim olursa olsun, onlardan daha zâlimi yoktur, olamaz. Nitekim, “Allah’ın mescitlerinden “murat da genel manasıyla yeryüzündeki tüm mescitler demektir. “Aslında bunların -bu mani olanların, yasaklayanların- oralara -o mescit ve camilere- Allah'ın kendilerini cezâlarıdırmasından korkarak girmeleri gerekir.” Yoksa başka bir şekilde girmeleri doğru değildir. (........) ibâresi, (........) fıilindeki zamîrden hâldir. Yani: “Oraya korku ve endişe içerisinde, sıkıntılı bir hâlde girmeleri icabeder. Mü'minler bu şekilde cami ve mescitlerine giren din düşmanlarının bu girişlerini fırsat bilerek onları yakalayıp tutuklamalarından korka korka girmeliler. Bırakın Müslümanları abluka altına almaları, işkence ve zulme tabi tutmaları bir yana, onlara yasaklar getirmeleri bir tarafa, onların Müslümanlardan korku içinde olmaları gerekir.” demektir. Mana şöyledir: “Eğer onların zulümleri ve taşkınlıkları, azgınlıkları olmamış olsaydı, mescitlere girişleri böyle olurdu. “ (........) demek, Allah'ın hükmünde, demektir. Yani: Allah, Levh-i Mahfûz'da mü'minlere yardım etmeyi ve onları takviye edip desteklemeyi yazmış ve buna hükmetmiş, karar vermiştir. Dolayısıyla o mabetlere zâlimi, kâfir ve münâfık, kısaca hakka ve İslâm'a karşı olanları korka korka gireceklerine hükmetmiştir. Nitekim rivâyete göre Beyt-i Makdis'e Hırıstiyanlar girerlerken öldürülürüz endişesiyle kılık değiştirerek girerlermiş. Katâde der ki: “Beyt-i Makdis'te, yani Kudüs'te (Mescd-i Aksa'da) herhangi bir Hırıstiyan yakalanınca darbe saldırıya maruz kalırdı.” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de şöyle ilân ettirmiş ve buyurmuş ki: “Dikkat edin, iyi dinleyin. Artık bu yıldan sonra kesinlikle hiçbir müşrik haccetmeyecektir.” Bk. Buhârî, 369. Müslim, 1347. Bir tefsire göre; bunun manası, müşriklerin bundan -öyle Müslümanlar arasında yerleşmeleri, istedikleri gibi gezip tozmaları kesin olarak yasaklanmıştır. Nitekim, Rabbimiz bir âyette şöyle buyurmuştur: “Sizin Resûlüllahnü üzmeniz asla câiz olmaz.” Ahzâb, 53. “Bunlar için dünya hayatında zillet,” Müslümanlar ile savaş hâlinde olan düşmanların öncelikle öldürülmeleri, esir alınmaları ve zimmî olanlardan da cizye denilen vergi alınmak suretiyle zelil kılınmalılar, yani Müslümanların aleyhlerine kalkışacak bir fırsat bırakılmayacak tarzda baskı altında tutulup, kendilerine fırsat tanınmamalıdır, “ahirelte de büyük bir azap -cehennem ateşi- vardır.” |
﴾ 114 ﴿