133

Ey İsrâ'il oğulları! Yoksa Ya'kûb'a ölüm gelip çattığında onun, çocuklarına: “Benim ölümümden soma hangi inanca göre kullukta bulunacaksınız?” diye sorduğunda siz orada hazır mıydınız? Çocukları babalarına şöyle cevap vermişlerdi: “Senin ilâhına ve senin ataların olan İbrâhîm, İsmâîl ve İshak'ın ilâhına, bir tek ilâh olarak Ona kullukta bulunacağız. Biz ancak (Müslüman) olarak O'na teslim olmuşuz.”

“Ey İsrâ'il oğulları! Yoksa Ya'kûb'a ölüm gelip çattığında siz orada hazırmıydınız?”

Bu âyette yer alan, (........) kelimesi münkatıadır. Başında yer alan hemzenin manası da inkâr ve ret içindir. Yine, (........) kelimesi de, (........) kelimesinin çoğuludur ve hazır anlamınadır.

Yani, “Hazret-i Ya'kûb (aleyhi’s-selâm) ölüm döşeğinde iken, onun yanında siz hazır değildiniz, yoktunuz. “demektir.

Burada hitap mü'minleredir ve: “Siz o esnada orada değildiniz. Fakat siz bu bilgileri ancak vahiy yoluyla öğrenmiş oldunuz.” anlamındadır. Ya da buradaki, (........) kelimesi muttasıladır. Dolayısıyla bundan önce bir mahzûf takdir olunur. Hitap Yahûdîleredir. Çünkü onlar hep şunu savuna gelmişlerdir: “Ölen her peygamber Yahûdî dini üzere ölmüştür. “Sanki burada şöyle denir gibidir:

“Siz peygamberlerin Yahûdîlik dini üzere olduklarını mı savunup duruyorsunuz öyle mi? Yoksa siz, Ya'kûb ölüm döşeğinde iken, söylediklerini söylediği esnada yanında hazır mı bulunuyordunuz?”

“Onun, çocuklarına; benim ölümümden sonra hangi inanca göre kullukta bulunacaksınız? diye sorduğunda ...”

(........) deki (........) ilk geçen, (........) den bedeldir. Her ikisi üzerinde amil (etkin) görevini yapan, (........) kelimesidir. Ya da (........) fiilinin zarfıdır. (........) fiilinin başındaki, (........) başında yer aldığı, (........) fiiliyle mahallen mensûbtur.

Yani “Hangi şeye ve neye kullukta bulunacaksınız? “Buradaki, (........) hemen her şey için genel olarak kullanılan bir kelimedir. Ya da, mabudun niteliğini soran bir soru edatıdır. Meselâ:

Zeyd ne istiyor, fakih mi doktor mu?”

“Çocukları babalarına şöyle cevap vermişlerdi: Senin ilâhuıa ve senin ataların olan...” “İbrahîm, İsmâîl ve Ishak’ın ilâhına, bir tek ilâh olarak O'na kullukta bulunacağız.”

Bu âyette, “İlâh” ismi tekrarlandı. Bunun nedeni de, cer edatı yeniden zikredilmeksizin mecrûr olan zamîr üzerine atıf yapılmasın içindir.

Yine âyette yer alan, “İbrâhîm, İsmâîl ve İshak” kelimeleri de, (........) kelimesinin atfı beyanıdırlar. Hazret-i İsmâîl (aleyhi’s-selâm) de onun ataları arasında sayılmıştır. Çünkü amcasıdır ve amca baba mesabesindedir. Nitekim Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de, amcası Abbâs (radıyallahü anh) tan ötürü şöyle buyurmuştur:

“Bu, atalarınıın geride kalanıdır.” Bk. İbn.Ebû Şeybe, Musannaf: 121/109.

(........) ifadesi, (........) cümlesinden bedeldir. Bu, tıpkı şu âyetteki ifadeye benze bir ifadedir.

“..... perçeminden, yalancı perçeminden.” Alak, 15-16.

Yahut da bu, ihtisas üzere mensûbtur.

Yani bu şu demektir:

“Biz, senin atalarının ilâhı sözüyle bir tek olan ilâhı, Allah'a demek istiyoruz.”

“Biz ancak (Müslüman olarak) O'na teslim olmuşuz.”

Bu cümle, (........) kelimesinin failinden hâldir. Ya da, (........) üzerine atfedilen bir cümledir. Veya bu, te'kit için gelen bir parantez cümlesidir.

133 ﴿