139(Ey Rasûlüm!) De ki: “Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken O'nun hakkında siz kendinizce birtakım delilin- ileri sürerek bizimle tartışmaya mı girişiyorsunuz? Bizim yaptıklarınıız bize âittir, sizin de yaptıklarınız size âittir. Biz Allah'a samimiyet ve içtenlikle bağlı kalanlarız.” “(Ey Rasûlüm!) De ki: Allah hakkında siz kendinizce birtakım deliller ileri sürerek bizimle tartışmaya mı girişiyorsunuz?” Allah hakkında mı bizimle mücadele edip tartışıyorsunuz? Allah'ın peygamberini sizin içinizden değil de Araplardan seçip gönderdiğini mi tartışıyorsunuz? Ve: “Eğer Allah herhangi bir kimseye vahiy indirseydi mutlaka bizim üzerimize indirirdi” mi diyorsunuz? Siz kendinizi peygamberliğe bizden daha mı lâyık görüyorsunuz? “Halbuki Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir.” Hepimiz de müştereken O'nun kullarıyız. O da bizim Rabbimizdir. O rahmetini, ikram ve kerametini kullarından kimi dilerse ona isabet ettirir, ona verir. “Bizim, yaptıklarınıız bize âittir, sizin de yaptıklarınız size âittir.” Yani amel ve iş her şeyin temelidir, esasıdır. Nasıl sizin kendinize göre amelleriniz ve yaptıklarınız var ise,aynı şekilde bizim de kendimize göre iş ve amellerimiz vardır. “Biz Allah'a samimiyet ve içtenlikle bağlı kalanlarız.” Yani biz Allah'ın birliğini kabullenip buna ihlâs ve samimiyetle sarılıp îman ile bağlı kalanlarız. Halbuki sizler Allah'a ortak koşmaktasınız. İşte bu bakımdan ihlâs sâhibi olanlar elbette ikrama daha lâyıktırlar ve başkalanndan daha çok peygamberlik ihlâs sâhibinin hakkıdır. |
﴾ 139 ﴿