182Bununla birlikte kim de vasiyet edenin hataya yönelmesinden veya günaha girmesinden endişe eder de ilgili kimselerin aralarını bulursa kendisine herhangi bir günah yoktur. Şüphesiz Allah çok çok bağışlayan ve çok çok merhamet edendir. “Bununla birlikte kimde vasiyet edenin hataya yönelmesinden veya günaha girmesinden endişe, eder de, ilgili kimselerin aralarını bulursa kendisine, herhangi bir günah yoktur.” Âyette geçen, (........) kelimesi bildi (bilmek) manasınadır. Bu ifâde genelde Araplar arasında yaygın olarak kullanılır. Meselâ: (........) gibi ki, “Neredeyse göğün yağdırmasından korktum” , demek olup bununla, bilgi yerine geçen galip zannı (kuvvetle muhtemel olan ihtimal) demek istiyorlar. (........) kelimesini Hafs dışında kalan Kûfe okulu temsilcileri (........) olarak kırat etmişlerdir. (........) vasiyet konusunda yanılmak suretiyle haktan meyletmek, başka bir şeye yönelmek, demektir. (........) sırf zulmetmek, haksızlık yapmak için bilerek yan çizmek demektir. (........) kendi lehlerine vasiyet yapılanlar demek olup bunlar da, ana baba ve akrabalardan meydana gelirler. İşte bunlar arasında şerî'at ölçüleri içerisinde aralarını bulmaktır. (........) Çünkü bu kimsenin yaptığı değişiklik bâtıl ve yanlış olan bir şeyi hakka dönüştürmek, hak olanı gerçekleştirmektir. Bu açıdan bir vebal altına girmez. Önce hakkı değiştirip bâtıla yönelenleri anlatması ve sonra da batılı tekrar eski durumuna, yani hakka getirmesini, hakka dönüştürmesini zikretmesi meselesi her değiştirmenin ya da tebdilin vebal ya da günah olmadığını göstermek ve bildirmek içindir, bu bilinsin diyedir. Bir tefsire göre de bu, vasiyet edenin hayatta iken olacak olan durumuyla ilgilidir. Yani, bir kimse bir vasiyet hazırlarken bir kimse de yanında bulunur ve yapılan vasiyetin şerî'ata aykırıliğinı görür de bunun üzerine ona mani olur ve öyle yapmaması gerektiği üzerinde durarak onu doğruya yöneltirse, dolayısıyla bu şekilde ilk defa hatalı bir vasiyete bulunan kimsenin bununla ilgili söyledikleri açısından kendisine bir günah ve vebal yoktur. “Şüphesiz Allah çok çok bağışlayan ve çok çok merhamet edendi:” |
﴾ 182 ﴿