222(Ey Resûlüm Muhammed!) Bir de sana aybaşı (hayız) hakkında soruyorlar. Onlara de ki: “Aybaşı bir ezadır (rahatsızlık ve zarar vermedir). O hâlde aybaşı hâlindeki kâdirılarla (cinsel ilişkiden) uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Ancak temizlendiklerinde artık Allah'ın size emrettiği mahâlden olmak suretiyle onlara yaklaşırı. Çünkü, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever.” “(Ey Resûlüm Muhammed!) Bir de sana aybaşı (hayız) hak/anda soruyorlar.” Bu kelime, tıpkı (.......) gibi (.......) olarak gelir. “Onlara de ki, aybaşı bir ezadır, rahatsızlıktır ve zarar vermedir.” Yani, hayız hâli insanın tiksineceği bir durumdur, cinsel ilişkide bulunmak isteyen bundan rahatsızlık duyar. “O hâlde aybaşı hâlindeki kâdirılarla (cinsel ilişkiden) uzak durun.” Onlarla bu durumda cinsel ilişkiye girmeyin. Anlatıldığına göre Hırıstiyanlar kadının aybaşı hâli olup olmamasına bakmaksızın her halükârda kâdirılarla cinsel ilişkide bulunurlardı. Kadının hayızlı olup olmadığına aldırmazlardı. Yahûdîler ise, aybaşı gören kâdirılarla her manada bağlarını aybaşı sonuna kadar keserlerdi. Pişirdiklerini yemezler, aynı evi ve yatağı birlikte paylaşmazlardı. Ancak, Allah, Hırıstiyanların ya da Yahûdîlerin yaptıklarını değil orta yolu emretti. İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe ile İmâm Ebû Yûsuf’a göre, peştemaliyle kapatması gereken yer dışında, yani göbeği ile diz kapağı arası dışındaki yerlere temas edebilir, bunda bir sakınca yoktur. Bahsedilen yerlerden kaçınması gerekir. İmâm Muhammed'e göre cinsel organ dışında dilediği yerlere dokunabilir. Hazret-i Âişe (radıyallahü anha) ise şöyle demiştir: “Sadece kan mahallinden (cinsel organdan) uzak durur ve bunun dışında koca için her şey mubahtır.” “Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın.” Cinsel ilişkiye geçerek yaklaşmayın ya da cinsel ilişki kurmak maksadıyla yaklaşmayın. (.......) kelimesini kırâat imâmlarından Hafs dışında Ebû. Bekir, Hamza, Kisâî ve Halef şeddeli olarak, (.......) tarzında okumuşlardır. Bu da “Yıkanıp temizleninceye kadar” demektir. Kelimenin aslı ise, (.......) idi. (.......) ile (.......) harflerinin mahreçleri (çıkış yerleri) birbirlerine yakın olması sebebiyle (.......) harfi(.......) harfine idğam olundu. İsmi geçen diğer kırâat, imâmları ise bu kelimeyi, (.......) olarak âyette geçtiği gibi okumuşlardır. Bunun da manası, “aybaşı kanı ya da hayız kesilinceye kadar” demektir. Her iki kırâat yani okuyuş tarzı sanki iki ayrı âyet imiş gibidir. Biz de bu ikisiyle amel ederiz. Bunun için gerekçemiz şudur: (.......) kırâatini, yani tahfif kırâatini göz önünde bulundurarak aybaşı hâlindeki kadın bundan dolayı yıkanmış olmasa da hayız süresinin çoğunun geçmesi ve aybaşı kanının da kesilmiş olması hâlinde ona yaklaşır. Yani; hayız kesilme süresinin en fazla zamanı olan on gün içinde kesilirse, kadın bu hâlde yıkanmış olmasa da, yani gusletmese de hayız süresinin fazla olan on günlük süresi tamamlandığı için kanın kesilmesinden sonra eşiyle cinsel ilişki kurabilir. Eğer aybaşı süresinin en fazla olan süresinden daha az bir sürede hayız kanı kesilmiş ise kadın bundan dolayı yıkanıp (gusledip) temizlenmedikçe koca hanımına cinsel ilişki için yaklaşamaz. Ya da şedde ile okunan (.......) kırâatini göz önünde tutarak ve bununla amel ederek yıkanmasa bile üzerinden bir namaz vakti geçmedikçe koca hanımına cinsel ilişki kurmak maksadıyla yaklaşamaz. İşte âyeti buna hamletmek (tefsirlamak) aksine tefsirlamaktan daha evlâdır (yerindedir). Çünkü bu takdirde bilindiği gibi ikisinden biriyle amel terk olunmuş olacaktır. İmâm-ı Şâfiî (rahmetüllahi aleyh) ye göre koca, hanımı aybaşı kanından kesilip ve aynı zamanda yıkanmadıkça eşine yaklaşamaz. Yani, hem kandan kesilmiş olacak ve aynı zamanda yıkanmış da olacak ki, kocası hanımıyla cinsel ilişki kurabilsin. İmâm-ı Şâfiî'nin delili ise, âyetin devamı olan: (.......) kavlidir. Böylece İmâm-ı Şâfiî her iki hükmü de yani, kanın kesilmiş olmasını ve bununla beraber aynı zamanda yıkanmış olmasını cem ederek: “Onlar temizlenip yıkanınca onlarla cinsel ilişki kurabilirsiniz.” diye tefsirlamıştır. “Ancak temizlendiklerinde arlık Allah'ın size emrettiği mahâlden olmak suretiyle onlara yaklaşırı.” Allah'ın size cinsel ilişkiye geçmesini emrettiği ve sizin için helâl kıldığı yerden -ki burası ön mahâldir ve bilinen uygun yerdir- cinsel ilişki kurabilirsiniz. “Çünkü, Allah tevbe edenleri de sever” Yasaklandığı şeyleri işlemekten tevbe edenleri ya da defalarca günah ve yasaklara bularııp tekrar tekrar tevbe ile Allah'a dönenleri, ne kadar sürçerlerse sürçsünler yine de dönenleri Allah sever. Sevgi ya da mahabbet, Allah'ın affının ve mağfiretinin çok büyük olduğunu ve O'ndan umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini bilmesi ve tanıması sebebiyledir. “temizlenenleri de sever.” Su ile yıkanıp temizlenenleri ya da kâdirılara uygun olmayan arka mahâlden ilişkiden uzak duranları veya hayız hâlinde iken hanımlarıyla cinsel ilişkiden sakınanları veya her tür kötülükten uzak duranları sever. Şimdi tefsirini okuyacağımız âyetin nüzul sebebi şöyledir. Yahûdîler şöyle derlermiş: “Kişi hanımına arka taraftan yaklaşarak cinsel ilişki mahallinden ilişkiye geçerse, kadının hamile kalması hâlinde doğacak olan çocuk şaşı olarak doğar.” İşte gerçeğin onların inandıkları ve söyledikleri gibi olmadığını inen bu âyet şöyle açıklıyor: |
﴾ 222 ﴿