256

Dinde zorlama yoktur. Artık doğru olan (İslâm yolu) ile bâtıl olan (küfür yolu) birbirinden ayrıl(ıp gerçek ortaya çık)mıştır. Öyleyse her kim tağutu reddedip Allah'a îman ederse işte o, muhakkak kopması mümkün olmayan sapasağlam kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi hakkıyla işitendir, bilendir.

Dinde zorlama yoktur.

Yani hiçbir kimse hak dinine girsin diye icbar olunamaz. Bu hak din de İslâm dininden başkası değildir. Bir tefsire göre bu ifade, “men etme, yasaklama” manasında haberdir.

Rivâyete göre, Ensar'dan bir zatın iki oğlu varmış, her iki oğlu da Hırıstiyanlık dinini seçmişlerdi. Babası bunlara baskı yaparak İslâm'ı seçmelerini ve onda kalmalarını ister ve:

“Siz Müslüman olmadıkça sizi bırakmam.” der. Ancak her iki oğlu da buna yanaşmazlar ve nihayet durum Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e iletilir ve Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzurunda şikâyetlerini dile getirirler. Ensar'dan zât der ki:

— Ey Allah'ın Rasûlü! Benim bir kısmım (ailemden bazısı) cehenneme girecek mi, işte ben onu bekliyorum.” Bunun üzerine bu âyet iner ve adam da çocuklarının peşlerini bırakır.” Bk. Vahidi, Esbabu'n-Nüzul, s. 52.

Abdullah b. Mesud ve bir grup (cemaat) diyorlar ki; bu âyet İslâm'ın ilk dönemlerinde bu manasıyla geçerliydi. Daha sonraları bu âyet savaşma ve cihad ile ilgili âyetin gelmesiyle neshedilmiştir.

Artık doğru olan (islâm yolu) ile bâtıl olan (küfür yolu) birbirinden ayrıl(ıp gerçek ortaya çık)mışlır. “

Yani; açık seçik olarak ve net delillerle îman ile küfür birbirinden ayırdedilir olmuştur. Neyin hak ve neyin bâtıl olduğu gerçeği ortadadır.

Öylerse her kim tağutu -şeytanı ve putları, putlaştırıları şeyleri- reddedip Allah'a îman ederse, işte o, muhakkak kopması olmayan sapasağlam kulpa yapışmıştır.” Tagut: İnsanın haddini aşarak, Allah'tan başkasını ma'bût edinmesidir. Buna göre Allah'ın emirlerini ve yasaklarını tanımaksızın ve şerî'atını reddetmek suretiyle olan her itâat taguttur. Her rejim ve ideoloji, hak dinin dışında din gibi kabul edilen her sistem ve her yasa bu anlamda tagut kavramı içinde yer aldığı gibi, her çeşit put ve putlaştırıları her varlık ve madde de yine taguttur. Dolayısıyla bir toplumun tagutu denilince o toplum tarafından Allah ve Rasûlünün emir ve hükümleri dışlanmak suretiyle bağlı kaldıkları ve uygulayageldikleri her sistem, rejim ve ideoloji bu manasıyla taguttur. Allah'ı ve hükümlerini tanımamaktır. Yoksa bu yalnız şeytanlar veya putlar demek değildir. (Mütercimin notu)

(.......) kelimesi, (.......) manasınadır. Bu da yapışmak, tutunmak, demektir. (.......) ise bağlarııları, takınılan şey, kulp, tutamak manasınadır. (.......) kelimesi, (.......) kelimesinin müennesidir. Bu, hiç kopmayan çok güçlü ip, sağlam ve güvenilir, demektir. (.......) kopma imkanı olmayan, manasınadır. Bu, bir bakıma bilinen maddi örneklerden ve delillerden hareketle gerçeği kavramak manasına gelen bir temsil yani öraeklendirmedir. Gözle görülebilen ve duyularla anlaşılabilenlerden yola çıkılarak gerçeğe ulaşmanın bir yoludur. Bu şekilde bu âyeti dinleyip duyan bir kimse bunları kafasında canlarıdırsın ve âdeta olay karşısında cereyan ediyormuş ve kendisi de gözleriyle bu gerçeği görüyormuşçasına hareket etsin de bu sayede inancını pekiştirmiş olsun. Bu durumda mana şöyle olur:

“Kişi kendi adına öylene sağlam olarak dinine bağlarısın ki, asla herhangi bir noktadan ona herhangi bir şüphe girişine izin verilemesin.”

Kaldı ki; “Allah her şeyi -onun ikrarını- haklarla işitendir, -ve itikadını da hakkıyla- bilendir.”

256 ﴿