17(Onlar) sabredenler, dosdoğru olanlar, (Allah'a) itâat edenler, Allah yolunda infak edenler ve seher vakitlerinde Allah'tan mağfiret dileyenlerdir.” “Onlar sabredenler,” Allah'a taatte, musibetlere ve felâketlere dayanmada hep sabrederler. (.......) kavli de yine medih üzere mensûbdur. “dosdoğru olanlar” Hep söz olarak haktan haber verililer, hükümlerin gerektirdiği şekilde amelleri fiilen yerine getirirler ve kesin bir kararlılıkla ve niyetle hakka ve gerçeğe sarılırlar. “(Allah'a) itâat edenler,” içtenlikle ve sadakatle yalvarıp yakaran, dua edenler, itâat edenler, “Allah yolunda infak edenler” tasadduku elden bırakmayıp ihtiyaç sahiplerinin dertlerine derman olanlar, “ve seher vakitlerinde Allah'tan mağfiret dileyenlerdir.” Hep Allah'tan affedilmelerini isteyenlerdir. Özellikle burada “seher vaktine” dikkat çekilmesinin bir nedeni vardır. Bu, dualara en çok icabet olunan bir vakittir ya da duaların en çok kabul edildiği vakit olmasındandır. Çünkü bu, halvet vaktidir. Zira herkesin uyumakta olduğu bir sırada, sıcak yatağmdan kalkarak Rabbine dilekçe sunmak, ağlayarak derdini ve zorlukini O'na aktarmak gibi Nâfile bir ibâdet yoktur. Nitekim; Hz Lokman (aleyhi’s-selâm) oğluna şöyle bir öğütte bulunuyor: “Ey oğul! Seher vaktinde uyanıp öten horoz senden daha erken ve akıllıca davranıp kalkmasın, sen ondan önce davran, sakın o öterken sen mışıl mışıl uyumayasın.” Sıfat ya nitelikler arasında yer alan ve bir bağ edatı olan (.......) harfi, burada bu özellikleri taşıyan kimselerin taşıdıkları bu niteliklerin her biri açısından ayrı ayrı bir kemale, özelliğe ve üstünlüğe delâlet olsun içindir. Aynı zamanda her bir nitelik ya da özelliğin övme ya da medih konusunda bağımsız birer sıfat olduklarını, bu açıdan birinin diğeriyle bağlı olmadığını bildirmek ve öğretmek içindir. |
﴾ 17 ﴿