27

Geceyi (kısaltarak) gündüze katarsın, gündüzü de (kısaltarak) geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden de ölüyü çıkarırısın. Dilediklerini de hesapsız olarak rızıklarıdırırsın.”

Geceyi kısaltarak gündüze katarsın, gündüzü de kısaltarak geceye katarsın.” (.......) kelimesi, mastar ifadesiyle, (.......) kelimesi, bir şeyi diğer bir şeyin içine sokmak ve girdirmek demektir. Bu ifade burada mecâzî anlamda kullanılmıştır.

Yani; gecenin saatleri eksilir, ya da geceler kısalmaya başlar ve gündüzleri de uzar. Aynı şekilde zamanı geldiğinde bu defa gündüzün saatleri kısalmaya ve geceler de uzamaya başlar.

Ölüden diriyi çıkarırsın.” Nutfe denen spermden ya da meniden canlıyı çıkarıp yaratırsın veya yumurtadan civciv çıkarırısın ya da kâfir olandan mü'min kimse var edersin. “diriden de ölüyü çıkarırısın.” İnsandan meniyi ya da nutfeyi veya spermi, tavuktan yumurtayı ve mü'minden de kâfiri çıkarır var edersin.

Dilediklerini de hesapsız olarak rızıklarıdırırsın. “Gerçi her ne kadar bunun durumu Allah katında bilinen bir gerçek ise de yaratılanlar bunun ne sayısını, ne miktarım ve ne de ölçüsünü bilebilirler. Bunun da nedeni yaratılanlar, akıllara böylene durgunluk veren ve hayret uyandıran manasındaki bu muazzam ve yüce fiilleri var eden kudretin ne kadar üstün olduğunu delilleriyle anlayıp kavrayabilsinler.

Bunun yanında aynı kudretin kullarından dilediklerine sonsuz ve hesapsız manada rızık verme kudretine sahip olduklarını da anlayıp kavrasınlar. Dolayısıyla böyle bir gücün ve kudretlin sâhibi olan Allah, Arap olmayan toplumlardan mülkü alıp Araplara vermeye kâdir olması yanında aynı zamanda ellerinden mülklerini ve varlıklarını aldığı Arap olmayan unsurları veya o dönemin ateşe tapan İran toplumu ile yine sapık olan Bizans toplumunu da zelil kılmaya kâdirdir. Onları zelil hale getirdiği gibi Müslüman Arap toplumunu da Azîz ve güçlü kılar. Bazı kaynaklarda ise şöyle ifadeler yer almaktadır:

“Ben Allah, melikler melikiyim, krallar üstü kralım. Bütün kralların kalpleri ve perçemleri benim elimdedir. Gerçekten kullarını bana itâat ettikleri müddetçe, ben o kralları başlarında onlara merhamet eder hale getiririm. Eğer kullarını bana karşı gelir ve hükümlerimi tanımazlarsa, ben o kralları onların başlarında kendilerine zulmeden kimseler kılarını. Sakın krallara, sizi idare edip duranlara küfredip bununla zamanınızı geçirip durmayın. Ancak yaptıklarınızdan dolayı tevbe ederek bana dönün ki; size şefkat edeyim, onların aleyhinde olarak yanınızda yer alayım.”

İşte bu ifadeler bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şu hadislerinin ifade ettiği manayı hatırlatıyor:

“Siz nasıl iseniz, başırııza sizi öyle idare edecek biri getirilir.” Kudai bu hadisi, “Müsnedu'l-Şihab” kitabında rivâyet etmiştir. S: 372.

Kırâat imâmlarından Medine okulu ile Ebû Bekir dışında Kûfe okulu mensupları, Kur'ân’ın hangi yerinde geçerse geçsin, (.......) kavli ile, (.......) kavillerindeki (.......) harflerini şeddeli ve meksur olarak kırâat etmişlerdir.

27 ﴿