30

Herkesin iyilik olarak ne yaptıklarını ve kötülük olarak işlediklerini karşısında göreceği âhiret gününde, (kötülük işlemiş olanlar), kendileriyle işledikleri günahtan arasında uzak bir mesafe olsun arzu edeceklerdir. Allah (kendisine karşı gelmemeniz için) sizi uyarıyor. Zira Allah kullarına karşı çok şefkat ve merhamet sâhibidir.

“Herkesin iyilik olarak yaptıklarını ve kötülük olarak işlediklerini karşısında göreceği âhiret gününde, (.......) (kötülük işlemiş olanlar,) kendileriyle işledikleri günahları arasında uzak bir mesafe olsun arzu edeceklerdir.”

Bu âyette geçen (.......) kelimesiyle mensûbdur.

Diğer taraftan, (.......) kavlinde bulunan zamîr de, (.......) kelimesine âittir.

Yani; bunun manası şöyle olmaktadır:

“Kıyamet gününde herkes işlediği hayrı (iyiliği) ve şerri (kötülüğü) hazır ve gerçek olarak karşısında gördüğünde, işte o gün ile kendisi arasında hiçbir zaman varıp ulaşılamayacak bir mesafe, bir aralık olsun temennisinde bulunacaktır.”

Ya da bu, (.......) kelimesi, “hatırla, an” manasında olan, mukadder (.......) fiiliyle mensûbdur. Dolayısıyla bu, sadece, (.......) üzerinde vaki olur, gerçekleşir. (.......) kavli de mübteda olarak merfû' olur. (.......) kelimesi de bunun haberi olur. Bu takdirde de mana şöyledir: “Kötülük işlemiş olan kimse de, kendisiyle o kötülüğü arasında uzaklaşabileceği (kaçabileceği) bir mesafe olsun isteyecektir.”

Ancak burada, (.......) kavlinin merfû' olması sebebiyle, âyette geçen, (.......) kelimesinin şart için olması sahih (doğru) olmaz. Evet burada merfû' olmak câiz olabilir; ama, bu takdirde şartın mazi fiil olması gerekir. Bu olmadığı takdirde câiz olmaz. Ancak daha çok cezm olabilmektedir. Nitekim, bu sahanın otorite alimlerinden olan İmâm Müberred Ebû'l-Abbâs Muhammed b. Yezid b. Abdulekber’den gelen rivâyete göre der ki: “Merfû' olarak okunması şazdır.” yani, az rastlarıan bir durumdur.

Yüce Allah, bizzat sizin (kendisine karşı gelmemeniz için) sizi uyarıyor.” Bu âyetin burada da tekrar edilmesinin sebebi, insanların gaflete düşmemeleri için ve her an kendilerini âhiret ve ölüm ötesi hayat için iyi olarak hazırlamalarını akıllarında tutmalarını isteyen bir uyandır. “Halbuki Allah kullarına karşı çok şefkat ve merhamet sâhibidir.” Nitekim; Allah'ın kullarına karşı merhametli olduğu ve onlara şefkatle muamele ettiğinin bir delili da bizzat kendisinin kullarını burada da görüldüğü gibi tekrar tekrar uyarmasıdır. Evet uyanyor ki ileride Allah'ın gazâbı ile karşı karşıya kalmasınlar.

Ayrıca yüce Allah'ın kemal manasındaki kudreti sebebiyle kullarını uyarması yanında burada, rahmetinin genişliği sebebiyle bunu umut etmeleri ve beklemeleri manasının da var olabilmesi de câiz olduğu da murat olunmuş olabilir. Çünkü; Rabbimiz bir başka âyetinde şöyle buyurmaktadır:

“Şüphesiz senin Rabbin tevbe eden mü'min kulları için kesin olarak mağfiret sâhibi olduğu gibi, Allah düşmanı kâfirleri cezâlarıdırmak için de mutlak manada acıklı bir azâbın sâhibidir de.” Fussilet,43.

Bu âyetin nüzul sebebi, şöyledir. Yahûdîler:

“Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz.” diyorlardı. Onların bu tür konuşmaları üzerine Rabbimiz şöyle buyurdu:

30 ﴿