35

İmran’ın hanımı demişti ki: “Rabbim! Ben, karnımdakini Sana hizmet etsin diye adadım. (Bu adağımı) benden kabul buyur! Çünkü; Sen (yapılan her duayı) duyan ve (her maksadı) en iyi bilensin.”

İmran'ın hanımı demişti ki: Rabbim/ Ben, karnımdakini Sana hizmet elsin diye adadım.”

Bu âyetin başında yer alan (.......) kelimesi, (.......) kavliyle mensûb olmuştur veya burada muzmer olan bir, (.......) fiiliyle mensûb kılınmıştır. Burada geçen İmran'dan kasıt ise, İmran b. Masan'dır ve Meryem'in annesi Hanne'nin kocası, Hazret-i Îsa (aleyhi’s-selâm) nın da dedesidir. Hanne de Hazret-i Îsa (aleyhi’s-selâm) nın ninesi ya da anne annesidir. Hanne de Fakuza'nın kızıdır.

“Sana adadım” yani, senin uğrunda mabedinde hizmette bulunması için bunu kendim için kesin bir görev edindim, kendime vacip ya da gerekli saydım. (.......) kavlinde yer alan, (.......) kelimesi, (.......) harfinden hâldir. Bu da, (.......) manasınadır.

Yani bu, “Onu Beytu'l-Makdise hizmet için özgür kıldım, onun üzerinde hiçbir kimsenin söz sâhibi olmamasını diledim ve ben onu bu gayenin dışında herhangi bir maksat ile de bir hizmete koşmayacağım.” demektir.

Aslında bu türden bir adakta bulunmak onların inançlarına göre meşru idi. Ya da bunun manası, “Sırf sana ibâdet etsin diye adadım, başka değil. “manasınadır. Meselâ; “özgür çamur harç” diye bir tabir söylenir ki, bunu manası, “pürüzsüz en sağlıklı harç “demektir. İşte buradaki ifade de buna benzer bir anlam taşımaktadır.

(Bu adağımı) benden kabul buyur!” Kırâat imâmlarından Nâfi, Ebû Cafer ve Ebû Amr, burada geçen, (.......) kavlini, (.......) olarak (.......) harfinin fethasıyla okumuşlardır.

Takabbul, bir şeyden memnun kalarak ve hoşnutluğunu göstererek almak demektir.

Çünkü; Sen (yapılan her duayı) duyan ve (her maksadı) en iyi bilensin.”

35 ﴿