92

Siz sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça asla gerçek “İyi” ye eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz ki Allah onu hakkıyla bilir.

Siz sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça asla gerçek (.......)ye eremezsiniz.” (.......)

Yani; gerçek iyiyi elde edemezsiniz veya gerçek iyilerden olamazsınız. Ya da Allah’ın sizin için hazırladığı gerçek “İyi” ye, sevaba ve cennete kavuşamazsınız. (.......) Taki yaptığınız harcamalarınız sizin için en gözde olan malınızdan ya da farklı bir değer biçtiğiniz mallarınızdan vermedikçe... Hasen-ı Basrî diyor ki:

“Kim sevdiği şeylerden, bu sevdiği şey tek bir hurma tanesi de olsa, Allah için harcarsa, işte o kimse hüküm bakımından bu âyetin içerisinde yer alır.”

Vasıti Ebû Bekir Muhammed b. Mûsa ise'şöyle diyor:

“Birr'e yani gerçek'iyi'ye ulaşabilmek kişinin sevdiği şeylerden harcamasıyla olur. Allah'a kavuşmak ise, her iki dünyadan da feragatle elde edilir.”

Ebû Bekir el-Verrak da şöyle der: “Sizin gerçek iyiliğiniz ve hizmetiniz kardeşlerinize ulaşmadıkça, benim gerçek iyiliğim/sevabım ve mükâfatım size ulaşmaz.”

Eğer özetle demek gerekirse; “Kişi, istediğini elde edebilmesi, ancak onun uğrunda sevdiğini gözden çıkarmasıyla kazanabilir.”

Ömer b. AbdülAzîz'den aktarıldığına göre:

“Kendisi heybeler (paketler) dolusu şeker satın alır ve sonra da satın aldığı bu şekerleri de sadaka olarak dağıtırmış. Kendisine:

Bu şekerlere harcadığın parayı sadaka olarak dağıtsan olmaz mı, diye sorduklarında, şu karşılığı verir:

— Çünkü, ben şekeri çok daha fazla seviyorum. Dolayısıyla en çok sevdiğimi Allah yolunda harcamak istiyorum.”

Âyette geçen, ilk (.......) cer edatı teb'îz içindir.

Yani bir kısmı, bazısı manasını taşır. Bu ise Abdullah b. Mesud'un kırâatine göredir.

Yani; mana şöyledir: “Sevdiğiniz şeylerin bir kısmını ya da birazını verinceye kadar vermedikçe...” demektir. İkinci (.......) edatı ise tebyîn yani açıklama mahiyetindedir.

Yani; “Hangi şeylerden harcamak iyi olursa siz onu istersiniz (seversiniz). Hangi şey kötüdür siz onu harcamak istemezsiniz.”

Şimdi tefsirini okuyacağımız âyetin nüzul sebebi şöyledir:

'Yahûdîler Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e,

— Sen İbrâhîm'in dini üzere olduğunu ileri sürüyorsun. Halbuki İbrâhîm peygamber deve etini yemez ve deve sütünü de içmezdi. Fakat sen hem deve etini yiyor ve hem sütünü içiyorsun, demişlerdi. İşte bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

Bu söyledikleriniz İbrâhîm (aleyhi’s-selâm)’e helâl idiler ve biz de onları helâl sayıyoruz.” Vahidi, Esbabu'l-Nüzul, s: 75-76.

Ancak Yahûdîler bunların hem Hazret-i İbrâhîm (aleyhi’s-selâm) ve hem Hazret-i Nûh (aleyhi’s-selâm) un dinlerinde haram olduğunu ve haramlıklarını sürdürdüklerini iddia ettiler. İşte onların bu iddialarının bir yalandan ibâret olduğunu açıklamak üzere şimdi okuyacağımız bu âyet nâzil olmuştur.

92 ﴿