110

Siz insanların (iyiliği) için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a îman edersiniz. Eğer Kitap ehli îman etseydi, kesinlikle bu, onlar için çok daha hayırlı olurdu. Gerçi içlerinden îman edenler de var ama, onların çoğu fâsıktır.

Siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz.” Bu Âyetteki, (.......) kavli ile sanki, (.......) denir gibidir.

Yani; “Siz en hayırlı bir ümmet oldunuz.” veya “Siz Allah'ın ezeli olan ilminde en hayırlı bir ümmet idiniz-” veya Levh-i Mahfûz'da en hayırlı bir ümmet idiniz.” Yahut da “Siz, sizden daha önce geçen ümmetler için ortaya çıkarılmış en hayırlı bir ümmet olarak tanınan bir ümmet idiniz.” demektir.

(.......) kelimesindeki (.......) cer edatı, (.......) fiiline mütealliktir.

İyilikleri emreder, kötülükleri meneder ve Allah'a îman edersiniz.”

Bu Âyetteki (.......) diye başlayan cümle yeni bir cümledir. Bu cümle ile bu ümmetin neden hayırlı bir ümmet oldukları yönleri açıklarııyor. Meselâ; “Zeyd, insanları yediren ve giydiren soylu bir kimsedir.” cümlesinde olduğu gibi. Dikkat edilirse bu cümlede de Zeyd adındaki kimsenin soyluluk yönü yedirme ve giydirme özellikleriyle açıklarııyor.

(.......) yani; “Îmanı ve Resûlüllahne itaati emredersiniz. “Küfürden ve her sakıncalı şeyden de menedersiniz.” ve Allah'a imanda devam edersiniz.” Ya da bu özellikler arasında yer alan atıf edatı (.......) harfi tertibi gerektirmeyebilir.

Eğer Kitap ehli îman etmiş olsalardı, kesinlikle bu, onlar için çok hayırlı olurdu.”

Yani; hâlen üzerinde bulundukları ve inatla sürdürdükleri inançlarından vazgeçerek Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)e îman etmiş olsalardı bu, onlar için daha iyi ve hayırlı olurdu. Çünkü; kitap ehli sırf makam, mevki ve şöhret peşinde koşturduklarından ve başkalannın kendilerine uymalarını istediklerinden dolayı kendi sapık ve bâtıl inançlarını îslâm dinine tercih ediyorlardı. Halbuki Kitap ehli îman etmiş olsalardı istedikleri o şeylere de, riyâsete yani makam ve mevkilere de gelebilir ve başkalan da kendilerine tâbi olabilirdi. Ancak bunlar dünya çıkarlarını bâtıl inançları adına tercih ettiler, Bu itibarla kendileri için hayırlı olanı bâtıl dinleri uğruna feda ettiler. Hâlbuki îman etselerdi belki dünyada da istediklerini yine elde edebilirlerdi. Çünkü; îman etmeleri hâlinde kendilerine iki kat ecir vaad buyurulmuştu.

Gerçi içlerinden -Abdullah b. Selâm ve arkadaşları gibi- îman edenler de var ama, onların çoğu fâsıktır.” Küfürde inat eden aşırı ve azılı kimselerdir.

110 ﴿