111Onlar (Kitap ehli) size (dilleriyle incitip) rahatsız etmekten başka asla bir şey yapamazlar. Eğer sizinle savaşa girecek olsalar, arkalannı dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da olunmaz. “Kitap ehli size (dilleriyle incitip) rahatsız etmekten başka bir şey yapamazlar.” Size verecekleri zarar sadece sözle sataşmaktan başka bir şey olamayacaktır. Onlar dininiz konusunda size sataşacaklar veya sizi tehdit edecekler ya da bu ve benzeri türden sıkıntı vermeye çalışacaklardır. “Eğer sizinle savaşa girecek olsalar, size arkalannı dönüp kaçarlar.” Yani; hezimete uğrarlar, öldürmek veya esir almak gibi size bu anlamda asla zarar veremezler. “Sonra onlara yardım da olunmaz.” Yani daha sonra hiçbir kimse tarafından onlara destek verilmez, onlara yandaş çıkmaz, size karşı onların yanmda yer alacak bir kimse bulunmaz. Âyetin bu kısmında bunlardan Müslüman olanlar için İslâm'da sebat ettikleri gerçeği anlatılıyor. Çünkü; Yahûdîler, kendilerinden olup da Müslüman olanları hep rahatsız etmişler, onları tehdit ederek rahatsızlık verip durmuşlardır. Buradaki (.......) kavli şart ve cezâ cümlesi üzerine ma'tûf haber manasında yeni bir cümledir. Yoksa bu, (.......) üzerine ma'tûf bir cümle değildir. Eğer bu cümle (.......) kavli üzerine ma'tûf olsaydı bu takdirde, (.......) denilirdi. Ancak bu, yeni bir cümle olarak getirildi ki, bununla, İster savaşsınlar, ister savaşmasınlar, onlara herhangi bir yardımın olmayacağını bildirmek için Allah bu cümleyi zikrediyor. Cümlenin takdiri şöyledir: “Size bildiriyorum ki, eğer onlar sizinle savaşırlarsa mutlaka bozguna uğrayacaklardır ve size yine haber veriyorum ki onlara yardım da olunmayacaktır.” (.......) edatı mertebe açısından terahi manasınadır. Yani; aralıklarla, zaman içinde serpiştirilerek peyderpey olabilecek durumları bildirmektedir. Çünkü; Yahûdîlere hep rezil olmak ve aşağılanmak gün bir durumlarının olacağmı bildirmek, onlara arkalannı dönüp kaçacaklarını haber vermekten daha büyük bir olaydır. |
﴾ 111 ﴿