133

Rabbinizin mağfiretine ve genişliği göklerle yer kadar olan cennete koşun. (Bu cennet,) müttakiler için hazırlanmıştır.

(.......) harfi olmaksızm (.......) diye okumuşlardır. Bunu (.......) ile yani; (.......) olarak okuyanlar bu âyeti makabline (bir öncesine) atfetmektedirler. (.......) harfini hazfedip (düşürüp) okuyanlar ise, bunu yeni bir cümle olarak kabul etmektedirler.

Mağfiret ve cennete koşmak” demek, kişiyi bu iki nimete kavuşturacak amellerde bulunması ve onlara koşması demektir. Daha sonra da bu amellerin şunlar olabileceği belirtilmiştir: beş vakit namaz, namazın ilk (iftitah) tekbiri veya Allah'a karşı olan taatler, ihlâs, tevbe, cuma namazı ve cemaat.

O cennetin genişliği gökler ile yerin genişliği kadardır. “Nitekim, Rabbimiz şöyle buyurmuştur:

“... O cennetin genişliği gökle yerin genişliği kadardır.” Hadid,21.

Bundan murat, cennetin genişlik ve yayılmışlıkla tanıtılmasıdır. Burada Rabbimiz, halk tarafından bilinen yaratılmışların en geniş ve yayılmış olanına benzeterek cenneti tanıtmaktadır. Özellikle “genişlik” ifadesinin kullanılması sırf mübalağa için ve uzun olmaya göre daha yaygın olan bu ifadeye yer verilmiştir.

Yani; cennetin uzunluğunun çok daha fazla oluşuna dikkat çekmek içindir.

İbn Abbâs'tan rivâyete göre; “Eğer cennet birbirine eklense, genişliği yedi kat gök ile yedi yeryüzü kadardır.”

“Cennet yedinci kat ya da dördüncü kat göktedir.” tarzında gelen rivâyetin manası, “Cennet, o cihette ya da yöndedir.” demektir. Yoksa “oradadır” veya, “onun bir kısmmdadır” demek değildir. Bu ifade tıpkı, “ev bahçededir” ifadesine benzer ki, eğer ev, ona ekli ise, evin kapısı bahçe kapısından tarafadır, anlamında demektir.

(Bu cennet,) Allah'ın emir ve yasakları doğrultusunda sakınanlar için hazırlanmıştır.” (.......) kavli aynı zamanda “cennet” kelimesinin sıfatı olduğundan mahallen mecfurdur.

Yani, “....sakınanlar için hazırlanmış olan geniş bir cennet.”

Geçen her iki âyet de hem cennetin ve hem cehennemin yaratılmış olduklarını göstermektedir. Muttaki (sakınan) demek, şirkten uzak duran demektir. Nitekim; yüce Allah şöyle buyurmuştur:

133 ﴿