168(O münâfıklar,) kardeşleri için: “Eğer bizi dinleselerdi, (savaşa gidip) öldürülmezlerdi.” diyen kimselerdir. (Ey Resûlüm Muhammed! Onlara) de ki: “Eğer doğru söyleyen kimseler iseniz, kendinizden ölümü uzaklaştırın bakahm!.” -” (O münâfıklar) kardeşleri için: (.......) diyen kimselerdir” Yani; münâfıkların başı Abdullah b. Übey b. Selûl ve arkadaşları. (.......) kavli, (.......) zamîrinin takdiriyle mahallen merfûdur. Yani; (.......) takdirindedir. Veya bu, (.......) kavlindeki (.......) harfinden bedel olarak merfûdur. Ya da bu, (.......) kelimesinin izmariyle mensûbdur. Yahut da, (.......) kavlinden bedel olarak mensûbtur. Veya bu, (.......) ya da, (.......) kavillerindeki zamîrlerden bedel olarak mecrûrdur. (.......) Yani Uhûd Savaşırıda öldürülen münâfık kardeşleri için, bu gibileri için. (.......) Yani; bu münâfıklar söylediklerini söylediler ama, kendileri de Medine'de oturup savaşa kâtilmadılar. (.......) Yani; “Eğer bizim kendilerinden istediğimizi, emirlerimizi kardeşlerimiz yerine getirmiş olsalardı ve bize itâat edip Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kâtilmasalardı, İslâm ordusundan aynlmış olsalardı, bizim gibi Medine'de oturup kalsalardı ve bize muvafakat etselerdi, biz bugün nasıl öldürülmemiş isek onlar da bugün öldürülmüş olmayacaklardı.” “(Ey Resûlüm Muhammed! Onlara) de ki: “ Yani; kaçmak ve sakınmak eğer kadere bir fayda getirecekse elinizden geleni yapın bakalım. Kısaca ölüme karşı tedbirinizi gösterin de görelim. Ya da bunun manası şöyledir: “Habibim onlara de ki: Eğer, siz öldürülmeyi, savaşa kâtilmayıp evlerinizde (Medine'de) oturmakla kendinizden uzaklaştırmak için bir yol bulabilmişseniz, öyleyse kendinizden ölümü uzaklaştırın, bundan böyle ölmeyin bakalım.” Rivâyete göre münâfıkların bu sözleri konuşup sarfettikleri günde yetmiş münâfık hiç savaşa kâtilmadıkları hâlde o gün öldü. |
﴾ 168 ﴿